* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: NELER VAR BU AYETTE NELER  (Okunma sayısı 494 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
NELER VAR BU AYETTE NELER
« : Eylül 17, 2019, 06:17:24 ÖÖ »
NELER VAR BU AYETTE NELER

De ki: "Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."[1]

Üç cümleden oluşan bu ayet, akidenin belkemiğini oluşturan hükümler içermektedir… Kur’anın en büyük özelliğinden biri de budur zaten… Normal bir cümle olarak görülür fakat biraz üzerinde durduğunuz zaman tam bir cevher içerdiğine şahit olursunuz…

Ayetin ilk cümlesini dikkatli bir şekilde okuduğumuzda ‘’efendimiz aleyhisselamın gücünün sınırlı olduğunu, dilediği her şeyi yapamayacağını, kendi nefsine isabet edecek hayır ve şerlere engel olamayacağını, her şeyin Allah’ın dilemesiyle olacağı’’nın öğretisini görürüz…

Allah dilerse, dilediği musibeti dilediği kimse ya da kimselere isabet ettirir… Bu ister hastalıklar olsun, ister doğa afetleriyle olsun isterse de herhangi bir sebeple olsun… Yine Allah dilerse dilediği insana hayır isabet ettirir… Akla hayale gelmeyecek bir sebep oluşturur ve o kuluna hayır isabet ettirir…

Yukarıda okuduğumuz ayetin ilk cümlesinde sadece az önce anlattıklarımız yoktur… Bu ayet tam bir cevher… Bu ayeti anlayıp sindiren bir insan inanın yeryüzündeki tüm güçlere korkusuzca meydan okuyarak şöyle der:

‘’ Ey insanlar! Tümünüz bir araya toplansanız ve bana zarar vermek için plan programlar yapsanız, bu plan ve program için yıllarca hesap kitap yapsanız, sadece ve sadece Allah’ın dilediği kadar bana zarar verebilirsiniz… Bana zarar vermek sizin inisiyatifinizde değildir… Eğer bana zarar vermişseniz, bu Allah’ın dilemesiyle olmuştur… Siz zarar vermek istemişsinizdir, Allah da izin vermiştir… Siz çok zarar vermek istemişsinizdir ama Allah, sadece kendi dilediği kadarını isabet ettirmiştir…

Ben sizlerden korkmuyorum… Sizin silahınız Allah izin vermezse ateş etmez… Namlunuzdan kurşun çıkmışsa, bu Allah’ın izni iledir… Çıkan kurşunun isabet edip etmemesine siz değil, Allah karar verir… Uçağınıza koyduğunuz bombaların isabet edip etmemesine de Allah karar verir…

Ben sizlerden korkmuyorum… Zarar vermede kullanılacak etkenler sizin kontrolünüzde değildir… Onlara sahip olmanız size bu gücü vermez… Başıma gelecek olan tüm musibet çeşitleri ancak ve ancak Allah’ın izni iledir…

Ben sizlerden korkmuyorum… Bana vereceğiniz hüküm Allah’ın bana takdir ettiği hükmün aynısıdır… Beni hapse atarım demekle tehdit etmeyin… İstediğiniz hükmü verin… Bu, o tarihe kadar yatacağım anlamına gelmez… Çünkü ben, ancak ve ancak Allah’ın takdir ettiği kadar kalırım içerde…

Ben sizlerden korkmuyorum… Beni açlıkla korkutamazsınız… İstediğiniz kadar ekonomiyle oynayarak fakir bırakmaya çalışın… Rızkımı siz belirleyemezsiniz… Beni fakirlikle siz imtihan edemezsiniz… Mutfağıma olası bir müdahale ancak ve ancak Allah’ın izni iledir…

Siz sadece vesile olursunuz okadar…

Ben sizlerden korkmuyorum… Benim ölüm tarihimi siz değil, Allah belirler… Namlunuzu bana çevirmeniz ölüm meleğini çağırmaz… Ölüm meleğinin geleceği saate denk gelir o kadar… Öldürmek isteyipte silahı tutukluk yapan nice kişilerin ölümü daha evvel olmuştur…

Ben sizlerden korkmuyorum… Tank ve uçaklarınızın çıkardığı sesler imanıma hiçbir zarar veremezler… O sesler de ancak ve ancak Allah’ın dilemsiyle çıkar… O seslerle Allah bizleri imtihan eder… O sesler bülbül seslerinden daha sevimli gelir imanı zirve yapan Müslümanlara… Korkacağımızı zannettiğiniz demir yığınları iman artırır…

Ben sizlerden korkmuyorum… Ajanlıkla dünya ile yarışabilirsiniz… Ne kadar da gizlenseniz gizlenin ancak ve ancak Allah’ın dilemesiyle zarar verirsiniz…’’

Evet… Okumuş olduğumuz üç cümlelik bir ayetin ilk cümlesini sindiren bir insan yeryüzündeki tüm güçlere karşı böyle korkusuzca haykırır… Nitekim böyle bir imana sahip olan binlerce müslümanın varlığına şahit olmuşuzdur…

Devam edelim okumaya;

‘’ Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı…’

Allah dışında hiçbir kimsenin, ama hiç bir kimsenin (Allah’ın diledikleri ve Allah’ın dilediği miktar dışında)gaybı bilemeyeceğini görüyoruz… Hem de efendimizin dili ile söylenmiş bir ayet…

Eğer gaybı bilmiş olsaydı neler yapardı? Bu sorumuzun cevabını ayetimizin devamında net bir şekilde görüyoruz: ‘’ elbette daha çok hayır yapmak isterdim…’’ Gaybı bilseydi, hayır ameller işlerdim demiyor… Zaten gaybı bilmediği dönemlerde de hayır ameller işliyor… Gaybın bilinmesiyle daha çok hayır ameller işlerdim diyor… Peki, bu nasıl olacaktı?

Gaybı bilseydi kimlerin hidayeti mümkün gözükmüyorsa onlara İslam anlatıp vakit kaybetmek istemezdi… O vakitlerde hidayeti mümkün olanlara İslam anlatırdı… Efendimiz gaybı bilmezdi… Ancak ve ancak Allah’ın dilemesiyle ve dilediği miktarda kendisine gaybden bilgiler verilirdi…

Bu ayete rağmen bazı kesmin kendi hocalarının gaybı bildiklerin iddia etmeleri akidelerine korkunç darbeler vurduğunun bilincinde olsalardı keşke…

Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."[2] Vahyin sesine kulak verenler efendimizin ayak izlerinde uyarı ve müjdeyi görürler… İnanalar cennetle müjdelenirken inanmayanlar soluğu cehennemde alacaklar… Subhanallah! Efendimizin hayatı noktasına kadar bizlere ulaştığı şu asırda cehennemi tercih etmek ne kötü…

Ey müslüman! Bu ayeti iyi oku ve akideni tekrardan gözden geçir… Seni korkutan etkenlerin sayısını minimuma indirmeye çalış…

--------------------------------------------------

 [1] A’raf-188


[2] A’raf-188

Feyzullah Birışık.