* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İnsanın Sorumluluğu  (Okunma sayısı 1574 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
İnsanın Sorumluluğu
« : Kasım 14, 2021, 11:26:36 ÖÖ »
İnsanın Sorumluluğu

Allah insanı en güzel kıvamda yarattığını vahyinde bize bildiriyor. İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özellikleri vardır.

Bunların en başında insanın sorumluluk sahibi bir varlık olmasıdır. Diğer canlılara baktığımızda yaşam iradeleri önceden belirlenmiş ve şartlandırılmış şekilde gerçekleşir. Fakat irade sahibi olan ve akledebilme yeteneğine sahip insan için yeryüzü sorumluluk alanı olarak belirlenmişti.

İşte insanın imtihanı bu sorumluluk bilincine ne kadar sahip olup olmadığıyla alakalıdır.

İnsan bu dünyada imtihan sahibi olarak varlığını sürdürüyorsa, sorumluluğu da bu dünyaya dönüktür. Kur’an’daki cennet-cehennem ya da mükâfat-ceza gibi tasavvurların gayesi yine dünyadaki yaşamına dönük sorumluluğunu hatırlatmak içindir. Bu açıdan baktığımızda genel olarak insanın üç alanda sorumlu kılındığını söyleyebiliriz.

Yaratıcısına karşı olan sorumluluğu tevhit ve ibadet, insana ve topluma karşı sorumluluğu ahlâk ve adalet, diğer canlılara, doğaya ve çevreye karşı sorumluluğu ise emanet ve merhamettir.

Tevhit inancı insanın yaratıcısına karşı en büyük sorumluluğudur. O yüzden İslam olmanın ilk şartı Kelime-i Tevhit’tir. Tevhit inancı, tahkiki bir şekilde içselleştirildiğinde insanın hayatına önemli müdahaleler yapacaktır. Tevhit inancı tek olan Allah’ın muradını hayatına tatbik etmeyi gerekli kılar.

Vahyin bize bildirdiğine göre Allah’ın insandan muradı onun yeryüzünde adalet, doğruluk, iyilik ve güzellikle hareket etmesidir.

İbadetlerin ise insanı bu murada götürecek kıvamı sağlamak için var olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Allah’ın kulun ibadetine ihtiyacı olmadığını düşünürsek bunun yine insanın maslahatına olduğunu anlayabiliriz.

İnsanların tek başına hayatlarını devam ettirebilmelerinin mümkün olmadığını biliyoruz.

Birlikte yaşamanın zorunluluğunu dikkate aldığımızda insan, diğer insanlara ve toplumun bütününe karşı belirli ölçülerde hareket etmek zorundadır. İşte bu ölçüye ahlâk ve adalet diyebiliriz. İnsanın diğer insanlara ve topluma olan sorumluluğu ahlâk ve adalet üzerinden değerlendirilir. İnsani ilişkilerimizin temelini bu sorumluluk üzerine oturtursak ekonomik, toplumsal ve siyasal ilişkilerimizde ne iltimasa, ne adam kayırmaya, ne sömürüye, ne servet yığmaya, ne hak yemeye, ne de zulme yer kalır.

İnsan sadece insanlardan müteşekkil bir toplum içerisinde yaşamıyor. Hayvanlar, bitkiler ve diğer tüm cansız varlıklar insanın yaşam alanının bir parçası. Bu yüzden insanın sorumluluğu sadece diğer insanlarla sınırlı kalmıyor. İnsanın bu anlamdaki en büyük sorumluluğu doğaya emanet üzerinden yaklaşmasıdır. Çünkü insan doğayla sahiplik üzerinden ilişki kurduğunda doğanın nasıl yağmalandığını ve tahrip edildiğini gördük. Bu yüzden doğayı günümüz için yaşanabilir bulduğumuz gibi, gelecek nesiller için yaşanabilir bırakmalıyız. Çünkü doğa zamanın insanına ait değil emanettir. İnsanın diğer canlılara karşı hükmetme üstünlüğü vardır. Bu insan için dikey bir üstünlük değil yatay bir üstünlüktür. O yüzden insanların diğer canlılarla olan irtibatında merhamet öncelikli olmalıdır. Hayvanat bahçelerinin varlığı, evcil hayvanların algılanış biçimi bu merhamete muhaliftir. Canlılarla ilişkiler kendi özellikleri üzerinden kurulduğu sürece doğanın dengesini koruyabiliriz. Allah’ın eşref-i mahlûkat olarak yarattığı insan, bu sorumlulukları unutmadan hayatın merkezine aldığı sürece imtihanını başarıyla gerçekleştirmiş olur.

Muhammet Esiroğlu.