GÜL BİTİRMEK İÇİN TOPRAK OLMAK GEREK
Gül bitirmek istiyorum. Etrafına güzel kokular saçan gül gibi evlatlar, çevresine faydalı meyveler veren ağaç gibi çocuklar yetiştirmek istiyorsunuz?
Öyleyse ne yapmalısınız? Nelere dikkat etmelisiniz?
İşe önce hamilelikten başlamanız gerek.
Çünkü araştırmalar hamileliğin çocuğun üzerindeki tesirlerinin önemli olduğunu belgeliyor..
O halde işte size enteresan bir örnek:
“Fatih Sultan Mehmed zamanında İstanbul’un Vefa semtinde yaşayan Şeyh Vefa Hazretlerinin küçük bir oğlu varmış.
Fakat çocuk bir sopanın ucuna çivi çakarak o zaman evlere su taşıyan sucuların deriden kaplarını delmeye çalışırmış.
Sucular büyük şeyhin oğlunun böyle yapmasına bir türlü mana veremeyip, belki bu kötü alışkanlık geçer diye beklermişler.
Ne var ki, Şeyh Vefa’nın oğlu bu huyundan vazgeçmez. Çaresiz kalan sucular, durumu Şeyh Vefa’ya anlatmışlar. Şeyh Vefa çocuğuna hiçbir şey söylemeden, başını elleri arasına alıp:
“Acaba ben bu çocuğa haram bir şey mi yedirdim?” diye kara kara düşünmeğe başlamış. Fakat bir türlü haram yedirdiğini hatırlamamış.Sonra hanımına giderek:
“Bu çocuğa hamileyken veya süt verirken haram bir şey verdin mi? İyi düşün ve bana söyle.” Demiş.
Hanım düşünmüş taşınmış, hatırladığı bir olayı anlatmış:
“Bu çocuğa hamileyken, bir komşuya oturmaya gitmiştim. Komşunun masasında bir tabakta portakallar duruyordu. Canım çok çekmişti. Fakat utandığım için isteyememiştim. Komşu dışarı çıktığında portakalı iğneyle delip suyunu içmiştim.”
Şeyh Vefa bunu duyunca:
“Aman hanım, hemen git ve o komşudan helallik dile.” demiş. Sonra da bütün sucuların zararını ödemiş.
Enteresandır, annesi gidip o kadından helallik dileyince, çocuk bu kötü huyundan vazgeçmiş.
HER ANNE BİRAZ HZ. HACER OLMALI.
Eşiniz evin hiçbir şeyiyle ilgilenmiyor mu? Ailenin bütün yükü omzunuzda mı?Evin işi, çoluk çocuğun eğitimi ve her şey sizden mi soruluyor?
Peki bu durum karşısında siz ne yapıyorsunuz?
Eşinizle kavga mı? Hayata küsmek mi?Yoksa bunun bir imtihan olduğunu düşünüp sabır mı?
Eşinizle kavga etmek çözüm değil.Hayata küsmek de..
İster misiniz Hz. Hacer gibi olmayı?Öyleyse buyurun onun hayat hikayesine:
Hz. Hacer validemiz, Hz. İbrahim’in (as) hanımı ve Hz. İsmail’in (as) annesidir.
Bir gün Hz. İbrahim’e, hanımı Hz. Hacer’le oğlu İsmail’i çöle yalnız bırakması ilahi emri gelir. Hz. İbrahim hanımı Hz. Hacer’i ve oğlu İsmail’i alarak yola çıkar. Kabenin olduğu yere gelirler. Hz. İbrahim hanımı ve İsmail’i buraya bırakıp giderken Hz. Hacer beyinin ardından:
“Bizi kime emanet edip gidiyorsun?” diye seslenir. Hz.İbrahim arkasına bakmadan:
“Allah’a. Allah’ın emri böyle” diye cevap verir. Hz. Hacer:
“ O halde Allah bize yeter” deyip boyun eğer.
Hz. Hacer, çölün ortasında küçük oğluyla yalnız kalır. Kimsesiz, susuz ve ekmeksizdir. Ama Allah’ın emri böyle olduğundan O’na teslim olur. Ne Allah’a, ne de kendini yalnız bırakıp giden eşine isyan eder.
Bir müddet sonra suyu biter ve çocuk su diye ağlamaya başlar. Hz. Hacer, yavrusuna su bulmak için çölde öteye beriye koşmaya başlar. Safa ile Merve tepeleri arasında yedi kez gidip gelir. Yedinci de bir de bakar ki, ağlayan yavrunun topuklarını vurduğu yerden billur gibi bir su fışkırmaktadır.
Suyu da bulan Hz. Hacer bunu bir işaret sayar, tevekkül ve teslimiyetle orada yaşamaya başlar. Daha sonra o belde emin belde Mekke olur.
Hz. Hacer unutulmaz. Oğluna su bulmak için yedi kez koştuğu Safa ve Merve tepesi Müslümanların hac ve umrede yedi kez koşmak zorunda olduğu kutsal bir mekan haline gelir. Çaresizliğine bir mükafat olarak fışkıran su, o günden bu güne kadar hiç eksilmeden mübarek “zemzem” suyu olarak akmağa devam eder.
Kabri “ Hicr-i İsmail” olarak anılan makamdadır. Bu makam, Kâbe'ye dahil olduğu için tavafın bu duvarın dışından yapılması vaciptir.Bu sebeple bütün Müslümanlar bu mübarek kadını tavaf ederler.
İşte her anne biraz Hz.Hacer olup büyük evlatlar yetiştirmelidir.
GÜLAY ATASOY.