Mükellef Kime Denir?
Dînimizde, mükellef olan kimseye, önce îmân etmek ve sonra da ibâdet yapmak emrolunmuştur.
"Mükellef": "Îmânı olan, âkıl (akıllı) ve bâliğ (evlenme yaşına, ergenlik çağına ulaşmış) olan kimseye; Allahü teâlânın emir ve yasaklarından mes'ûl (sorumlu) olan kişiye; bir şeyi yapmaya ve yerine getirmeye mecbûr olan kimseye" denilir.
Şu hâlde, akıllı olan ve bülûğ çağına giren erkek ve kadınlara “Mükellef” denilmektedir. Mükellef olan kimseler, Allahü teâlânın emir ve yasaklarından mes’ûldürler. Dînimizde, mükellef olan kimseye, önce îmân etmek ve sonra da ibâdet yapmak emrolunmuştur. Ayrıca, yapılması yasak edilen harâmlardan ve mekrûh işlerden de kaçınmaları lâzımdır.
"Akıl", anlayıcı bir kuvvettir. Fâideliyi zararlıdan ayırd etmek için yaratılmıştır. Akıl, bir ölçü âleti gibidir. Akıllı kimse, sâdece iyiyi ve kötüyü anlayan değil, iyiyi görünce onu alan ve kötüyü görünce de onu terk edendir. Akıl, göz gibidir. İslâmiyyet de ışık gibidir. Işık olmazsa göz göremez.
"Bülûğ çağı", erginlik yaşı/ergenlik çağı demektir. Erkek çocukların bülûğ çağına girmeleri, oniki yaşını bitirince başlar. Erkek çocuğun bülûğ çağına girdiğini gösteren alâmetler vardır. Bu alâmetler görünmezse, onbeş yaşını doldurunca, dînde bülûğ çağına girdiğine hükmedilir.
Kız çocuklarının bülûğa ermesi ise, dokuz yaşını doldurunca başlar. Dokuz yaşındaki kız çocuğunun bülûğa erdiğinin alâmetlerinin hiçbiri görülmezse, onbeş yaş tamâm olunca, bülûğ çağına girdiğine hükmolunur.
Âkıl-Bâliğ: "Faydalı ve zararlı olanı birbirinden ayırabilen ve evlenme çağına gelip gusül abdesti almaya başlayan akıllı kimse" demektir.
"Âkıl ve bâliğ olduktan sonra kişi yetîm sayılmaz." (Hadîs-Râmûzül-Ehâdîs)
"Âkıl ve bâliğ olan erkeğin ve kadının birinci vazîfesi, Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları inanılacak şeyleri öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır. Kıyâmette yâni öldükten sonra, Cehennem azâbından kurtulmak, onların bildirdiklerine inanmaya bağlıdır." (İmâm-ı Rabbânî)
"Her Müslümânın, çocuğuna "Âmentü"yü (îmânın altı şartını) ezberletmesi, mânâsını, farzları (emirleri) ve harâmları (yasakları) öğretmesi lâzımdır. Âkıl ve bâliğ olunca; îmânı, İslâm'ı bilmeyen kimse Müslümân olmaz." (İbn-i Âbidîn)
"Âkıl ve bâliğ her Müslümânın, her gün beş vakit namaz kılması farzdır. Oğlan ve kız çocuk yedi yaşına gelince, namaz kılmalarını emretmek velîsi üzerine vâcib (lâzım) olur. Oruç tutmaları için de emreder..." (İbn-i Âbidîn, Ebû Bekr Râzî el-Cessâs)
"Mükellef olan erkek ve kadının birinci vazîfesi; Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları akâid (îmân ve îtikâd) bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır." (İmâm-ı Rabbânî)
"Mükellef olan kadın ve erkek her Müslümânın Allahü teâlânın sıfât-ı zâtiyyesini (zâtına âit sıfatlarını ki, bunlar; Vücûd, Kıdem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefetün lil-havâdîs ve Kıyâm bi-nefsihî'dir) ve sıfât-ı sübûtiyyesini (Hayât, İlim, Semî', Basar, İrâde, Kudret, Kelâm, Tekvîn) doğru bilmesi ve inanması lâzımdır. Herkese ilk farz olan şey budur. Bilmemek özür olmaz; bilmemek günâhtır." (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)