* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Haydi Namaza - Haydi Kurtuluşa  (Okunma sayısı 400 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Haydi Namaza - Haydi Kurtuluşa
« : Mayıs 19, 2023, 07:06:28 ÖÖ »


Haydi Namaza -  Haydi Kurtuluşa

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Kardeşlerim!

Okuduğum ayet-i kerimelerde Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Müminler (gerçekten) kurtuluşa ermişlerdir. Çünkü onlar, namazlarını huşu içerisinde kılarlar; anlamsız, yararsız şeylerden uzak dururlar; zekâtı verirler; iffetlerini korurlar… Emanetlerine, söz ve anlaşmalarına sadakat gösterirler; namazlarına titizlikle devam ederler. İşte onlar, ebedi kalacakları Firdevs cennetlerine varis olanlardır.”[1]

Aziz Müminler!

Namaz, müminin Allah’a yönelişinin en somut ifadesidir. Namaz, vahyin bütün süreçlerinde yer alan ve her peygamberin ümmetini davet ettiği ortak ibadetin adıdır. “Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı kılanlardan eyle!”[2] yakarışıyla Hazreti İbrahim’in Rabbine niyazıdır.

namaz. “Yavrucuğum! Namazı dosdoğru kıl!”[3] diyen Lokman (as)’ın hikmetli sözünde şefkatli bir babanın evladına nasihatidir namaz. “

Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.”[4]

İlahî emrine muhatap olan Musa (as) için Allah’ı anmak ve O’na kul olmaktır namaz. “Nerede olursam olayım yaşadığım sürece Allah bana namazı emretti.”[5] diyen İsa (as)’ın vazgeçilmezidir namaz. Kerim Kitabımızın, “De ki: Şüphesiz namazım,  ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”[6] âyetiyle Efendimiz (s.a.s.)’in şahsında tüm müminlerden istenen ihlas, samimiyet, Allah’a adanmışlık ve teslimiyetin bir nişanesidir namaz.

Kardeşlerim!

Müminler olarak bizim dirilişimizdir namaz. Günde beş defa Rabbimizin huzuruna ayrı bir heyecan ve muhabbetle çıkar, O’ndan namaz vasıtasıyla yardım isteriz. Namazla arınır, tazelenir ve güçleniriz. Biliriz ki; en hayırlı amellerimizden birisi, vaktinde kıldığımız namazımızdır.[7]

Ve namazımız, bizleri her türlü kötülük ve günahtan koruyan kalkanımızdır. Yine biliriz ki; ahirette ilk sualimiz namazımızdan olacaktır.[8]

Bu yüzden, Kerim Kitabımızın pek çok ayetinde övülen namaz ehlinden olmak için gayret gösteririz. Riya ve gafletten alıkoymayan, kötülüklere karşı bize kalkan olmayan namazdan Allah’a sığınırız.

Aziz Kardeşlerim!

Efendimiz (s.a.s.), namazı “gözünün nuru”[9], “cennetin anahtarı”[10] olarak nitelendirmiştir.

Namaz, her daim onun hayatının merkezinde yer almıştır. O, ruhunu teslim ederken dahi ümmetine namazı vasiyet etmiştir. Öyleyse bizler, O’nun bu vasiyetini tekrar tekrar hatırlayarak ibadet hayatımızı şöyle bir gözden geçirelim. Kendimize şu soruları bir soralım: Namazımız, bizim gözümüzün nuru mu? Hakikaten Yüce Rabbimize bizi bağlayan miracımız mı? Namazımız, yaratılışımızdaki hikmet ve amacı bize hatırlatan bir zikir mi? Dünyanın türlü çıkmazlarında, buhranlarımızda bir sığınağımız mı namazımız? Namazımız, gündelik hayatta bir şekilde kirlenen, yıpranan ruhumuz için bir arınma ve durulma vesilesi mi? Namaz, hayatımızın kalbinde mi? Kalbimiz namazda mı? Yokluğunda namaza derinden bir özlem duyup, varlığında namazla hasret giderebiliyor muyuz? Meşru bir mazeretimiz olmaksızın ertelediğimiz, ihmal ettiğimiz, terk ettiğimiz namazımız yüreğimizde bir sızı, bir nedamet, bir kasvet oluşturuyor mu? Bizim namazı, namazın bizi terk etmesinden endişeleniyor muyuz?

Kardeşlerim!

Unutmayalım ki; namazlarımız kurtuluşumuzdur. Yeter ki bizler, namazı Rabbimizin emrettiği, Efendimiz (s.a.s.)’in öğrettiği şekilde eda edelim. Namazın ruhuyla dirilelim; ruhlarımızı namazla yüceltelim. Camilerimizi, evlerimizi, gönül sarayımızı namazlarımızla mamur kılalım. Ve hep birlikte şu ayet-i kerimede Yüce Rabbimizin övgüyle söz ettiği kullarından olmaya gayret edelim: “Öyle müminler vardır ki, onları ne ticaret, ne alışveriş Allah’ı anmaktan, namazı hakkıyla kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz.”[11]

-------------------------------------------------------------------------------

 
[1] Mü’minûn, 23/1-11.

[2] İbrahim, 14/40.

[3] Lokmân, 31/17.

[4] Tâhâ, 20/14.

[5] Meryem, 19/31.

[6] En’âm, 6/162.

[7] Buhârî, Tevhid, 48.

[8] Nesâî, Muhârebe, 2.

[9] Nesâî, Işratü'n-Nisâ, 1.

[10] Tirmizî, Tahâret, 1.

[11] Nûr, 24/37.

BAŞIMIZIN TACI ANNELERİMİZ

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Aziz Mü’minler!

Bir gün, bir adam Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e gelerek; “Yâ Rasûlallah! İnsanlar arasında hürmete en layık ve haklarına en fazla dikkat etmem gereken kişi kimdir?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (s.a.s.); “Annendir.” diye cevap verdi. Adam; “Sonra kimdir?” diye sordu. Peygamber (s.a.s.); “Annen’dir.” diye cevap verdi.  Adam tekrar; “Sonra kimdir?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) yine; “Annen’dir.“ diye cevap verdi. Adam dördüncü kez; “Sonra kimdir?” diye sorunca Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bu sefer; “Baban’dır.” diye cevap verdiler.[1]

Değerli Kardeşlerim!

Cenab-ı Hakk’a ibadet etmekle yükümlü olduğumuz gibi, yaratılan her varlığa merhametle davranmakla sorumluyuz. Yaratılmışlar içerisinde hürmet ve merhamete en layık olanlar ise hiç şüphesiz anne ve babalarımızdır. Çünkü üzerimizde en fazla hakkı ve emeği bulunanlar onlardır. Bu sebeple Yüce Dinimiz, en aziz varlığımız olan anne-babalarımıza karşı her daim saygılı ve sevgili olmamızı kesin bir şekilde emretmiştir.

Değerli Kardeşlerim!

Hepimiz dünyaya gelirken ilk olarak annelerimizin o sıcacık sevgi ve merhametiyle tanıştık ve onların sınırsız ve karşılıksız merhamet ve sevgi sağanağı altında, yani anne kucağında büyüyerek ‘insan’ olduk.

Bundan dolayı Cenab-ı Hakk, kendisine ibadetten sonra iyi muameleye en fazla anne ve babaların müstahak olduğunu şöyle ifade etmektedir:

“Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya da iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘’öf’’ bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.”[2]

“Amellerin en üstünü hangisidir, yâ Rasûlallah?” diye soran bir sahabiye Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de; “Vaktinde kılınan namaz ve anne-babaya iyilik etmektir.” şeklinde cevap vermiştir.[3]

“Allah’ın rızası, anne-babanın rızasında, Allah’ın gazabı da anne-babanın gazabında saklıdır.”[4] buyuran Efendimiz (s.a.s.), Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmanın anne-babanın rızasına bağlı olduğunu vurgulamıştır.  Kendisi yetim olan bir peygamberin anne-baba ile ilgili bu kuvvetli uyarısına içtenlikle kulak vermek gerektiğini düşünüyorum.

Kardeşlerim!

Şüphesiz hepimizin ortak arzusu çocuklarımızı en güzel şekilde yetiştirmektir. Ancak çocuklarımıza karşı yükümlülüklerimizi yerine getirerek geleceğimizi inşa etmeye çalışırken üzerimizde ödenmesi mümkün olmayan hakkı ve emekleri bulunan büyüklerimizi ihmal etmemeliyiz.

Büyüklerimize gösterdiğimiz ilgi ve saygı oranında kendi geleceğimizden emin olabileceğimizi aklımızdan çıkarmamalıyız. Hayat çok kısa ve hızla geçiyor. Bugünkü gücümüzden ve imkânlarımızdan yoksun kalacağımız günlerimiz çok uzakta değil. Bu sebeple, yaşlılığımızda çocuklarımızın bize nasıl muamele etmelerini umuyor ve bekliyorsak, bugün ilgimize muhtaç büyüklerimize öyle davranmakla yükümlü olduğumuzu unutmamalıyız.

Değerli Mü’minler!

Bizim için sayısız sıkıntı ve meşakkate katlanan anne ve babalarımızın bu zor zamanlarındaki sitemlerine karşı sabırlı ve anlayışlı olmalıyız.  Kendilerinden fedakârlık yaparak çocukluk günlerimizin bitip tükenmeyen nazlanmalarını sabırla çeken bu aziz insanların sitemlerinden incinmemek, onlara öfkeli ve sabırsız davranmamak boynumuzun borcudur. Aile ortamının sıcaklığına ve güvenine en çok ihtiyaç duydukları ahir ömürlerinde onları yalnızlığa ve kimsesizliğe terk ederek iyi bir mü’min olamayacağımız gibi ahiretimizi de mamur edemeyeceğimizi aklımızdan çıkarmamalıyız.

Hutbemi, anne ve babaya iyi muamele etmenin önemiyle ilgili Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.s.)’in şu dikkat çekici uyarısıyla bitirmek istiyorum: “Anne-babasının yaşlılığına ulaştığı halde, (onlara güzel hizmet edip, hayır duasını alarak) cenneti kazanamayan kişiye yazıklar olsun.”[5]

--------------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1.

[2] İsrâ, 17/23.

[3] Buhari, Tevhid,48.

[4] Tirmizî, Birr, 3.

[5] Tirmizî, 279; Müslim, 2551.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]