* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İnsanın Zamanla İmtihanı ve Allah İsraf Edenleri Sevmez  (Okunma sayısı 263 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
İnsanın Zamanla İmtihanı

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Değerli Mü’minler!

İnsanın zamanla imtihanının üç boyutu vardır. Birinci boyutu geçmiş zaman ile ilgilidir. İnsanların büyük bir kısmı, ne yazık ki, geçmişe dönük pişmanlık denizinde yüzerler. Geçmişle ilgili hep “keşke”ler vardır onların dillerinde. Hâlbuki aktif bir eyleme dönüşmeyen pişmanlık, insanın ayağına vurulmuş bir zincirdir ve bu zincir, daha fazla derine ve batağa çekerek insanın helakine yol açar. Keşkeler dünyasında yaşayan biri için geçmiş zaman aynı zamanda büyük bir hırsızdır:

Bugününü ve geleceğini çalan büyük bir hırsız. Zira geçmişe takılıp kalmak, çoğu zaman, insanın en büyük sermayesi olan, içinde yaşamakta olduğu zamanı ihmal etmesine ve değerlendirebileceği yegâne zamanın elinden kayıp gitmesine yol açar. Geçmişi bizim için yarayışlı kılacak tek şey, ondan dersler çıkarmak ve kalan ömrümüzü bu dersler ışığında planlamak, irademizi güçlendirmek ve geleceğe umutla bakmaktır.

Elbette yılın şu son zamanlarında herkes kendi muhasebesini yapacaktır, yapmalıdır da. Herkes, Hz. Ömer (ra.)’in; “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin.”[1] tavsiyesine uyarak bir durum değerlendirmesi yapacaktır, yapmalıdır da. Yüce Kur’an’ın terbiyesiyle yetişen mü’minler, ilhamını Kur’an’dan almanın gereğini yerine getirerek yarın için ne hazırladığına bakmanın bir yolunu bulacaktır elbette.

İşte, Asr suresinin çağları aşan mesajı bunun yolunu gösteriyor bize. “İnsan gerçekten kayıptadır. İman edip amel-i salih işleyenler müstesna!”[2] ayetleri geçmişimizi hangi çerçevede muhasebe edeceğimizi ve geleceğimizi hangi doğrultuda planlayabileceğimizi öğretiyor bize.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in; “İki nimet vardır ki insanların çoğu onlar(ı değerlendirme) hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.”[3] uyarısı en temel yanılgımıza işaret etmiyor mu? Gündelik hayatın gailesi bize fani olduğumuzu unutturabilir, ama bir gerçek var:

Ömür tükeniyor ve mukadder akıbete doğru hızla yol alıyoruz. O halde geçmişe dönük hesabımızı iyi yapmalıyız. Sormalıyız kendimize: Hep terk etmeyi düşündüğüm hangi kötü alışkanlığımdan vazgeçmeyi başarabildim? Hep yapmayı umduğum hangi iyiliği yapmaya muvaffak oldum? Şu kadar yıllık ömrümde daha iyi bir insan, daha iyi bir mü’min olma yolunda ne kadar mesafe alabildim?

İşte bu sorular ve bu sorulara verilecek doğru cevaplar, bizim zamanla imtihanımızın ikinci ve en önemli boyutu olan şimdiki zamanı daha doğru bir şekilde değerlendirmemize imkân verecektir. Zira mü’minler, geçmişe takılıp kalmadan ama geçmişten gerekli ve yararlı dersleri çıkararak, yarının kendilerine verilmeyebileceğinin idrakinde olarak hareket ederler.

Yunus Emre gibi, “Ne yapacaksan şimdi!” diyerek ânı kıymetlendirmenin gayreti içinde olurlar. Şimdiki sorumluluklarını yarına bırakmayacak bir bilinç içinde hareket ederek, bir dedektör marifetiyle içinde bulunduğu ânın hayrına, bereketine, faziletine talip olurlar.

Mü’minler bilir ki; bugünü ihmal edip “Yarın yaparım!” diyerek sorumluluklarını ve ödevlerini geleceğe havale etmek, insanın zamanla imtihanının en zayıf noktasıdır.

Çünkü bir işi sonraya bırakmak, ancak zayıf karakterli, iradesiz, tembel insanların işidir. Tembelliğin ise Peygamberimiz (s.a.s.)’in Yüce Allah’a sığındığı[4] en çirkin günahlardan biri olduğunu bilir mü’minler.

Zaman döngüsünün daha fazla hissedildiği yılın şu son zamanlarında imtihanımızın kolay, âhir ve akıbetimizin hayır olması niyazıyla cumanızı tebrik ediyorum.

---------------------------------------------------------------------------------------------

[1] Hadislerle İslam, c. 1, s. 307.

[2] Asr, 103/1-3.

[3] Buhârî, Rikâk, 1.

[4] Müslim, Zikir, 73.

ALLAH İSRSF EDENLERİ SEVMEZ

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Aziz Mü’minler!

Yüce Rabbimizin sevmediği davranışlardan biri de israftır.[1] İsraf, bir nimeti amacı dışında, gereğinden fazla kullanmaktır. “Elde edilen imkanların kadir kıymetini bilmemek” anlamına gelen israf, ‘er-Rezzâk’ yani ‘her çeşit rızkı bahşeden’ Allah’ın verdiği nimetlere yapılan büyük bir saygısızlıktır.

İsraf denildiğinde ilk olarak akıllara malın boşa harcanması gelir. Fakat Peygamberimiz (s.a.s.) israfın daha geniş boyutuna dikkat çekerek şu nasihatte bulunmuştur: “Beş şey gelmeden önce bu beş şeyin değerini iyi bilmelisin; ihtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, fakirlikten önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin ve ölümden önce hayatın.”[2] Bu hadise göre gençliğimiz bir nimettir; gençlik enerjimizi gelişi güzel amaçsızca tüketmek ise israftır. Sağlımızı bir nimettir; maddi ve manevi sağlığımızı ihmal etmek ise israftır. Malımız, mülkümüz, servetimiz bir nimettir; bütün bunları hayır ve iyilik yolunda kullanmamak ise israftır. Asla geri çeviremeyeceğimiz zaman bir nimettir; zamanımızı faydasız ve lüzumsuz meşguliyetlerle öldürmek ise israftır. Hayat bize bahşedilmiş bir nimettir; hayatımızı boş, manasız ve gayesiz yaşamak ise büyük bir israftır.

Kardeşlerim!

Dünya bize bir emanettir. Bu sebeple dünyada sahip olduğumuz her imkânın ölçülü ve dengeli bir şekilde tüketilmesi gerektiğini bilmek ve ona göre hareket etmek zorundayız. Nitekim bir defasında abdest alırken suyu gereğinden fazla tüketen birine Peygamberimiz (s.a.s.), “Bu ne israf böyle?” diye tepki göstermiş, o sahabe de “Abdestte de israf olur mu, ya Rasûlallah?” diye karşılık verince, sevgili Peygamberimiz, özelde o arkadaşına, genelde tüm insanlığa şu muhteşem cevabı vermiştir: “Evet, akan bir nehirde(n) bile abdest alıyor olsanız, gereğinden fazla kullanacağınız (her damla) su israftır.”[3] Peygamberimizin, “akan bir nehirde bile olsa” sözünden hareketle, onun israf konusundaki bu tutumunun yokluk ve kıtlıkla ilgili bir durum olmadığı anlaşılmaktadır. Rahmet peygamberi aslında bu sözüyle boş ve geniş imkanlara sahip olsak da ihtiyacımızdan fazlasını kullanmamamız gerektiğine vurgu yaparak, israf konusunda bir bilinç inşa etmeyi amaçlamıştır.

Değerli Müslümanlar!

Savurganlık, maddî imkânlarımızı yok ettiği gibi bizi yarınını düşünmeyen, sorumsuz ve disiplinsiz insanlar hâline de getirmektedir. Savurduğumuz şey sadece para-pul değil, aynı zamanda yok olup giden emeğimizdir, geleceğimizdir. Allah’ın ilahi düzenine inanan bir mümin, sadece kendini ve kendi ailesinin geleceğini düşünen bencil biri olamaz. Allah’a teslim olan bir Müslüman, dünya üzerinde yaşayan ve yüzyıllar sonra yaşayacak olan insanların, canlıların ve hatta tabiatın da geleceğini düşünmekle mükelleftir.

Bu vesileyle tüm insanlığa şu hakikati haykırıyoruz:

Sorumlu, duyarlı ve vicdan sahibi her insan gibi yeryüzündeki imkanların, insanları yok etmek için değil, bilakis insanları yaşatmak için kullanılmasını arzu ediyoruz. Bizler savaş ve terörün yol açtığı maddi ve manevi israfların yerini, barış ve huzurun hâkim olduğu bir dünyaya bırakmasını istiyoruz.

Kardeşlerim!

Allah’ın israf edenleri sevmeyeceğini[4] hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. Çöpe atılan her pirinç tanesiyle aslında bir çiftçinin aylarca verdiği emeği çöpe attığımızın farkında olalım. Kahvaltı tabağında dibini iyice sıyırmadığımız için çöpe giden her gram bal için bir arının ömrü boyunca ne büyük emek sarf ettiğini unutmayalım. Şayet israf konusunda yeterince bilinçli değilsek, bugünden itibaren daha duyarlı olmayan karar verelim. Hesap gününde bize verilen tüm imkanlardan sorguya çekileceğimizi[5] hatırımızdan çıkarmayalım.

Rabbim bizleri “Harcama yaptıkları zaman ne saçıp savururlar ne de cimrilik ederle; harcamaları bu ikisi arasında mâkul bir dengeye göre olur.”[6] ayetinde övgüyle bahsettiği o iyi kullarının arasına dahil eylesin.

Cumamız mübarek olsun.
 
------------------------------------------------
 
[1] En’âm, 6/141.

[2] Hâkim, Müstedrek, IV, 341.

[3] İbn Mâce, Tahâret, 48.

[4] Araf, 7/31.

[5] Tekasür, 102/8.

[6] Furkan, 25/67.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]