İffet ve Haya
Kıymetli Kardeşlerim!
İnsan yaratılmış varlıkların en değerlisidir. Onu değerli kılan özelliklerin başında ise iffet ve hayâ gelmektedir.
İffet ve hayâ, Allah’tan utanma ve çekinme duygusuyla günahlardan kaçınmak, nefsin aşırı arzularını dizginleyerek dengeli ve ölçülü davranmak, dinin belirlediği çerçevede hareket etmek demektir.
Yüce Rabbimiz iffet ve hayâ hususunda bizlere iki güzel örnek vermektedir. İlki, delikanlılık çağlarında, genç ve güzel bir kadın tarafından iffetsizliğe çağrılan ve bu iffetsizliğe karşı “Allah’a sığınırım.”[1] diyerek oradan hızla uzaklaşan Hz. Yusuf’tur.
O, iffetsizliğe düşmekle zindan arasında tercih yapmak zorunda bırakıldığında ise hiç tereddüt etmeden; “Zindan bana, bunların dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir”[2] deyip Allah’a sığınmış, Allah da onun iffetini muhafaza buyurmuştur.
İkinci örnek ve model şahsiyet ise Rabbimizin iffetine vurgu yaparak andığı ve övgüyle örnek gösterdiği Hazreti İsa (a.s.)’ın annesi Meryem (a.s.)’dır.[3]
Kıymetli Mü’minler!
Yüce Allah iffet ve hayânın gözlerde başladığını hatırlatarak; “Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar; namus ve iffetlerini korusunlar. Çünkü bu, kendileri için en temiz davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle:
Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar; namus ve iffetlerini korusunlar. ”[4] buyurmuş ve mü’min erkeklerle mü’min kadınları eşit şekilde ayrı ayrı uyarmıştır.
Çünkü gözler, kalbin kapısıdır ve bu kapı her neye açılırsa kalbe o dolacaktır. Bu bakışların sanal pencerelere, sanal âlemlere açılması da bir şeyi değiştirmez. Ayette buyurulduğu gibi ‘göz, kulak ve kalp, bunların hepsi yaptıklarından elbette sorumludur.’[5]
Değerli Mü’minler!
Günümüz hız ve haz çağı olarak adlandırılıp, özgürlük ve cesaret kavramları üzerinden iffet ve hayâ duyguları yıpratılmak istenmektedir. Oysaki insanı nefsinin ve tutkularının esiri yapan maddeci zihniyet, giderek insanı fıtratından uzaklaştırmakta, sadece ailelerde değil, toplumda da büyük bozulmalara ve yozlaşmaya sebep olmaktadır. Ölçüsüz ve dengesiz tutkular, cinayetlere varan korkunç sonuçlar doğurmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de bütün peygamberlerin insanlara ilk tebliğinin “Utanmıyorsan dilediğini yap!” sözü olduğunu ifade etmektedir. Zira insanı toplum içerisinde kötü söz ve davranışlardan alıkoyan en önemli değer utanmaktır. Bundan dolayı iffet ve hayâ, mü’mince yaşayışın en önemli göstergelerinden biri sayılmıştır.
Aziz Kardeşlerim!
İffet ve hayâ bizim neslimize miras bırakabileceğimiz en güzel sermayemizdir. Unutmayalım ki, iffet ve hayâ insana en şık ve güzel elbiseden daha fazla yakışır ve insanı daha fazla güzelleştirir. O halde, ancak yaşanılarak öğrenilen bir değer olan iffet ve hayâyı, inancımızın bir göstergesi olduğunu unutmadan daima üstümüzde taşıma gayreti içinde olalım. Böylece gönlümüz ve dünyamız iffet ve hayânın insana şeref ve değer katan güzelliğiyle güzelleşsin.
----------------------------------------------------
[1] Yûsuf, 12/23.
[2] Yûsuf, 12/33-34.
[3] Tahrîm, 66/12, Enbiyâ, 21/91.
[4] Nûr, 24/30-31.
[5] İsrâ, 17/36.