* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: !!!!!! DUANIN İNSAN ÜZERİNDEKİ TESİRİ  (Okunma sayısı 749 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
!!!!!! DUANIN İNSAN ÜZERİNDEKİ TESİRİ
« : Mart 03, 2019, 10:07:23 ÖS »
DUANIN İNSAN ÜZERİNDEKİ TESİRİ

Meleklerden çok daha farklı özelliklerle yaratılmış olan insanoğlu, görevi Allah'a ibadet edip O'na kulluk etmekle yükümlü olmasına rağmen, çoğu kez nefsi ona hakim olarak günah işlemesine neden olur. İnsan, özünde hem iyilik hem de kötülük yapma özelliği taşır. Bu açıdan onun hata yapması, günah işlemesi tabiidir. Eğer Allah, insanların hiç günah işlememelerini murat etseydi, onları da melekler gibi yaratırdı. Ancak önemli olan, kulun hata edip günah islediğinin bilincine varıp hemen Allah'a iltica ederek dua etmesidir. Bunu yerine getirdiğimiz sürece Allah katında değerimiz artacaktır. Cenab-ı Hak, insanın işlediği bir hata yüzünden ona rahmet kapılarını kapatmaz, onu günah deryasının içinde başıboş bırakmaz. Bilakis, kendisine tevbe edilmesini, yapılan hatalardan geri dönülmesini ister. Bu da, ya istiğfar, ya hayırlı işler yapmak, ya da dua etmekle olur. Biz bunlardan duanın üzerinde durmaya çalışacağız.

Dua; çağırmak, davet etmek, bir şeyi istemek  anlamlarına gelen bir kelimedir. Terim olarak dua; Allah'ı yüceltip överek aczimizi, O'na olan ihtiyacımızı arz etmek, O'ndan lütuf, merhamet ve yardımını istemektir. Bu bakımdan duanın hem İslam dini, hem de Müslüman açısından önemi büyüktür.  Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde dua üzerinde durulması, bir takım ayetlerle duanın nasıl yapılacağının bizzat Cenab-ı Hak tarafından bildirilmesi, sanırım duanın insan hayatının ayılmaz bir parçası olması gerektiğinin en büyük göstergesidir. İnsanın hayatını duasız, niyazsız düşünmek mümkün değildir. Yaşadığımız hayat bir şekilde baştan sona bizim için duadan ibarettir. Zira dua, ibadetin ta kendisidir. Hz. Peygamberin ifadesiyle dua; "İbadetin özüdür.”

Gerek mutlu ve sevinçli zamanlarında, gerekse sıkıntılı ve üzüntülü anlarında kulun Rabbine sığınmasının,  O'nunla direkt bağlantı kurmasının yoludur dua. Ayet-i kerimede Cenab-ı Hak: "Rabbimize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez",  buyurarak bizi duaya, yani Allah'ın rahmetine sığınmaya davet etmektedir. Bu davetin ardından: "Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme girecektir.”  ayetiyle de yapılan duaları kabul edeceğini, kulunun çağrısına cevap vereceğini açıkça ifade etmektedir. Ayrıca ayetten, dua etmenin ibadet olduğunu ve bu ibadeti terk edenlerin, gurur ve büyüklük tasladıkları, Allah'ın bu durumdan hoşnut olmadığı anlaşılmaktadır. O halde dua, kul olmanın ve tevazunun bir ifadesi olmaktadır. İnsanın Allah katındaki değeri, O'na yapılan dua ve ibadeti sayesindedir. Dua ve ibadeti olmayan kişinin Allah katında bir değeri yoktur. Zira şu ayet bunu en güzel şekilde ifade etmektedir: "Ey (Muhammed!)De ki: Sizin duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?"

Dua ve ibadet, ruhumuzun gıdasıdır. Günlük hayatın insana yüklediği sıkıntılardan,  meydana getirdiği problemlerin tesirinden kurtulmanın en etkili yollarından birisi duadır. Dua eden insan hemen o anda büyük bir rahatlık hisseder. Manevi, ilahi bir atmosfer içerisinde adeta huzur yudumlar. Dua anında rabbiyle arasında kuvvetli bir bağ kurar. Bu sayede yaptığı kötülükleri hatırlar, pişmanlık duyar. Bir daha yapmamak üzere Allah'a söz verir. Dua ile Allah'a yalvaran kişi, neticede samimiyeti sayesinde Allah'ın sevgili kulu haline gelir. Dua eden kişi acziyetini anlar. Her şeyde Allah'a muhtaç olduğunu hisseder. Bu sayede mütevazı olur. Kibirlenmez. Kimseye karşı büyüklük taslamaz. Bilir ki o Allah'ın kudreti ve gücü karşısında son derece yardıma muhtaçtır. Dua eden kişi, hayatının bütün safhalarında güzel ahlakın numunelerini sergileme gayreti içinde olacaktır. O, sadece sıkıntılı zamanlarında Allah'a yalvarıp O'ndan kendi hayatıyla ilgili birtakım şeyleri isteyen biri değil, eli bol, işi düzgün, gönlü ferah olduğu zaman da Allah'a dua eden, başkaları için de bir şeyler isteyen insandır. Dua, insana insanlığını, diğer yaratıklardan farklı bir konumda olduğunu hatırlatır. Her haliyle dua eden insan farklı bir hayat yaşar. Hayatına bir renk gelir. Aynı zamanda hayatı anlam kazanır.
Ne yazık ki duanın öneminden ve yapılış biçiminden habersiz bazı kişiler, evlerinin bir köşesinde veya ibadet edilecek mekânlarda bir kenara çekilip canü gönülden dertlerini, isteklerini bizzat Allah'a arz etmek yerine, kabir kabir, türbe türbe dolaşmaktadırlar. Mumlar yakıp, çaputlar bağlayarak belki altından kalkamayacağı adaklarda bulunarak, kendi kendilerini zorlukların, külfetlerin içine sokmaktadırlar. Hatta bu yüzden pek çok hurafe ve bid'atın içine bilmeden düşmekte, belki de farkında olmadan en büyük günah olan şirke bulaşmaktadırlar. Oysa ne ağaçlara bağlanan bez parçaları, ne türbelere yapıştırılan taşlar ve paralar, ne de yakılan mumlar derdimize deva olabilir. Allah'a sesimizi duyurabilmek için bunların hiç birine gerek yoktur.

Hz. Peygamber’e bir gün bir grup sahabe gelip, Allah'ın kendilerine uzak mı, yakın mı olduğunu sormuş, uzak ise O'na sesli ibadet ve dua edelim demişlerdir. Onların bu sorusu Bakara suresinin 186. ayetinin inmesine sebep olmuştur.  Bu ayet ile hepimize can alıcı bir cevap verilmektedir: "Kullarım sana beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar."  Şairin dediği gibi: Sağım solum gözler idim dost yüzünü görsem deyu/ Ben taşrada arar idim ol can içinde can imiş.

Kur'an'a göre Allah bize şah damarımızdan daha yakındır.  İsmini andığımız anda bizi işitmekte ve davetimize cevap vermektedir. Bizi de kendi davetine uymaya çağırmaktadır ki, biz, Kur'an ile Allah'a iman etmeye, kulluk bilinciyle ibadet etmeye, emirlerine uyup yasakladıklarından uzak durmaya davet edilmekteyiz. Kul, dua ettiği anda Allah onunla beraberdir. Bu yakınlığın kıymetini bilerek el açıp, dua ile Rabbimize yalvarırken şunları da unutmamamız gerekir:

Dua etmezden önce gönülden pişmanlık duyarak günahlarımız için tevbe ve istiğfar etmeliyiz. İmkânlar çerçevesinde yetimleri, yoksulları, kısaca yardıma muhtaç kişileri sevindirmeliyiz. Duaya Allah'ı övüp yücelterek, verdiği nimetlere şükrederek ve Hz. Peygamber’i de salât-ü selam ile anarak başlamamız uygun olur. Duamızın kabul edileceğine dair ümidimizi de yitirmemeliyiz. Hz. Peygamber: "Sizden birbirinizin duası acele etmedikçe kabul olunur. "Duada acele etmenin ne olduğu sorulduğunda da: "Dua ettim olmamalıdır. Ancak Rasulullah Efendimiz, gecenin son saatlerinde , farz namazların arkasından , mübarek gün ve gecelerde, ezanla kamet arasında , secdede iken  dua etmeye teşvik etmiştir. Yine                                                                                            anne babanın ,  salih kulların, zulme uğramışların ,  hastanın, oruçlunun ve bir kimsenin mü'min kardeşinin gıyabında yaptığı , gaziler, hacılar ve umre yapanların  dualarının kabule şayan olduğu bildirilmiştir. Ayrıca bir kimseye öfkelenip beddua etmenin, yani onun zararına olacak bir şeyi istemenin Hz. Peygamber tarafından  yasaklandığını  görüyoruz. "Kendi aleyhinize, evladınızın ve mallarınızın  aleyhine beddua etmeym. Ola ki, Allah'ın duaları kabul ettiği saate rastgelir de, istediğiniz kabul ediliverir."

Netice olarak, kişiyi Allah'a yaklaştıran, O'nunla direkt bağlantı kurmasını sağlayan, insanı fikren, ruhen rahatlatan ibadetlerden biri ve -belki en önemlisi duadır. Zira dua bir ibadettir. Kul olmanın gereğidir. Dua etmeyen, derdini ve sıkıntılarını Allah’a arz edip O'ndan yardım istemeyen insan, kendini beğenen kibirli insandır. Bu tür karaktere sahip kişilerin gurur ve kibirleri sebebiyle cezalandırılacakları bildirilmiştir.  Böyleleri sürekli başkalarını ezen, dertleri paylaşmayan bencil bir karaktere sahiptirler. Zira dua insana aciz olduğunu da hatırlatır. Allah'a karşı sürekli olarak acziyetini itiraf eden insan, çevresindeki kişilere karşı da alçak gönüllü olur. Böylece insanlar arasında sevgi ve hoşgörünün yerleşmesini sağlar. Allah’ın rızası O'na gönülden ve içten yapılacak dualarla kazanılacaktır. Zira O'na içten yapılacak dualar samimi olduğumuz sürece asla reddolunmayacaktır. Yazımızı Kur'an-ı Kerim'de yer alan bir kaç duayla bitirelim:  "Ey Rabbimiz! Unutursak ve hataya düşersek bizi hesaba çekme. Ey Rabbimiz! Bizden Öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bizim gücümüzün yetmediği işlerden bizi sorumlu tutma. Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et.”  “Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru. 

-----------------------------------------------------------------------------------------------

1 - Mu'cemu'1-Veciz, Mısır 1980, s. 228.

2 -  Tirmizi, Dua, 1.

3 - A'raf, 7/55.

4 - Mü'min, 40/60.

5 - Furkan, 25/77.

6 - Bkz. Muhammed Ali es-Sabuni, Muhtasar-ı Tefsir-i İbn-i Kesir, Beyrut 1981, I, 163.

7 - Bakara, 2/186.

8 - Kaf, 50/16.

9 - Buhari, Daavat, 22; Müslim, Zikr, 92; Tirmizi, Daavat, 145.

10 - Bkz. Tirmizi, Daavat, 145.

11 -  Bkz. Tirmizi, Da'avat, 126

12 - A'raf, 7/55

13 - Bkz. Buhari, Tevhid, 35; Teheccüd, 14; Tirmizi, Daavat, 80; Ebu Davud, Edeb, 105.

14 - Bkz. Tirmizi, Daavat, 80

15 -  Bkz. Ebu Davud, Salat, 35; Tirmizi, Salat, 46, Daavat, 138.

16 - Bkz. Müslim, Salat, 215; Ebu Davud, Salat, 152.

17 - Bkz. Tirmizi, Bir, 7; Ebu Davud, Salat, 364; İbn Mace, Dua, 11.

18 - Bkz. Tirmizi, Bir, 7; İbn Mace, Dua, 11.

19 - Bkz. Müslim, Zikr, 86, 88; Ebu Davud, Salat, 364.

20 - Bkz. İbn Mace, Menasik, 5.

21 - Ebu Davud, Salat, 362.

22 - Bkz. Mü'min, 40/60.

23 - Bakara, 2/286.

24 - Bakara, 2/201


 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]