Gençlerimiz ve Geleceğimiz
Aziz Mü’minler! Cumanız mübarek olsun.
İzninizle bugün özellikle aramızda bulunan genç kardeşlerimize seslenmek istiyorum.
Sevgili Gençler!
Bugün siz Ezan-ı Muhammedi’nin davetine icabet ederek namaza koştuğunuz gibi, Efendimiz’in iman ve İslam çağrısına ilk icabet eden de gençler olmuştu. Peygamberimiz’e iman edenler arasında Hz. Ali, Zeyd, Ammar b. Yasir, Sa’d b. Ebi Vakkas, Mus’ab b. Umeyr ve Bilal-i Habeşi gibi gençlerin ilk sırada yer aldığını görüyoruz. Onlar, iman edip İslam’la şereflendikleri andan itibaren son nefeslerine kadar Allah ve Resulüne itaat ve Din-i Mübin-i İslam’a hizmet yolunda büyük gayret gösterdiler.
Evet, Erkam’ın evinde yapılan Kur’an derslerinde, Kâbe’nin gölgesinde cemaatle ilk kılınan namazda, hicret yolculuğunda, Mescid-i Nebevi’nin inşasında ve diğer her konuda hep bu gençleri görüyoruz Resulullah’ın yanında.
Kardeşlerim!
Efendimiz (s.a.s), hicretle Medine’yi yurt edinince ilk iş olarak inşa ettiği mescidin bir bölümünü eğitim ve öğretim için tahsis etmiştir. Allah Resulü, İslam Akademisi diye nitelenebilecek bu Suffe Mektebi’nde nice ilim sahibi gençler yetiştirmiştir. Gün gelmiş bu gençlerden Hz. Ali’yi Yemen kadılığı, Muaz b. Cebel’i Yemen valiliği, Zeyd b. Sabit’i vahiy kâtipliği, Üsame’yi ordu komutanlığı gibi stratejik görevlere getirmiştir.
Genç Kardeşlerim!
Bu kudsi mekânlardan aldığınız ruh ve ilhamla, Yüce Mevla’nın; “Onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.[1]
Övgüsüne mazhar olan bugünün Ashab-ı Kehf’i, ilim ve irfanıyla Ashab-ı Suffa’sı siz olacaksınız. İslam dünyasında akan gözyaşına mendil, açılan yaralara merhem olacak, ümmet-i Muhammed’in yüzünü siz güldüreceksiniz.
Siz gözünü kıskançlık bürüyen, nefretine yenik düşen ve hiç düşünmeden kardeşini öldüren Kabil değil, “Sen beni öldürmek için bana elini uzatsan da ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim.”[2] diyen Habil olacaksınız.
Siz Yusuf olacaksınız. Dünyanın bütün gayr-i meşru arzuları önünüze serilse de dönüp bakmayacak ve, “ben Allah’tan korkar ve O’na sığınırım”[3] diyecek kadar edep ve iffet timsali yüksek ruhlu şahsiyetler olacaksınız.
Düşmanlıkları dostluk ve kardeşliğe, kin ve nefretleri merhamet ve muhabbete, ayrılık ve tefrikaları birlik ve beraberliğe dönüştüren siz olacaksınız. Siz anne-babasının amel defterini kıyamete dek kapatmayan, arkalarından hayır dualarla yâd eden salih evlatlar olacaksınız.
Unutmayın ki siz, âlem-i İslam’ın umudusunuz. Sevinip mutlu olun ki siz, “Rabbine ibadetle yetişen gençler kıyamette Allah’ın arşı altında gölgelenecektir”[4] buyuran Sevgili Nebi’nin kutlu müjdesisiniz.
Sevgili Gençler!
Lütfen başınızı kaldırıp karşınızda duran mihraba bakar mısınız? Mihrabın bugün yüzü gülüyor siz önünde kıyam duracaksınız diye. Kubbenin göğsünde güller açıyor siz altında secdeye varacaksınız diye. Minber, kürsü sizinle buluştuğu için sevinç içinde. Cami bugün bayram ediyor sizinle. Cuma namazında yüzünü güldürdüğünüz bu mabed kapısını açmış her daim sizi beklemekte.
Değerli Büyükler!
Tıpkı Sevgili Peygamberimiz gibi biz de gençlerimize muhabbet ve güvenimizi göstermekten çekinmeyelim. Her bir delikanlı ve genç kızımızın Allah’a layık kul, Resulüne layık ümmet, ailesine hayırlı evlat, kendini İslam’a ve insanlığa hizmete adamış, büyük iman ve İslam davasına gönül veren gençler olmaları için dua edelim.
---------------------------------------
[1] Kehf, 18/13
[2] Mâide, 5/28.
[3] Yusuf, 12/23
[4] Buhârî, Ezan, 36.