Dua
Aziz Müminler!
İslâm literatüründe dua, Allah’ın yüceliği karşısında kulun acziyetini itiraf edip, sevgi ve ta’zim ile Allah’ın lütuf ve yardımını istemesidir. Bu anlamıyla dua, sınırlı, sonlu ve âciz olan varlığın, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi Yüce Yaratıcı ile kurduğu bir iletişim aracıdır.
İnsan, problem ve sıkıntılarını aşmak, kötülüklerden uzak durmak için acziyetini, zayıflığını ve yaptığı hataları samimi bir şekilde ifade ederek Yüce Allah’ın yardım ve inayetini talep eder. Daha iyi bir kul olmak için atılan bu adım, insanın hatalarından ders çıkarıp pişmanlık duymasına, kalbini ve aklını kötü duygu ve düşüncelerden arındırmasına ve işlenen günahlardan dolayı Allah’tan af dilemesine sebep olur.
İbadetlerin özü olan dua ile kul, aracısız ve mesafesiz olarak Yüce Allah’a yönelir. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle dile getirilmektedir: “Kullarım, beni sana sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.”[1]
Bir âyet-i kerimede, “De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin!”[2] denilmek suretiyle insanın ancak Allah’a olan bu yönelişiyle değer kazandığı belirtilmektedir. Bir hadis-i şerifte ise Allah’ın kendisine tövbe edilmesinden duyduğu sevinç, çölde devesini kaybedip sonra bulan kimsenin sevincine benzetilmiştir.[3]
Kıymetli Kardeşlerim!
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in açıklamasına göre duanın kabulünde birkaç alternatif söz konusudur. Dua edene istediği şey ya bu dünyada hemen verilir veya ahirete saklanır yahut kendisinin üzerinden istediği iyilik kadar bir kötülük giderilir.[4]
Hz. Peygamber (s.a.s.) ayrıca kişinin duayı duyarlı bir kalple yapmasını, isteğini kesin ve sade bir dille belirtmesini, kabulü için acele etmeyip taleplerine ısrarla devam etmesini tavsiye etmiştir.[5]
Samimi ve içtenlikle yapacağımız her duamızda kendimiz, ailemiz ve bütün mümin kardeşlerimiz için dua etmeyi unutmayalım. Rabbimizden bizler için her şeyin hayırlısını isteyelim.
Değerli Mü’minler!
Dünyamızın huzur ve selametten giderek uzaklaştığına işaret eden menfur hadiselerin yaşandığına şahit olmaktan büyük üzüntü duyuyoruz. En son Fransa, Afganistan ve Avusturya’da meydana gelen, pek çok masumun hayatını kaybetmesi ve çok sayıda insanın yaralanması ile neticelenen terör saldırıları da aslında insanlığın beraber yaşama iradesini, huzur ve barışını hedef almıştır. Terörün dini, inancı veya ideolojisi olamaz. Bu sebeple nereden gelirse gelsin her türlü şiddet eylemi kesin ve net bir şekilde ayaklarımızın altındadır.
Yüce Rabbimiz huzur ve barış yurdumuz olması gereken dünyamızı ve tüm insanlığı her türlü kötülüklerden muhafaza eylesin.
Amin.
----------------------------------------------------------------------------------
[1] Bakara 2/186.
[2] Furkan 25/77.
[3] Müslim, 2.
[4] Müsned, III, 18.
[5] Buhârî, “Daʿavât”, 20-22.