* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Bir Çağrım Var  (Okunma sayısı 1532 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Bir Çağrım Var
« : Eylül 19, 2020, 07:30:34 ÖÖ »
Bir Çağrım Var

Aslı teslimiyet olan İslam’ı oku çağına. Vahiy dilini yeniden tercüme et, yorumla bu yüce dinin müntesiplerine. Uyandır onları dinin sesiyle. Mabede kapatılmış dinin şikayetini duyur hâlâ var kalabilmiş vicdanlara. Onu vicdana hapsetmek isteyenlere cevabın olsun, ne uğruna yaşıyorsan onlar.

Dinin hayatı kuşatıcı veçhesiyle yüzleştir artık, asırlardır ondan yüz çevirmişleri. ”İslamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapatan sadece kendisine gece yapar” ifadesindeki güven kaynaklı, yalın üsluba yükle diyeceklerini ki, karanlık dehrin üstüne bir ışık daha düşsün böylece nur kaynağından nasiplenen.

 “Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabatı içinde en yüksek ve gür seda İslam’ın sedası olacaktır” muştusunu göster artık yıllardır ufku seyreden gönül erlerine… Eğer biz, İslam’ı kendi hal ve ahvalimize sindirerek temsil edebilirsek, dünyanın dört bir yanında dalga dalga dehalet velveleleri yaşanacağı haberini, doğrula, sinelerimize inşirah salacak hadiselerle, dehaletler adına İslam’a, yeni uyananlar hesabına o ebedi nura…

 Bir gün dünyanın İslam’ın yed-i beyzasına teslim olacağını, görmüş gibi çekinmeden söyle henüz görmesen de. Zira ki, “Allah nurunu tamamlayacaktır, kafirler istemeseler de..” (61/8) Zira ki, haber verildi hadiste: “Üzerine güneşin doğup battığı her yere İslam ulaşacaktır” diye.. 

Besmele oku her hayırlı işinin başındaki hayırlı olsun her işin. Sonu hayırla bitsin, ortası hayırla devam etsin başladığın işlerin. Her işini mutlaka ilahi isimlerin rehberliğinde sürdür. İşini, O’nun ismini şefaatçi edinerek O’na teslim et. Teslimiyetinle, sınırlı gücünü, hatta güçsüzlüğünü sonsuz güce çevir. Çekirdeğin, koca ağacı sırtında taşıması misali, omuzla dağlar büyüklüğünde ağır yükleri, dayandıktan sonra Rabbinin mutlak kudretine.

Teslimiyetinle tescil ettirdikten sonra O’na güvenini, mahcup etmez Rabbin seni hiçbir meselende. Kendiliğinden çözülür artık düğümler, feleğin bağladığı. Sebeplerin bittiği, tükendiği yerlerde O’nun yardım eli uzanır aniden yokluğu varlık kılan; varı, bin, yüz bin yapan. Sen besmele diliyle bağladıkça her şeyini Allah’a, O da rahmetiyle, merhametiyle ve uluhiyeti gücüyle her şeyi bağlı kılar sana. Olmazlar olur, kalmazlar kalır o zaman. Fanilik beka bulur O’nun adına olunca. İmkansızlar imkanın tuzağına düşer O’nun adı okununca.

Yeter ki sen okumayı bil; yeter ki sen, O’nun adını okuyabil, edebine riayet ederek tüm okumalarında. O’nun adına oku bütün okuduklarını. O’nun adıyla oku bütün okuduklarını. Kur’an’ı öyle oku, Kainat kitabını öyle oku, kendini öyle oku. O’nun kelimelerinin bitmez, tükenmez olduğunu bil de oku, okuyacaklarını. Her kulun, O’nun kelimelerinden mutlaka nasipleneceğini; kim O’nun kelimelerini okumayı öğrenirse, bilgi üstünlüğünün ona geçeceğini; fıtrat kurallarının iltimas tanımayacağı gerçeğini asla unutayım deme. Ve işte sen, besmeleyi daima bu teslimiyet mantığı, bu bağlılık şuuru ile; ve de bu kozmik dille oku tüm yer küreye… 

Tasdik et imanını, amelinle doğrula amentünü. Namazınla, orucunla, zekatınla, haccınla, cihadınla tasdik et, kalbinin tasdik ettiklerini. Öyle secde et ki, Rabbin görünsün secdende. Öyle haşyet yaşa ki, kıyamında, rükuunda, ahiret tüllensin sende. Ka’den de mahşer okunsun bütün dehşetiyle. Melekler selam dursunlar selamına. Allah’la konuş niyazında. Ellerini O’na açarken, kalbini ağyara açma sakın. Sadece sana kulluk ederim, derken, seni yalanlamasın vicdanın. Vicdanınla birlikte söyle niyazını. Kalbin vicdanını, vicdanın kalbini ve davranışların cümlesini hep doğrulasın. Ve sen de hep böyle doğrulasın kıyamına; ve doğrulanasın her kıyamında böylece… Sen Kâbe’ye döndüğünde kalbin de Kâbe’ye dönsün. Sen Kâbe’yi kıble edin, o da seni kıble bilsin. Mescidlerde asılı olsun bir de kalbin. İbadetle serpilsin, gelişsin bedenin. İlahi gölge görünsün sende böylece, daha dünyada iken ve mahşerden çok önce… Tur’a düşmüş ateş gibi cezp et vicdanındaki ışıkla ruhları kendine. Şeceren/ağacın olsun vicdanın, Hakk’ın sende konuştuğu. Davetin yankılansın vicdanlarda, dirilt kuşlarını fetret asrının. Nübüvvet nuruna yaklaştır tekrar çağını, tevhide çağrınla. Hak isminin en parlak, en cami aynası vicdanına akseden nurunun turfanda ışığıyla yıka kararmış kalpleri bir bir. Zihinlerden sil, zulmet adına ne kalmışsa karanlık günlerin mirası. Her günü yeni bir güneşe doğsun insanların, sana yöneldikçe yüzleri. Senin vicdanın, vicdanın hakikatini de göstersin, güneşin hem kendini hem de diğer eşyayı göstermesi misali. Sende kendi vicdanlarının sırlarını çözsün çağrına icabet edenler. Bütün vicdanların nasıl ortak bir dil kullandıklarını görsün, bilsin, duysun Hakk’a göz yumanlar, Hak sesine kulak tıkayanlar, bilgiyi en büyük cehlin, Hakkı inkarın emrine verenler…

Latif Erdoğan.