* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: ÖLMEK SON YADA BAŞLANGIÇ DEĞİL HAYATA OLDUĞU YERDEN DEVAM ETMEKTİR  (Okunma sayısı 569 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
ÖLMEK SON YADA BAŞLANGIÇ DEĞİL HAYATA OLDUĞU YERDEN DEVAM ETMEKTİR

1. Ölümden korkuyoruz. Ama asıl ölümün Rabbinden ve amellerimizden yani nasıl hesap vereceğimizden korkmak icap ediyor.

2. Şayet ölüm korkusu, ölme anında yaşayacaklarımız ise; bu yaşayacaklarımızın ahirette yaşayacaklarımız karşısında bir önemi olmadığı gibi zaten korkunun da ecele faydası yoktur.

3. Ölüm gizlenmiştir. Bu hem rahmettir hem de hayatın devamı için gereklidir. Ölüm gayptır. Kıyamet gibi. Gaybın alametleri de gayptır. Bu yüzden ne zaman öleceğimizi ya da başkalarının ne zaman öleceğini bilmeye ve araştırmaya gerek de yoktur.

4. Ölüme daima hazır olmak gerekiyor. Yani bir an sonra öleceğimizi bilemeyeceğimiz gibi ölüm kapımızda dediğimiz anda ölüp ölmeyeceğimizi de bilemeyiz. Yani az sonra ne olacağını bilemiyoruz. Uçurumun kenarında olan birinin başına az sonra ne geleceğini bilemeyeceğimiz gibi kanser hastasının trafik kazasından ölme yani kanserden ölmeme ihtimali vardır.

5. Kıyametin koptuğunu görsek de ağaç dikmemizin emredilmesinin bir hikmeti de budur aslında. Yani hayata devam etmek, işlerini ihmal etmemek. Sonrasında ne olacağı endişesiyle değil de üzerine düşeni yapma sorumluluğuyla hareket etmek. Zira ecel, Mevlâ’nın yetkisindedir. Bizim yetkimiz dışındadır. Bize düşen ise kendi yetkimize göre hareket etmektir. Ölüm kesinleşmiş olsa bile ölmeden önce israf ettiğimiz tek bir nefesin bile hesabı vardır.

6. Peki, ölüme nasıl hazırlanacağız? Aslında gayet basit:

• Helalinden dünyayı yaşayarak.

• Üzerimizde düşen sorumlulukları yerine getirerek. Nefis muhasebesi de hesap içindir. Yoksa üzülüp kaygılanmak değildir ölüme hazırlanmak.

7. Ölüm geldiğinde ne yapacağız? Yani nasıl öleceğiz? Aslında bu yazının amacı bu soruya cevap vermekti ve yukardaki maddeler de buna cevap idi ama yine de özetlemek gerekir ise:

• Helalinden yaşamaya devam ederek.

• İşlerimizin başında.

• Ve en güzel kıyafetlerimizi giyip en mutlu halimizde ölüme gideceğiz. Merhum Necip Fazıl Bey’in, son nefesinde sigara içerek “demek böyle ölünürmüş” demesi aslında hoş bir örnektir. Her ne kadar sigara mubah ve tasvip ettiğimiz bir şey olmasa da üstadın ölüm şekli güzeldir.

8. Zira ölüm;

• Birincisi, Allah’a hesap vermektir ki mahkemeye en güzel kıyafetlerle hazırlanıp gittiğimize göre Allah’ın huzuruna da böyle çıkmak icap ediyor.

• İkincisi ide Allah’a kavuşmaktır ki bu durumda da yine güzelce hazırlanıp Mevlâ’nın huzuruna gitmek gerekiyor. Tıpkı namaza hazırlandığımız ve mescide giderken süslendiğimiz gibi.

9. Peki, ölüm nedir? Ölüm, bir son ya da yok oluş olarak tarif edilse de aslında bir sırdır. Zira Mülk Suresinin 2. ayeti kerimesinde ölümün de yaratıldığı; yine geleneğimizde ölümün uykudan uyanma olduğu ifade edilmektedir. Kâinatta her an gerçekleşen olaylara bakıldığında; ölüm ve hayat, diğer tüm zıtlar gibi, aynı olayın iki farklı yüzüdür. Tıpkı beyaz ve siyahın birlikte varoluşu gibi bu iki olgu da birlikte sürüp gitmektedir. Bu yüzden felsefe geleneğinde kainattaki olaylar; “değişim”, “akış”, “hareket”, “oluş ve bozuluş” gibi kavramlarla ifade edilmiştir. Bütün bu kavramlarla ifade edilen şey aslında “yaratılış”ın bir türüdür. Yani insanlar doğar, büyür ve ölürler. Yerlerine yenileri gelir. Bitkileri yeriz. Bazen de hayvanlar, bitkileri yer; biz de hayvanları. Sonra bir şekilde yediklerimiz ve en sonunda da biz, yine toprağa dönüşürüz. Bütün bu olaylar birlikte düşünüldüğünde ölümün ne olduğu ve nasıl bir şey olduğuna dair düşüncelerimiz farklı anlamlar kazanmaktadır.

10. Özetle bazı şeylerin gerçek anlamını huzuru ilahide öğreneceğiz. Fakat bu, bir şey yapmayacağımız veya bir şey bilmediğimiz anlamına gelmez. Biz dünyada bildiklerimizle amele etmekle mükellefiz. Sonrasında ne olacağı ise sonrasının konusudur.

Turgut Akyüz.