KENDİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR
Değerli Mü‘minler!
İnsanın bu dünyadaki en önemli görevi Allah’ı tanımak, ona kulluk etmek, insanî ve ahlaki değerlere bağlı kalarak hak, hakikat iyilik ve adaletle dünyamızı mamur etmektir.
Bu görevini en güzel şekilde yerine getirebilmesi için insanın önce kendini tanıması, vazife ve sorumluluklarını iyi bilmesi gerekmektedir. Bir ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz; “Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki bir embriyodan yarattık. İmtihan edelim diye onu işitir ve görür kıldık”[1] buyurarak yaratılışımızın hikmet ve gayesini ortaya koymuşlardır.
Kıymetli Mü‘minler!
İnsan harika bir yaratılışa sahiptir. “Biz, gerçekten insanı en güzel surette yarattık”[2] buyuran Yüce Rabbimiz insanı, fiziksel güzelliği yanında akıl, irade ve düşünme yeteneği gibi pek çok özellik ile de desteklemiş ve onu başıboş bırakmayarak hem kendisine hem de bütün varlık âlemine karşı sorumlu bir varlık yapmıştır. Bu durumu Yüce Allah şöyle beyan etmektedir: “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sanıyorsunuz?”[3] Rabbimiz hutbemin başında okuduğum âyet-i kerimede; “Şüphesiz biz (yeryüzünde iyiliği hâkim kılma) emanetini göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bu görevi üstlenmekten çekindiler. Fakat bunu insan üstlendi.”[4] buyurarak insanın yüceliğinin sorumluluklarına uygun davranışları nispetinde olduğuna işaret etmiştir.
Değerli Kardeşlerim!
İnsanın kendini bilmemesi, görev ve sorumluluklarının farkında olmaması, hem insan hem de onu çevreleyen bütün bir kâinat için gerçekten büyük bir felakettir. İnsan eğer kendisinin ve vazifesinin bilincinde olursa, o zaman, kendisini yaratan ve ona bu vazifeleri yükleyen Rabbinin de bilincinde olur. Bu irtibat, meyvenin ağacına olan irtibatı gibidir. Bir meyve, nasıl ağacında olduğu sürece gelişir, güzelleşir ve canlılığını korur ise, insan da iman edip kendini ve Rabbini tanıyıp ibadetlerini yerine getirdiği müddetçe Allah ile irtibanı korur ve geliştirir. Aksi halde hem Rabbinden hem de kendinden habersiz bir şekilde yaşayarak dünya ve ahiret saadetinden mahrum kalır. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bu kimseleri şu şekilde uyarmaktadır: “Allah’ı unutan, bu sebeple Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayınız. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.”[5]
Hutbemi Yunus Emre’nin şu dizeleriyle bitirmek istiyorum:
“İlim, ilim bilmektir.
İlim, kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsen.
Bu nice okumaktır!.”
---------------------------------------------
[1] İnsan, 76/2
[2] Tin, 95/4
[3] Mü’minûn, 23/115
[4] Ahzab, 72.
[5] Haşr, 59/19