Vehn’e Vurulmuş Bir Ümmetten Ne Çıkar
Vehn Sözlük Anlamı
Dünyayı pek sevmek, ölümden de korkmak, ondan nefret etmek.
İnsanın başına bir bela musibet veya darlık çatmadıkça hiç uyanası, başını ellerinin arasına alıp düşünesi yoktur.
“Bin nasihatten bir musibet evladır” sözü de kim bilir belki bunun için söylenmiştir.
Zira bazen yanlış yolda olan kimilerini ne yaparsanız yapın tuttuğu o yanlış yoldan başına bir felaket gelmeden çeviremezsiniz.
O an felaketle aklı başına gelen de anlar ki, tek müsebbip yanlışı tutanın kendisidir.
“Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O (Allah), yine de çoğunu affeder.” (42-Şûrâ 30)
Allah’ın, devletleri yokken devlet verdiği, toprakları bulunmazken geniş arazilerle rızıklandırdığı, özellikle Allah’ın evinin bulunduğu hicaz yarımadasını (petrol kaynakları ve yaz-kış ticari güzergâh olma gibi) çeşitli zenginliklerle donattığı, bütün ülkelerin fethini nasip ettiği Müslümanlar, ne yazık ki, bu verilenleri kullanmayı bilemediler…
Birlik, beraberliklerini koruyamadılar…
Baş olmayı, baş kalmayı sürdüremediler…
Hırs, tamah ve aç gözlülüğün doğuracağı bölük pörçük olma halinin, bütün ihtişamlarının gitmesine sebep olacağını hiç düşünemediler.
Ve gelinen noktada 7 milyar 866 milyon civarı olan dünya nüfusunun (%23’ü ile) 1 milyar 800 milyon kadarı teşkil ederek Hristiyanlardan sonra 2. sırada yer alan Müslüman toplumu, aç kalmış birkaç kurdun saldırısıyla darmadağın olmuş, koyun sürülerine benzer vaziyette.
Allah’ın Nebisi bu sebepledir ki ve bu günleri de görerek şöyle buyuracaktı:“…Vallahi ben artık sizin benden sonra şirke düşmenizden korkmuyorum. Fakat sizin dünya hususunda birbirinizle rekabete, çekememezliğe düşmenizden korkuyorum.” (Buhari, Rikak- Müslim, Fezail)
Çoğu İslam ülkelerinin ellerindeki kaynaklar bütün dünyayı kalkındıracak niteliktedir. Bunu güç, kuvvete de çevirebilecekken düşmanlarının elinde maskara olmuş, birbirlerinin etlerini kemirmekle meşguller.
Bunu fırsat bilen düşman ise tam da amacına ulaşmak için bu kaynakların bir kısmıyla iktifa etmiyor, tamamına sahip olmak için planlarını bir bir hayata geçiriyor.
İslam âleminin kanayan yarası olan Filistin, yarım asra yakındır esaret altında. Bunu dert edinmeyen Müslümanların bu sebeple her gün başka bir yanları kanamakta…
Nitekim her gün bir İslam ülkesi daha bir vesileyle istila edilmekte…
Böyle oldukça kendisine sanki sıra hiç gelmeyecekmiş gibi diğer İslam ülkeleri, neredeyse avuçlarını ovuşturmakta ve belki de bu sefer de sıra bana gelmedi diye şükretmekte ve kardeş ülkenin düştüğü durumdan hüzünleneceğine, yardımına koşacağına; haz almakta.
Ne acı bir durum, ne sefil bir vaziyet!
Peygamberimiz, Müslümanların yıllardır düştüğü bu durumu bir hadisleriyle şöyle ifade etmektedir:
“Yemek yiyenlerin (oburların) yemek kabının başına üşüştükleri gibi, insanların size karşı birleşip başınıza üşüşmeleri yakındır. “O gün biz sayıca az olduğumuz için mi (bu duruma düşeriz)?” diye sorulunca, “Hayır, bilakis o gün sayıca oldukça fazlasınız. Fakat selin kenara attığı çer çöp gibi (değersiz)siniz. (öyle ki) Allah düşmanlarınızın kalbinden sizin mehabetinizi çekip çıkarır ve sizin kalbinize de VEHN koyar” diye buyurur. “Vehn nedir, ey Allah’ın Resulü?” diye sorduklarında ise şöyle buyurmuşlar: “Dünya sevgisi ve ölüm korkusu.” (Ebu Davud, Melahim)
Hadisin her bir ciheti nice hakikatleri beyan etmekte:
1-Her taraftan aç kurt, köpek, çakal ve ne kadar vahşi hayvan varsa -onları tasvir ederek- üzerinize saldıracaklar şeklinde okuyabiliriz.
2-Çer-çöp misali değeriniz kalmayacak. Çokluğunuza rağmen ağırlığınız, kuvvetiniz hiç olmayacak.
3-Düşmanınızın sizden çekinip korkması kalmayacak. Sizden korkmadıkları gibi sizi takmayacaklar. O heybetiniz kalmamış olacak.
Gerek Asr-ı Saadet döneminde ve gerekse de ecdadımız Osmanlı zamanında tek bir işaretle ya dağılan ya da işlemek istedikleri şeytani bir plan ve cürümleri varsa derhal vazgeçen o şer güçleri sizi tınlamayacaklar!
4-Allah kalbinize VEHN’i yerleştirecek.
Dünyayı pek seveceksiniz, ölümden de korkacaksınız, ondan nefret edeceksiniz. Lafını bile duymak istemeyeceksiniz. Cennet/Cehennemle yekpare inanıp düşündüğünüz o ahiret inancınız bu kadar pespaye vaziyet alacak.
Ve sonuç:
İslam’a ve Müslümanlara karşı kinleri ağızlarından taşmış olan küffara karşı “bire ondan bire ikiye” düşen gücümüz (8-Enfal 65-66) acaba bugün hangi boyuttadır?
Zira dünyadaki nüfusuyla 14 milyonu teşkil eden ve sadece İsrail’de bulunan 6.870 milyon nüfusuyla bütün dünyaya hükmeden Yahudilerin karşısında gerçekte olmasa bile pratikte Müslümanların gücü el an bir hiç mesabesinde kalmış demektir.
Nitekim yukarıda verdiğimiz ayete göre gerçekte Müslümanın gücü en az “bire iki”den inancına göre “bire on”a çıkabilir… Ve de:
“… ‘Nice az topluluk, Allah’ın izniyle çok topluluğa üstün gelmiştir, Allah sabredenlerle beraberdir’…” 2-Bakara 249)
Ve “…Allah’ın lâneti zalimlerin üzerine olsun!..” (7-A’râf 44)