KULLUĞUN ÖZÜ İHSAN
Aziz Kardeşlerim!
Bir gün Resûlullah (s.a.s) Efendimiz, ashabıyla sohbet ederken kimsenin tanımadığı bir şahıs çıkageldi; Allah Resulü’nün karşısına oturdu ve “Bana İslâm’dan bahset!” dedi. Resûlullah (s.a.s.) şöyle cevap verdi: “İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığını ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğunu kabul etmen; namazı kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve eğer gücün yetiyorsa hac görevini yerine getirmendir.”
Bu cevap üzerine, “Bana imanı anlat.” dedi o kişi. Peygamberimiz (s.a.s.), “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe ve kadere inanmandır.” buyurdu. O zat, bu sefer “Bana ihsanı anlat.” dedi. Efendimiz de, “İhsan, Allah’ı görüyormuşçasına kulluk etmendir. Çünkü sen O’nu görmesen de O seni görmektedir.”
Karşılığını verdi. Allah Resûlü (s.a.s.) ile bir müddet sohbetten sonra oradan ayrılıp giden bu şahsın Cebrail (a.s) olduğunu bildirdi.[1]
Kardeşlerim!
Kendimize, Rabbimize ve birbirimize karşı samimiyetin adı olan ihsan, imanımız ve ibadetlerimizin ruhudur, bir otokontroldür. Kendimize karşı ihsanımız, insan olarak izzet ve haysiyetimizin farkında olmak, elimizdeki nimetlerin kıymetini bilmektir. İhsan şuuru, imtihan için bahşedilen bedenimizi, en önemli servetimiz olan sağlığımızı, şu kısacık ömrümüzü boş yere tüketmemeyi öğretir.
Rabbimize karşı ihsan, “Biz, insana şah damarından daha yakınız.”[2] buyuran Yüce Mevla’mızın bize bizden daha yakın olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamaktır.
“Her nerede olursanız olun Allah sizinledir. Her ne yaparsanız Allah onu görendir.”[3] ayetinde ifade edildiği gibi Rabbimizin, yapıp ettiklerimizden haberdar olduğunu bilmektir.
Değerli Müslümanlar!
Birbirimize karşı ihsan, müminler olarak gönlümüzü ve zihnimizi birbirimize açmaktır. Kardeşlerimize karşı dargınlık ve kırgınlığı, düşmanlık, kin ve nefreti yüreğimizde barındırmamaktır. Anne ve babamıza, eşimiz ve evladımıza, kardeşimiz ve arkadaşımıza, komşularımız ve yakınlarımıza merhamet, muhabbettir ihsan; bu dünyayı birbirimizin cenneti kılma, birbirimize ebedi cenneti kazandırma çabasıdır. Evimizde, işimizde, ticaretimizde doğruluk ve dürüstlük erdeminin özlü bir adıdır ihsan; dünyadan ahirete uzanan zorlu yolun sonunda hep birlikte kurtuluşa erebilme gayretidir.
Muhterem Kardeşlerim!
Kerim Kitabımız, pek çok ayetinde Rabbimizin gözetimi altında olduğumuzu vurgular. Her halimize şahit olan Allah’a bilinçli bir şekilde kulluk etmemizi ister. Her an bizimle birlikte olan Kirâmen Kâtibin meleklerinden haber verir.
Bu melekler, dilimizden dökülen her sözü, elimizle gerçekleşen her işi, gözümüzden uzanan her bakışı, ayaklarımızın attığı her adımı kaydetmektedir.
Bir gün gelecek, amellerin kaydedildiği bu defter bize teslim edilip okutulacaktır. İbadetimiz ve Rabbimizin razı olacağı amellerimiz yazılıysa defterimiz bizim için neşe, sevinç ve huzura açılacaktır. Defteri, günah ve isyanlarla dolu olanların ise onu okudukça yüzlerini karanlık, içlerini pişmanlık ve hüzün kaplayacaktır.
Kardeşlerim!
Ne mutlu, bu dünyada “Yapıp ettiklerim, ibadetlerim, yaşamım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.”[4] diyerek yaşayanlara! Ne mutlu Allah’ın gözetiminde olduğu bilinciyle yaşayıp Rabbine kavuşacaklara!
-------------------------------------------------
[1] Buhârî, İmân, 37.
[2] Kâf Suresi, 50/16.
[3] Hadîd Suresi, 57/4
[4] En’âm Suresi, 6/162.
Allah’a inandım de, sonra dosdoğru ol!
Muhterem Müslümanlar!
Ashab-ı kiramdan biri, bir gün: “ Yâ Rasullallah! Bana İslam’ı öylesine tanıt ki, onu başkasına bir daha hiç sorma ihtiyacı hissetmeyeyim” dedi. Rasulullah (s.a.s.): “Allaha inandım de, sonra dosdoğru ol”[1] buyurdu.
Aziz Mü’minler!
Dosdoğru bir hayat yaşamamın temel şartı, bir olan Allah’a imandır. Sonra da Allah’ın emrettiği gibi yaşamaya gayret etmektir. İstikamet üzere olmak ancak doğru dini bilgi ile mümkündür.
Vahiy, yani Yüce Allah’ın peygamberlerine bildirdiği haber en doğru bilgidir ve insanı doğru sonuca götürür. Yüce Allah, Kerim Kitabımız da şöyle buyurur: “Rabbimiz Allah'tır' deyip dosdoğru olanlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler de. Onlar, cennetliktirler, yaptıklarının karşılığı olarak sonsuza dek orada kalacaklardır.”[2]
Kardeşlerim!
Bizleri Rabbimizin rızasına ulaştıracak dosdoğru yol, cahiliye dönemi Arap toplumunun dahi “el- emin” yani; “güvenilir insan” olarak bildiği son peygamber Hz. Muhammemed (s.a.s.)’in yolu ve güzel ahlaktır. Ahlakın en güzeli de İslam’dır.
İslam ahlakına sahip Müslüman, elini başkalarına zarar vermekten, gözünü haramdan, dilini ve kulağını yalan v gıybetten korumalıdır. Çünkü; “Müslüman, diğer müslümanların dilinden ve elinden zarar görmediği kimsedir. Mü’min de, insanların canları ve malları hususunda (kendilerine zarar vermeyeceğinden) emin oldukları kimsedir.”[3]
Kardeşlerim!
Dosdoğru yaşamak için, aklımızı kötü zandan, gönlümüzü kin ve intikamdan arındırmamız gerekir. Bunun için de, sarsılmaz bir iman, takva ile dolu tertemiz bir kalp gerekir. Nitekim Rasulullah (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
“Kulun kalbi dürüst olmadıkça imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz.”[4]
Doğruluk, hak ve hakikate bağlı sağlam ve istikrarlı bir duruştur. Adalet ve vakar elbisesini, Müslümanın kendi hayatına giydirişidir. Bakışlardaki ayardır. Sözlerdeki karardır. Kişinin muhatabına verdiği güvendir. Alış-verişinde helal duyarlılığıdır. Güçsüzü ezmemektir. Kul hakkını gözetmektir. Onuru-namusu çiğnememek ve çiğnetmemektir. Allah’tan başkasına kulluk etmemektir. Dosdoğru olmak, Allah’ın emirlerini nefsinin isteklerine tercih etmektir. Dünya nimetleriyle şımarmayarak, ahireti her daim hatırlamaktır. Kısacası, Kur’an’ı ve Hz. Peygamber’in sünnetini hayatına rehber etmektir.
Kardeşlerim!
Evet, biz Allah’a inandık, Kur’an-ı Kerim’in her ayetini ve Rasulullah’ın (s.a.s.) sünnetini tasdik ettik, teslim olduk elhamdülillah. Gelin bu Cuma vaktinde, emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmak[5] için dua dua yalvaralım Rabbimize:
“Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir rahmet bağışla. Kuşku yok ki lütfu bol olan yalnız sensin”[6]
“Rabbimiz! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola
ilet. Nimet verdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların ve doğrudan sapmışların yolunu değil!”[7]
Amin.
-----------------------------------------------------
[1] Müslim, İman, 62
[2] Ahkaf, 13-14
[3] Tirmizi, İman, 12
[4] Ahmed b. Hanbel, müsned, III, 198
[5] Bkz., Hud, 112
[6] Âl-i İmrân, 8
[7] Fatiha, 5-7