* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: YATIRIM İÇİN SERMAYE ÇEŞİTLERİ  (Okunma sayısı 1077 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
YATIRIM İÇİN SERMAYE ÇEŞİTLERİ
« : Kasım 01, 2014, 08:36:07 ÖS »
YATIRIM İÇİN SERMAYE ÇEŞİTLERİ


Düşünen ve cennete yatırım yapanlar aranıyor


Bedenimiz en büyük sermayemizdir. Bedenimizi ayakta tutan canımız ise bedenimizdeki en değerli sermayemizdir. Onu teraziye koyduğumuzda Allah, ona direk cennetini bedel olarak veriyor. Canın bedeli, cennet ve O’nun rızasıdır ki en büyük kazanç odur.

Bedenimizin her organı aynı şekilde müstesna bir değere sahiptir. Yeter ki kullanıldığı yer din, maksat Allah rızası olsun! Canın bedeli cennet olduğu gibi elin bedeli de cennete götüren bir karşılıktır. Allah yolunda, yürekten gelen bir samimiyetle iki damla yaş akıtan göz de bedel olarak ateşten azadelik bulur. Allah yolunda tozlanan ayaklar, tıkanan ciğerler, kopan parmaklar, damlayan kanlar asla cennetin dışında bir bedel görmezler.

Bedenlerimiz, canıyla ciğeriyle cihadın en önemli sermayeleridir. Allah Teâlâ’nın terazisinde en yüksek fiyat cana verilmektedir.

Bedenlerimizin sadece küçük bir organı olan dilimiz, bir cihad eyleminde kullanıldığında bizi cennetin kapısına kadar taşıma kudretini haizdir. Dille yapılan cihadda kazanılan makamı bize tanıtan sevgili Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hamza’dan sonraki makamı göstermektedir. Zalim bir idarecinin önünde ayağa kalkıp hakkı dillendiren dilin sahibi, cihadın en ulvisini yapmış ve büyük bir makama ermiş olmaktadır.

Ümmetin dertlerini dert edinip uykusuz kalan beyinler de onları taşıyan bedenleri cennete sevk eden cihad sermayeleridir. Allah’a davet eden ilim adamları, davetçiler de cihadın bir çeşidini yürütmektedirler.

Helal kazançlarımız arasından bir kısmını çıkarıp Allah yolunda kullanılmak üzere vakfetmek de önemli bir cihad türüdür.

Malımız büyük bir sermayedir. Malla alınan cennetin değeri de yüksektir. Canla ödenen bedelin bir benzeri malla da ödenebilmektedir. Osman bin Affan radıyallahu anh, birinde satın alıp Allah için infak ettiği kuyu ile ikincisinde de zor bir zamanda İslam ordusunu donatarak cenneti iki kere satın almıştır. Dünya hayatında yaşarken satın aldığı cennetin tapusu Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem tarafından kendisine verilmiştir.

Ebû Bekir radıyallahu anh da malını Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e ve davasına adadığında sıddıkıyet makamına doğru yükselişe geçmeye başlamıştı. O da bedenini ve malını Allah yolunda kullanınca hayatta iken kendisine bedel olarak verilen cennetin tapusunu almıştı. O, cennetlikler arasında ilk isim olarak sayıldı.

Allah’ın karşılık olarak verdiği cennet, şüphesiz yüksek değerlerin en yükseğini temsil etmektedir. Cennetten öteye bir değer olamaz. Onun değer olarak dorukta olmasının en tabii gereklerinden biri, uğrunda verilecek şeylerin de değerli olmasıdır. Canımız değerli olduğu için cihad ticaretinde geçerli akçe olarak kabul edilmiştir. Aynı şekilde taşıdığımız can kadar değerli gördüğümüz malımız da bizden cennete bedel olabilecek bir sermaye olarak kabul edilmektedir.

Mal infak etmek, bir tür o mal gibi nimettir, Allah’ın kuluna ihsanıdır. Elindekini vermekten çekinenler aslında büyük bir nimetten mahrum olmaktadırlar. Allah Teâlâ’nın bire yedi yüz verdiğini bildiği halde mü’min insanın vermekten kaçınması, verebilme seviyesinde görülmediğini gösterir. Bu da bir mahrumiyettir. Allah Teâlâ’nın dini uğrunda yapılan infakı, kendisine verilmiş bir borç olarak tarif etmesi bile malla cihadın azametini anlatmaya yetecek kadar muhteşemdir.

Şeytanın fakirlikle ürküttüğü bir ortamda, cenneti karşılık olarak bize sunan Allah’ın davetine iman ederek ticarete girmek kadar büyük bir kazanç olamaz.

Neticede pazar kurulmuştur. Allah canını verene cennet veriyor. Malını verene cennet veriyor. Dilini onun yolunda kullanana cennet veriyor. Bedenini o yolda eskitene, ayağını toz duman edene cennet veriyor.

Allah’ın vaadi haktır. Mü’min de ihlâsla ve işe yarar bir iş yaparsa bu kurulu pazarda ticaretinden büyük bir kârla çıkacaktır. Böyle bir pazarın gözlerimizin önünde kurulu olduğunu, bunun bir fırsat olduğunu bilmemiz gerekir.

Cihad için Bedir Meydanı’nı, Uhud Dağı’nı aramaya gerek yoktur. Kazılı hendeklere de hacet yoktur. Cihad kapımızdadır, evimizin içine kadar girmiştir. Önümüz arkamız, sağımız solumuz cihad için sermaye yatırmaya uygun kurulu tezgâhlarla doludur.

Düşünen ve cennete yatırım yapanlar aranıyor.

Pazar kalkmadan, piyasa dağılmadan!

Kalemin göreceği bir iş varken piyasa açıktır; hacet kalktığında piyasa da kalkmış olacaktır. Dilin göreceği bir iş varken kazanmak gerekir; ona ihtiyaç kalktığında fırsat gitmiş demektir. Cihad, büyük bir fırsattır. Bütün fırsatlar gibi o da sürekli değildir. Kıymetini bilenler, ticaretten anlayanlar onu kâra dönüştürür.

NUREDDİN  YILDIZ