* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Dizi filmlerden Evlilik Öğrenilmez Boşanma Öğrenilir  (Okunma sayısı 143 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7234
Dizi filmlerden Evlilik Öğrenilmez Boşanma Öğrenilir
« : Aralık 05, 2024, 07:51:43 ÖÖ »


Dizi filmlerden Evlilik Öğrenilmez Boşanma Öğrenilir
 
Ömür Dediğin diye bir belgesel vardı. Hataylı Mustafa amca, vefat eden eşinin ardından gözü yaşlı bir şekilde ona yazdığı şiirini okumuştu. “Herkes bilemez eşin kıymetin, Mevlam etsin eyilere himmetin, Allah nasip etsin Hatice’me cennetin, gel beni de götürsene Hatice’m…” Ve şiirin sonunu şöyle bağladı.  “Hatice’m bu dünyadan göçeli tam 1.918 gün oldu böğün…”

Hatice teyze ile Mustafa amca gibi inanca dayalı samimi sevdalar günden güne anlamını yitiriyor. Eski memleket havası, eski mahalle kültürü, eski komşular, eski sofralar, eski evlatlar, eski Ramazanlar derken modernizm zehrinin canına okumadığı, özünden uzaklaştırmadığı hiçbir şey kalmadı maalesef günümüzde… Evlilik kurumu da bu fecaat durumdan nasibi alan en temel noktalarımızdan biri... Tüm varoluş gayesini haz endeksli tasarlayan modernist zihin, toplumun en temel ve en hayati birimi olan aile kurumunu da paçavraya çevirdi! Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre boşanan çiftlerin sayısı 2022 yılında 182 bin 437 iken, 2023 yılında 171 bin 881 olarak belirlendi. Korkunç rakamlar… Dağılan yuvalar, psikolojik rahatsızlıklar ile büyüyen evlatlar, boşanmalardan etkilenen geniş aileler, taraflar arasında kavgalar, cinayetler, hunharca yok sayılan maddi manevi anılar…

Peki neden?

Modernizm ve kimliksizlik her problemin yegâne sebebidir.

İnsanlığın büyük bir hızla içerisine çekilmek istendiği kimliksizlik girdabı aile müessesesinin en temel problemlerindendir. Sadece ülkemizde değil, dünyanın her yerinde medya aracılığı ile özünden tamamen koparılmış, hayalsiz, hedefsiz, kendisine ve çevresine zarar vermekten başka bir işlevi bulunmayan yığınlar mevcut… Bir Müslüman gibi, bir Hristiyan gibi, bir Sosyalist gibi, bir Hümanist gibi yaşamayan veya genel olarak herhangi bir ideolojik-fikri aidiyeti olmadan bir hayat süren bireylere gereksiz denir. Tüm hayatı yemek, içmek, üremek üzerine kurulu, harici tüm insani eylem ve erdemlere kapalı; bir kuştan, bir kediden, bir koyundan daha zayıf bir duruşa sahip olan insanlardan bahsediyoruz. Gereksiz insanların altyapısını herhangi bir inanca dayandıramadığı evliliklerin ömrü uzun vadeli olmaz. Olsa bile maalesef oradan faydalı bir sonuç çıkmaz. Yemek, içmek, üremek eylemlerinin üzerine ölmek eylemini de eklemekten öteye gidemezler…   

Kitle imha silahı: Medya

Medya… Tüm dünyayı çepeçevre saran ve zararlı insanların elinde bir kitle imha silahına dönüşebilen çok fonksiyonlu bir mekanizmadan bahsediyoruz. Yani Mardin’de ailesinin gözetim altında tuttuğunu zannettiği, kendi halinde evinde oturan Hasan’ı, online oyunlar, uluslararası film, dizi platformları ve sosyal medya ağları aracılığı ile ileri düzey bir sapığa, psikopata dönüştürebilecek bir mekanizmadan... Medya çocuklarımızın imanı için hem çok faydalı hem de çok büyük bir tehdittir. Ama maalesef biz henüz medyayı kullanmayı bilmediğimiz için faydalı yanları ön plana çıkaramıyoruz. Bu minvalde denetlenmeyen veya yönlendirilemeyen medya bağımlılığı, gençlerde cinsel eğilimleri üst seviyeye taşıyor. Ailecek izlediğimiz televizyon dizileri hatta reklamlar dahi bu eğilimlere hizmet ediyor. Güncel hayatta dahil olunan karmakarışık, kuralsız, kaidesiz, ahlaksız ortamlar da cabası… Ve o bireylerde akıl faktörü işlevsiz hale geliyor. Bu yüzden evliliğe farklı inançsal bir anlam yükleyemiyorlar. Medya çocuklarımızın feleğini şaşırtmış durumda, biz farkında değiliz.   

Günümüz gençlerinin evlilik konusunda yaptığı en büyük hatalardan biri de eş seçimidir. Çünkü yanlış ölçüler ile hareket etmektedirler. Kastımızı daha net anlatabilmek adına maddeleri sıralarken belirli bir ölçüye göre sıralamış olduk. Kimliksiz-fikirsiz yaşayan bireyler, kendilerini medyanın zararlı yanlarından muhafaza edemezler. Medyayı belli başlı prensipler doğrultusunda kullanmayan gençlerin, fıtri doğrultuda hormonal ihtiyaçları yani karşı cinse olan meyilleri artar.

Bu bağlamda dizilerden, filmlerden gördükleri ahlaksız ortamlara özenirler. Hatta bu gençler, dizi filmlerde gördükleri oyuncuların; kılık kıyafetlerine, saç şekillerine, makyajına, parfümüne hasılı dış görünüşlerine göre giyinip kuşanırlar. Onlar gibi flört hayatı yaşarlar. Flört mevzusu zaten tam bir girdap, tam bir ruh hastalığı… Yıllardır gençlere Allah’ı anlatmaya gayret ederim. Ateistin iman ettiğine şahit oldum. İçki içenin tevbe edip bıraktığını bilirim. İntihardan vazgeçirdiğim kardeşlerim var… Ama Allah şahidim olsun, flört halindeki hiçbir kardeşimi kendi düşmediği sürece çekip çıkaramadım o bataklıktan… Tam bir şizofreni… Akıl, iman, izan hiçbir şey bırakmıyor gençlerde… Sonuç itibarıyla tüm bunları yaşayan gençlerin eş seçimi konusunda ellerinde tek bir ölçü kalır. Dış görünüş…

Çözüm: Ulaşılmaz olana kaçın!

 İnsanın, ulaşılmaz olana değer veren bir fıtratı vardır. Mesela iftardan beş dakika önce suyun önemi ile iftardan beş dakika sonra suyun hatırlanmaması gibi… Veya üniversite sınavına hazırlanırken üniversitenin önemi ile kazandıktan sonra anlamını yitirmesi gibi…

Yıllarca işsizlik sıkıntısı çekenin, iş güç sahibi olduktan sonra çalıştığı işin zorluklarından, maaşın yetersizliğinden, ev fiyatlarından filan dem vurması gibi düşünelim. Ulaşılan şey değer kaybeder insanın zihninde, yüreğinde… İnsan doyumsuzdur. Bir insanın beşeri hazlarla hakiki doyuma ulaşması mümkün değildir. İnsanı gerçek anlamda saadete kavuşturacak olan maneviyattır. Allah sevgisidir. Allah korkusudur. Allah için atılan adımlardır. Konumuz ile bağlantı kuracak olursak, uzun süre eş adayının dış görünüşünün güzel veya yakışıklı olması üzerinden hayal kuran biri, o kişiyi bulup evlendiği ilk hafta, eşine dair, evliliğe dair tüm “ulaşılmazlık” özelliğini kaybeder. Sıradanlaşır.

Değersizleşir. Çünkü inançsal bir karşılığı yoktur. Fiziki ulaşım tamamlanmıştır. Artık elinizde o evliliği diri tutacak bir sebep kalmaz. O yüzden boşanmaların çoğu ilk beş yıl içerisindedir. Dış görünüş endeksli bir bakış açısı ile yapılan evlilik, farklı problemleri kaldıramaz.

Allah’tan Müslümanız da böyle dertlerimiz yok. Elhamdülillah. Yol gösteren Kur’an-ı Kerim’imiz var.

Peygamberimiz var. Eş adayımızı yanlış ölçüler ile aramıyoruz.  Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; “Evlenirken kadının dört özelliğine bakılır: Malı, soyu, güzelliği ve dindarlığı… Sen dindar olanı seç. Aksi halde sıkıntıya düşersin.”

Elhamdülillahi Rabbil âlemin. Yolumuz var. Yordamımız var. Kitabımız var. Rehberimiz var. Anam babam sana feda olsun Ya Rasulullah! Bizlere ne güzel yol göstermişsin… Sürdürülebilir evlilik, ulaşılmaz bir fikir üzerine kurulu olan evliliktir. Yani Allah’ın rızasını kazanmak maksadıyla yapılan evliliktir. Allah’ın rızasının arandığı hanelerden namaz eksik olmaz. Dua eksik olmaz. Misafir eksik olmaz. İlim eksik olmaz. Şükür eksik olmaz. Sabır eksik olmaz. Zorluklara, sıkıntılara, tüm dertlere Allah için göğüs geren yorulur mu? Tam aksine Allah, eşler arasındaki muhabbetin teminatıdır! “Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır.” Rum Sûresi 21. ayet / Birbirini Allah için sevenler, eşleri yanlarındayken özlerler. Birbirlerine yol olurlar. Yoldaş olurlar.

Allah için evlenen, Hatice’sinin ardından gün sayar… Başka sebepten evlenen, Hatice ölsün diye gün sayar...

İbrahim Halil Yetim.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap