* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Allah Rasûlü’ne (s.a.s.) Komşu Olmanın Yolu: Koruyucu Aile Olmak  (Okunma sayısı 334 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Allah Rasûlü’ne (s.a.s.) Komşu Olmanın Yolu: Koruyucu Aile Olmak

Aziz Mü’minler!

Yüce Rabbimiz az önce okuduğum ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “(Ey mü’minler! ...) İyilik ve takvâ üzere yardımlaşın. Günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Kişi, kardeşine yardım ettiği sürece, Allah da ona yardım eder...”[2]

Değerli Mü’minler!

Yüce dinimizin gerçekleştirmek istediği en önemli sosyal gayelerden biri, insanlar arasında sevgi ve dayanışmayı sağlamak, mutluluk gibi sıkıntıların da paylaşıldığı bir insanlık bilinci oluşturmaktır.

Aziz Mü’minler!

Her gün namazlarımızda sıklıkla okuduğumuz bazı sureler vardır. Bunlardan birisi de Maun Suresidir. Yüce Rabbimiz bu surede şöyle buyurmaktadır:

„Gördün mü, dini yalanlayanı! İşte o, yetimi itip kakan, yoksula da yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.”[3]

Bu sure-i celilede başta müşriklerden ve onların özelliklerinden bahsedilirken, surenin devamında ise münafıklara ve onlara has özelliklere temas edilmektedir.

Nitekim İslam’ın ilk dönemlerinde Mekke’deki müşrikler yardıma muhtaç durumda bulunan kimsesiz çocukları küçümseyerek onları dışlıyor, yoksullara yardım etmedikleri gibi başkalarının da yardım etmesini engelliyorlardı.

Değerli Kardeşlerim!

Yetimler, yani kimsesiz çocuklar, bizlere Allah’ın birer emanetidir. Bu çocukların bazısı annesini ya da babasını hastalığa, kazaya kurban vermiş, bazıları ise daha çocukluklarını yaşayamadan şehirleri yıktığı kadar ruhları ve yarınları da yıkan savaşın soğuk yüzüyle karşılaşmıştır. Yerlerinden, yurtlarından, aile sıcaklığından mahrum kalmışlardır. Anneleri, babaları artık yanlarında değildir… Onlar himaye edilmeyi herkesten çok hak ederler. Onlar Efendimizin yanındaki Enes olmayı arzularlar. Onlar, tıpkı yetim kalan Beşir gibi Allah Resul’ünden müjde almayı umut ederler.

Yetimler, belki merhametten yoksun bir evde, belki bir yetiştirme yurdunda, belki de bir sokak başında kendilerine uzanacak bir şefkat, bir merhamet eli beklerler. Kendilerini hayata bağlayacak, yarına dair ümitlerini diri tutacak bir ışık gözlerler. Onlar, hepimizin yetimleridir. Her birimiz onlardan sorumluyuz. Kendilerine sahip çıkıp, yüklerini hafifletmekle mükellefiz. Onların, kendileriyle barışık, dinine, milletine ve bütün insanlığa faydalı bireyler olarak yetişmeleri konusunda her birimize düşen görevler var.

Hemen yanı başımızda zararlı alışkanlıkların pençesine tutulmuş her bir yetim, kimsesiz, yalnız ve garibin içler acısı hali hepimizin derdi olmalıdır.

Öyleyse çevremizden başlayarak dünyanın bütün çocuklarına daha güzel ve erdemli bir dünya bırakmak için bir an önce harekete geçmeliyiz. İşaret parmağıyla orta parmağını birleştirerek "Ben ve yetime kol kanat geren kimse, işte cennette böyle (yan yana) olacağız."[4] buyuran Allah Rasûlü’nün bu kutlu müjdesinin peşinde, dünyamızın bütün çocuklarının rahmet ve şefkat ikliminde yetişebilecekleri imkân ve şartları oluşturmalıyız.

Annesiz-babasız kalmış, yardıma, ilgi ve şefkate muhtaç milyonlarca çocuğun bize Allah’ın birer emaneti olduğunu unutmamalıyız. Biz de bir Ebû Talip olabiliriz. Halime gibi, Ümmü Eymen gibi yetim ve kimsesiz küçük bir çocuğa anne, baba ve kardeş olabiliriz. O halde geliniz, onlar için seferber olarak gönüllerimizi olduğu gibi, evlerimizi de Yüce Rabbimizin emaneti olan kimsesiz çocuklara açalım. Kimsenin, kimsesiz kalmadığı bir dünyayı birlikte inşa edelim.  Geliniz,  hep birlikte Efendimiz’e (s.a.s.) komşu olmanın bahtiyarlığını yaşayalım.

---------------------------------------------------------

[1] Mâide, 5/2.

[2] Müslim, Zikir, 38.

[3] Mâûn, 107/1-3.

[4] Buhârî, Talâk, 25.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

SÖZ AHLAKI

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Aziz Müminler!

Bir gün Peygamberimiz’e (s.a.s.) sahabeden biri, “Kurtuluşun yolu nedir?” şeklinde bir soru sordu.

Efendimiz, bu soru vesilesiyle tüm müminlere kurtuluşa ve huzura giden yola dair şu önemli tavsiyede bulundu:

“Diline sahip ol! Fitneye bulaşma! Günahların için pişmanlıkla gözyaşı dök!”[1]

Hutbemin başında okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kulun kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz. Sözü doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz.”[2]

Kardeşlerim!

Söz, Yüce Rabbimizin kelam sıfatının bir yansımasıdır. Âlem, O’nun “Ol!” sözüyle var olmuştur. Âdem (a.s.), O’nun bir sözüyle yaratılmış ve insan, dünya serüvenine sözle başlamıştır. Rabbimiz, kelâm sıfatının bir tezahürü olarak insanlara vahiy göndermiştir. Kerim Kitabımız Kur’an, okunan bir söz olarak Efendimiz’e (s.a.s.) vahyedilmiştir. İnsanoğlu, zihin ve gönül dünyasındakileri hep sözle ifade etmiştir. Dil, aklın da kalbin de tercümanı olmuştur.

Kardeşlerim!

İslam medeniyeti ahlak, hikmet, irfan, hak ve hakikati izhar eden bir söz medeniyetidir. Sözde öncelikle doğruluğun, sadakatin bulunması gerekir. Söz, hak ve hakikate tercüman olmalıdır. Yalanla, iftirayla zihinler, gönüller, diller kirletilmemelidir. Doğru olmayan sözlerle fesat ve huzursuzluğa sebebiyet verilmemelidir.

Emanet olan ömür sermayesi ve hızla akıp giden zaman, faydasız, beyhude sözlerle israf edilmemelidir. Bu hususta Efendimiz’in “Ya hayır söylesin, ya da sussun!”[3] uyarısı her daim şiarımız olmalıdır.

Allah katında sözün değeri, hakkı ve hakikati ne kadar yansıttığı ile ölçülür. Çünkü söz, özün aynasıdır ve sadece insanın davranışını değil, aynı zamanda kişiliğini, hatta âkıbetini belirlemektedir. Bu gerçeği Yüce Rabbimiz, şu âyet-i kerime ile haber vermiştir:

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın.”[4]

Kıymetli Kardeşlerim!

Sözde aranan diğer bir özellik ahlaktır, nezahettir. Sözün bir ahlakı, bir âdâbı vardır. Mümin, konuşmasıyla zarafet ve nezaketini yansıtmalıdır. Onun kelâmı, güzel ve hoş olmalı, insanın gönlüne akmalıdır. Ancak, gönle akabilmesi için söz, samimiyetle, gönülden söylenmelidir. Efendimiz (s.a.s.), insanları etkilemek için yapmacık sözler söyleyenleri, ağzını eğip bükerek gösteriş amacıyla söz sarf edenleri Allah’ın sevmediğini haber verir.[5]

Mü’minin insanlara lânet okuyan, kaba, çirkin, kötü sözlerle hakaret eden biri olamayacağını vurgular.[6]

“Sadaka” diye tanımladığı güzel sözün, kişiyi cehennem ateşine karşı koruyan bir kalkan olduğunu bildirir.[7]

Kardeşlerim!

Ne acıdır ki günümüzde büyük ölçüde sözün değeri düşmüş, imaj yüceltilmiş, görüntü ve görsellik öne çıkarılmıştır. Çoğu zaman söz söyleme sorumluluğu göz ardı edilir olmuştur. Sorumsuzca, sonu düşünülmeden söylenen sözlerle nice olumsuzluklara, huzursuzluklara, buhranlara neden olunmaktadır. Sosyal medya başta olmak üzere kimi yayın organlarında gündeme getirilen asılsız sözlerle kitleler etki altına alınmakta ve algılar yanlış yönlendirilmektedir. Hiçbir ahlakî değer tanımaksızın, insanların kişilik hak ve onurları hedef alınmakta ve insafsızca zedelenebilmektedir. Daha da ötesi kimilerince zaman zaman hiçbir insanî değer gözetilmeksizin türlü iftira ve karalama kampanyalarıyla din ve dini müesseseler itibarsızlaştırmaya çalışılmaktadır. Gayri ahlakî ve gayri vicdanî bu tür çabalar, mü’min gönülleri derinden yaralamaktadır. Bu asılsız sözlerin, araştırılıp teyit edilmeden dillere dolanması ise ne vahim bir durumdur. Unutulmamalıdır ki bu tür sözleri ortaya atanlar kadar, araştırma gereği duymadan onlara itibar edenler de sorumluluk ve vebal sahibidir.

Kardeşlerim!

Bugün, insan olarak, Müslüman olarak hepimize düşen görev, imajın ve görselliğin görüntüsüne kendimizi kaptırmamaktır. Manayı maddeye, bâkî olanı fâniye, hakikati yalana esir etmemektir. Söz ahlakı ve sorumluluk bilinciyle hareket ederek her daim hak ve hakikatin peşinden gitmektir. İnsanî ilişkilerimizde empati, saygı, nezaket ve anlayışı kendimize şiar edinmektir. Her bir sözümüzün, her bir işimizin kıyamet günü hesabının sorulacağını unutmamaktır.

------------------------------------------------------

[1] Tirmizî, Zühd, 60.

[2] İbn Hanbel, III, 199.

[3] Buhârî, Edeb, 31.

[4] Ahzâb, 33/70-71.

[5] Tirmizî, Edeb, 72.

[6] Tirmizî, Birr ve sıla, 48.

[7] Buhârî, Cihad, 128, Buhârî, Edeb, 34.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]