Bir Dua Mektubu
Kardeşim,
Duayı ve duaları her kimden olursa olsun hafife almaktan korkarım. Bana göre (hem de kitabî bilgilerle) dua ve münacaatlar her insanın hakiki mahiyetidir… İstikametli ve fıtrata uygun oldukça manen, süratli terakki temin edebilir.
Azim Rabbimiz, kibriya ve azametiyle beraber kulluğuna rıza gösteren kulunu kendisine enis, muhatap yapmak istiyor. Muvacehe derecesinde yüksek seviyede, kesintisiz dostlukla musahabe için dua ile emrediyor. Buna göre “an samimi’l-kalb” dua edebilenler elbette farklı bir makama ulaşıyor, farklı bir kul oluyorlar. Senin de, başka kardeşlerin de kesif duaları ile önleri açılıyor. Dualarını daimileştirenler bilmeliler ki en büyük nimetlerden birine mazhar oluyorlar. Bu fitne-i ahir zaman içinde kendini kaybetmiş, bulmak için arayan her mü’mine ellerini ve kalbini açarak dua etmesini tavsiye ederim. Aradığını (her ne arıyorsa) insan en çabuk duası içinde bulur. Şüphesiz, Rabbisinin rızasını, hoşnutluğunu bulması da hem öncelikli hem bu yol iledir, dua iledir. İnşaallah buna muvaffak oluruz.
Zâkirîn, zikretmeyi vird edinenler, zikri a’mâlin efdali bilenler yine bilsinler ki dua zikirdir. Hem her zikir de duadır.
Bu çok ince ve hacimli konuya bu kadar temas ettim. İnşaallah kifayet eder anlayışlı muhataplarıma çok şey anlatmış olur.
Bilvesile selam ve dualar…
Dua İle İlgili Notlar
-En sıkıntılı yorgun ve üzgün zamanlarımda ne için, kimin için dua yaptımsa rahatladım, kendimi huzurlu hissettim.
-Azim Allah; kulunun isteklerinden, duasından, yalvarışından aciz olmaz “Yeter artık, beni taciz etme, seninle ilgilenemem!” demez. O ne büyüktür.
-Benim gibi, rahmet sahibine çok mahcub olsan da iste, iste, iste her şeyi iste; dualar et, fasılasız isteyen, dileyen, dilenen bir kul ol…
-Dua sahibi günahkar ise daha çok istesin, Rabbi onun kendisiyle irtibat sağlamasından memnun olur. O Rahim zat, hiç kimseye “Ne yüzle benden istiyorsun, artık münacaatçılara kapıları kapadım.” demez. Öyleyse ısrarla istemeye devam edeceksin.
-Kardeşim! İçinden “DUA ETMEK” arzusu doğarsa hiç şüphe etmeyesin ki senin Rabbin seni unutmadığını sana hatırlatıyor… Şimdi sen hemen ellerini açarak, ihlaslı bir kalp ile, yüzünü Rabbine dön ve O’na bütün gücünle yalvar, dua et, tam zamanıdır.
-“Çok çok kavlî, kalbî, dualar yaptım; dilim ve kalbim yoruldu artık kollarım kalkmıyor; avuçlarım açılmıyor bitkin düştüm.” diyorsan duaların, ibadet olduğunu unutmuşsun. Hz. Allah seni o tarzda kolay, külfetsiz bir ibadete sevk ediyor. Eğer şikayet etmesen dualarından ilk makbuliyet meyvelerini alacaksın. Dua edebildiğin senin için ne büyük bir nimettir, ilahî bir medettir, ne değerli bir mazhariyettir.
-Dualarımız, maddi manevi bütün ihtiyaçlarımız, dertlerimiz için mücerreb, tesirli, şifalı ilaçlardır. Şevkle, usanmadan devam etmek, me’yus olmamak lazım.
-Her insan duasıyla, ihtiyarıyla Hz. Allah’tan (c.c) mutlak yardım istemeli. O yardımın nasıl zuhura geleceğini ise bilemeyiz. Musibet içinde tezahür etmesi de mümkündür.
-Sık sık bunaltı geçiren, canı sıkılan kimseler seyyidimiz Muhammed aleyhisselam’ın üzerine çok çok salâvatlar okuyarak, rahatlayıp, ferahlayabilir. Bu sizler için en şifalı bir ilaçtır.
Ahmet İhsan GENÇ