Dua Deyip De geçmeyelim
Duanın çok çeşitli tarifleri vardır. Bütün tarifleri buraya almamız mümkün değil, ancak birkaç tarife yer vermeye çalışalım.
Dua; Allah’ın (CC) azameti, kudreti ve uluhiyeti karşısında kulun aczini itiraf etmesi, muhabbet ve samimi duygular içerisinde Allah’ın (CC) lütuf ve yardımını talep etmektir. Dua kelimesinde “çağırmak, seslemek, istemek ve yardım talep etmek” manaları olup, küçükten büyüğe vaki olan talep ve niyazdır. Samimi dualar sevdadan doğar.
Ümitsize hayat verir, kırık kalpleri teselli eder. İhlas, samimiyet ve gözyaşı ile yapılan dualar, ilahi rahmetin zuhuruna sebeptir.
Duada kalbe huzur bahşeden Rab’a teslimiyet sırrı gizlidir. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (SAS), Cenab-ı Hakk’a yaptığı dualarda çok kere şöyle söylerdi: “Allah’ım! Senin gazabından rızana, azabından affına ve senden yine sana sığınırım! Seni layık olduğun şekilde med’hü senadan acizim! Sen kendini nasıl medhü sena etmişsen öylesin!” (Müslim, Salat 222).
Dua; müminin Rabbi ile irtibatı sağlar, Allah’a olan inancı ve güvenini pekiştirir, sıkıntılı ve darlık zamanlarında bir ümit ve sığınak olur, insanı yalnızlık hissinden kurtarır.
Dua; insanı görünür görünmez kaza, bela ve musibetlerden korur, insanın hayır ve hasenat yapmasına vesile olur, alçak gönüllü olmasını sağlar, insana kulluğu hatırlatır ve onu yüce Allah’ın gazabından korur.” (Şifalı Dualar 6).
Dua; insanda doğuştan var olan bir duygudur. Bu sebeple bütün dinlerde dua mevcuttur. Üstün bir varlığa inanan her insan, hayatının herhangi bir anında duaya ihtiyacını hisseder. Çünkü her insan, zaman zaman üstesinden gelemeyeceği birçok olay, üzüntü ve sıkıntı ile karşılaşır. Böyle anlarda insan, Allah’a sığınma ve O’ndan yardım isteme ihtiyacı hisseder ve dua eder. Normal zamanlarda dua etmeyen ve Allah’a inanmayan insanlar bile üstesinden gelemedikleri olaylar karşısında, darda kaldıkları ve sıkıntıya düştükleri zamanlarda dua ihtiyacı hissederler. Bu da insanın duaya muhtaç olduğunun delilidir (Şifalı Dualar 9).
Hz. Peygamber Efendimiz (SAS) bir hadisi şerifinde: “Dua ibadetlerin özüdür” buyurmaktadır. Hele hele haksızlığa uğramış, mazlum insanların yapacakları dualardan, akıtacakları gözyaşlarından, seher vakitlerinde Hz. Allah’a (CC) açacakları ellerin hedefi olmamak lazımdır. Böyle insanların duaları, ilticaları ve Allah korusun bedduaları lazer gibi deler geçer. Mazlumların özellikle bedduaları makam ve mevkilerin elden gitmesine, saltanatların yıkılmasına sebep olur.
Baki b. Mahled, Endülüs’ün büyük hadis alimlerinden birisi idi. Bu zat duası kabul olan, Allah dostu zatlardan birisiydi. Bir gün kendisine bir kadın gelmiş ve şöyle demişti: “Frenkler oğlumu esir aldılar. Oğluma olan hasretimden geceleri uyuyamıyorum. Esaret fidyesi ödemem için ne olur bana yardımcı olun.”İbnMahled kadını teselli ederek: “Sen şimdi git. İnşallah oğlunla ilgileneceğim dedi.”Kadıncağız döndükten sonra Baki b. Mahled, Allah’a (CC) dualar etti. Aradan bir müddet geçtikten sonra kadıncağız oğlu ile Baki b. Mahled’in huzuruna geldi. Kadın, o büyük zata:
“Allah senden razı olsun. Allah sana rahmet etsin. Oğlumun macerasını kendinden dinle.” dedi. Esaretten kurtulup dönen çocuk şöyle anlattı:
“Ben esir olduğum günlerde zincire vurulmuştum. Bir ara yürürken ayağımdaki zincirler çözülüp düştü. Görevli insan yanıma gelerek bana hakaretler yağdırdı. Bağırarak bana ayağımdaki zincirleri niye çıkardığımı sordu. Ben görevli kişiye:
“Vallahi hiçbir şey yapmadım. Hiçbir şeyin farkında değilim. Ben hiç anlamadan zincirler ayağımdan düşmüş!” dedim. Dışarıdan bir demirci ustası çağırıp getirdiler. Ayağımdaki zincirleri iyice sağlamlaştırıp eski haline getirdiler. Kalkıp yürümeye başladım, o anda ayağımdaki zincirler yine düştü. Tekrar sağlamlaştırdılar, yürümeye başlayınca zincirler tekrar ayağımdan düştü. Hepsi şaşırıp kaldılar. Rahip çağırıp durumu rahibe anlattılar. Rahip bana annemin sağ olup olmadığını sordu. Ben de rahibe, annemin sağ olduğunu söyledim. Bu sefer rahip bana: “Annen sana dua etmiş, annenin duası kabul olmuş” dedi. Rahip esirleri muhafaza eden görevlilere benim bırakılmamı teklif etti. Ve onlara da:
“Bu insan memleketine dönünceye kadar yanında bir muhafız bulundurun” denildi.”Baki b. Mahled, ayağındaki zincirlerin ne zaman çözülüp düştüğünü sordu. Çocuğun anlatmasından sonra anlaşıldı ki; Mahled, o çocuğa dua ettiği zaman ayağındaki zincirler çözülüp düşmüş (el-Bidaye ve'n-Nihaye, 11/67).
Evet kardeşlerim. Öyle yüreği yanan analar bugün de çıkabilir. Baki b. Mahledler bugün de vardır.
Dua için kalkacak ellere, Allah (CC) için akıtılacak gözyaşlarına cevap verecek Hz. Allah (CC) ezelden ve ebeden vardır. Mutlaka mazlumların haklarını zalimlerden alacaktır. Mazlumların dualarına vakti gelince cevap verecektir. Gün gelir Allah’ın dinine hizmet etmek isteyenlere yasaklar koyan, camilere giremezsiniz deyip bir nevi zincirler, prangalar vuran, engeller çıkaran, sahtekâr emirlerin koydukları yasakları, yapılan zulüm ve eziyetleri gören Cenab-ı Hak vakti geldiğinde binlerce Mahledleri gönderir ve yapılan tüm haksızlıklara son verdirir.
Bir zamanlar lavaboları bile altından olan İran şahının cesedinin nasıl havada kaldığını unutmayalım. İnip defnedilecek ülke bulunamıyordu. Dua ehlinin duaları inşallah manevi sahada yasaklar koyan, böylece hizmet ediyorum adı altında dünya serveti yığıp, dünya saltanatı yürütenlerin tahtlarını yıkacak, koydukları yasaklar zincirini paramparça edecektir. Yine zamanımız dünyasında kan akıtan zalim idarecilerin, Firavunların, Nemrutların, Şeddatların tahtları başlarına yıkılacak. Saltanatları Allah’ın (CC) izni ile son bulacaktır. Böyle bilelim, böyle inanalım…
Zalimlere korona virüsü sadece Cenab-ı Hakk’ın çok küçük bir işaretidir. Lüks arabaları olanlar arabalarına binemiyorlar. Lüks ve israf içinde yaşayanlar evlerinden çıkamıyorlar. İnsanları ezen, zulümler eden, servetlerini sömüren güya büyük devletlerin başkanları hepsi virüs karşısında aciz kaldılar. Ey İmansızlar! Daha durun, bu yaşadıklarımız sadece ve sadece Cenab-ı Hakk’ın küçük bir uyarısıdır… Hani Hz. Peygamberimize eziyet eden Ebu Lehebler, Ebu Cehiller?
Unutmayalım ki yeryüzünde gözyaşları ile secdelere kapanan ve Cenab-ı Hakk’ka dualar eden nice mazlumlar vardır. Dua deyip de geçmeyelim. Vakit dua vaktidir.
Her ne kadar Türkiye genelinde minarelerimizden okunan sala, ezan ve yapılan dualardan birileri rahatız olsa bile, bizler dualara devam edeceğiz inşallah. Kulakları sağır olanlar İsrail parlamentosunda ezanının okunduğunu duymadılar mı? İtalya sokaklarında, birçok Avrupa ülkesinde Müslümanların okudukları Ezanı Muhammedileri işitmediler mi? Bu size RabbulAlemin Hazretlerinin gücünü hatırlatmaz mı? Hâlâ uyanmayacak mısınız? Cenab-ı Hak dünya ve ahirette muinimiz olsun. Üzerimizde gözle görülemeyecek kadar çok küçük olan virüsle Cenab-ı Hakk’ın indirmiş olduğu bela ve musibetlerin bir an önce kalkması için, hep birlikte Cenab-ı Hakk’a dualar edelim.
Kur’an-ı Kerim’inde Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım, bana dua ettiğinde duacının dileğine karşılık veririm. Şu hâlde benim davetime gelsinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulalar.” (Bakara Suresi, 186). Hazreti Peygamber Efendimiz (SAS) bir hadisi şerifinde: “Rabbiniz Tebareke ve Teala Hazretleri diridir, kerem sahibidir. Kendine kalkan elleri boş olarak geri döndürmesinden haya eder.” buyurmuştur. Diğer bir hadisinde Peygamber Efendimiz (SAS):
“Kul ‘Ya Rabbi, Ya Rabbi’ dediğinde AllahuTeala Hazretleri şöyle buyurur: ‘Duydum ey kulum, iste istediğini vereyim.’” buyurmuşlardır (MecalisiSinaniye, NüzhetülMecalis).
Müslümanlar olarak çok çok dua etmemiz lazım. Yalvarmamız lazım. Birbirilerimize gıyaben dualar etmeliyiz. Peygamber Efendimiz (SAS): “Müslüman bir kul, yanında olmayan kardeşi için dua ederse, melek ‘Onun için istediğinin aynısı sana da verilsin!’ der” buyurmuştur (Müslim, Zikir, 86). Bir başka hadisinde Peygamber Efendimiz (SAS):
“Allah’ı öyle zikredin, öyle dua edin, yalvarın ki sizi o halde görenler size deli desinler.” buyurmuştur (MecalisiSinaniye, 191). Hangimizin duasının kabul olacağını ancak Hz. Allah (CC) bilir. O halde hepimiz dua ile Rabbimize yalvaralım. Rabbim üzerimizdeki bu musibeti inşallah en kısa zamanda kaldırsın. Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.
Ali Sandıkçıoğlu.