* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kur’ân-ı Kerîm’de Peygamberler ve Kıssaları  (Okunma sayısı 3441 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2314
Kur’ân-ı Kerîm’de Peygamberler ve Kıssaları
« : Ağustos 10, 2024, 08:57:35 ÖS »
Kur’ân-ı Kerîm’de Peygamberler ve Kıssaları

Kur’ân kıssalarında peygamberler, beşeriyyetin her bakımdan en mümtaz şahsiyetleri olarak takdîm edilir. Bunlar, kesbî bir gayretle değil, ilâhî bir tâyinle seçilmişlerdir.1 Âyet-i kerîmelerde buyrulur:

وَاجْتَبَيْنَاهُمْ وَهَدَيْنَاهُمْ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ

“…Onları (bütün peygamberleri) seçkin kıldık ve doğru yola ilettik.” (el-En’âm, 87)

اللَّهُ يَصْطَفِي مِنَ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا وَمِنَ النَّاسِ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ

“Allâh meleklerden de elçiler seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allâh işitendir, görendir.” (el-Hacc, 75)

Kur’ân-ı Kerîm’de her peygamberin bir nevî alâmet-i fârikası olan fazîletleri muhtelif âyetlere serpiştirilmiş durumdadır. Nitekim bu âyet-i kerîmelerden birkaçında şöyle buyrulmaktadır:

وَاتَّخَذَ اللّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلاً

“…Allâh İbrâhîm’i dost edinmiştir.” (en-Nisâ, 125)

إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ. وَاذْكُرْ عِبَادَنَا إبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ أُوْلِي الْأَيْدِي وَالْأَبْصَارِ. إِنَّا أَخْلَصْنَاهُم بِخَالِصَةٍ ذِكْرَى الدَّارِ. وَإِنَّهُمْ عِندَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْأَخْيَارِ. وَاذْكُرْ إِسْمَاعِيلَ وَالْيَسَعَ وَذَا الْكِفْلِ وَكُلٌّ مِّنْ الْأَخْيَارِ

“…Gerçekten Biz Eyyûb’u sabırlı (bir kul) bulmuştuk. O, ne iyi kuldu! Dâimâ Allâh’a yönelirdi. (Ey Muhammed!)

Kuvvetli ve basîretli kullarımız İbrâhîm, İshâk ve Yâkûb’u da an. Biz onları özellikle âhiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık. Doğrusu onlar bizim katımızda seçkin ve en hayırlı kimselerdendir. İsmâîl’i, Elyesa‘ı, Zülkifl’i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.” (Sâd, 44-48)

وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسَى إِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا. وَنَادَيْنَاهُ مِن جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا. وَوَهَبْنَا لَهُ مِن رَّحْمَتِنَا أَخَاهُ هَارُونَ نَبِيًّا. وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا. وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِندَ رَبِّهِ مَرْضِيًّا. وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِدْرِيسَ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا. وَرَفَعْنَاهُ مَكَانًا عَلِيًّا

“(Rasûlüm!) Kitâb’da Mûsâ’yı da an. Gerçekten o ihlâs sâhibi idi ve hem rasûl hem de nebî idi. Ona Tûr’un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık. Rahmetimizin bir sonucu olarak ona kardeşi Hârun’u bir peygamber olarak armağan ettik. (Rasûlüm!) Kitâb’da İsmâîl’i de an. Gerçekten o, sözüne sâdıktı, rasûl ve nebî idi. Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi. Kitâb’da İdrîs’i de an. Hakîkaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi. Onu üstün bir makama yücelttik.” (Meryem, 51-57)

Kâinâtın yaratılış sâikı olan, Cenâb-ı Hakk’ın “Habîbim” buyurduğu Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de ise bütün peygamberlerin fârik vasıfları cem olunmuştur. O’nun hakkında âyet-i kerîmede:

وَ مَا اَرْسَلْنَاكَ اِلاَّ رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ

“(Rasûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (el-Enbiyâ, 107) buyrulmuştur.2

Ancak peygamberlerdeki bu seçkinlik, kendilerine tevdî edilen çok büyük ve ağır mes’ûliyetler ihtivâ eder. Nitekim Cenâb-ı Hak, onların da acz içinde olduklarını ve kendilerine kat’iyyen bir ulûhiyet isnâd edilemeyeceğini ifâde sadedinde:

فَلَنَسْأَلَنَّ الَّذِينَ أُرْسِلَ إِلَيْهِمْ وَلَنَسْأَلَنَّ الْمُرْسَلِينَ

“Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!” (el-A’râf, 6) buyurur.

Âyet-i kerîmede belirtildiği vechile peygamberler, ilâhî te’minât altında oldukları hâlde, onlara da teblîğlerindeki îtinâ derecesine göre sorgulama yapılacaktır. Bir rivâyete göre, Süleymân -aleyhisselâm-’ın, kendisine verilen muazzam dünyâ serveti ve tasarrufunun hesâbı sebebi ile diğer peygamberlerden daha geç cennete gireceği nakledilmektedir.3

Peygamberler dışındaki kimseler için bir te’minât yoktur.4 Kula düşen, mânevî hâllerde kendisinden üstün olanlara bakıp kalbî âlemini tekâmül ettirmesi, maddî durumlarda da kendinden aşağıdakilerin hâllerinden ibret alarak şükrân hisleri içinde ömrünü devâm ettirmeye gayret göstermesidir.

Nitekim hadîs-i şerîfte:

“Sizden biri, mal ve yaratılışça kendisinden üstün olan birini görünce, nazarını hemen kendisinden aşağıda olana çevirsin.” (Buhârî, Rikâk, 30) buyrulmuştur.

Hazret-i Peygamber’e hitâben ve Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm-’ın şahsında, bütün peygamberlere âit sorgulamayı bildiren diğer âyet-i kerîmeler şöyledir:

يَوْمَ يَجْمَعُ اللّهُ الرُّسُلَ فَيَقُولُ مَاذَا أُجِبْتُمْ قَالُواْ لاَ عِلْمَ لَنَا إِنَّكَ أَنتَ عَلاَّمُ الْغُيُوبِ

“Allâh’ın, peygamberlerini toplayıp da «Size ne cevap verildi?» dediği gün, «Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin.» diyeceklerdir.” (el-Mâide, 109)

وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ. لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ. ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ. فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ

“Eğer (Peygamber) bize atfen bâzı sözler uydurmuş olsaydı, elbette O’nu kıskıvrak yakalardık! Sonra O’nun can damarını koparırdık. (O’nu yaşatmazdık.) Hiçbiriniz buna mânî de olamazdınız!” (el-Hâkka, 44-47)

فَكَيْفَ إِذَا جِئْنَا مِن كُلِّ أمَّةٍ بِشَهِيدٍ وَجِئْنَا بِكَ عَلَى هَؤُلاء شَهِيدً. يَوْمَئِذٍ يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ وَعَصَوُاْ الرَّسُولَ لَوْ تُسَوَّى بِهِمُ الأَرْضُ وَلاَ يَكْتُمُونَ اللّهَ حَدِيثًا

“Her bir ümmetten bir şâhid getirdiğimiz ve Sen’i de onlara şâhid olarak gösterdiğimiz zaman hâlleri nice olacak?! Küfür yoluna sapıp peygamberi dinlemeyenler, o gün yerin dibine batırılmayı temennî ederler ve Allâh’tan hiçbir haberi gizleyemezler.” (en-Nisâ, 41-42)

İbn-i Mes’ûd -radıyallâhu anh-, birgün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in arzusu üzerine Nisâ Sûresi’ni okurken:

“(Ey Rasûl!) Her bir ümmetten bir şâhid getirdiğimiz ve Sen’i de onlara şâhid olarak gösterdiğimiz zaman hâlleri nice olacak?!” mealindeki 41. âyete geldiğinde, Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- (42. âyet-i kerîmedeki dehşetli ifâdeleri dinlemeye dayanamadığından) “Şimdilik yeter!” buyurarak kıraati durdurmuş ve Allâh Teâlâ’nın azameti karşısında ağlamıştır. (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 32; Müslim, Müsâfirîn, 247)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]