DUA EDEN, ALLAH'IN YARDIMINI KAZANIR
1- Dua eden,Hz. Allâh ’ın yardımını ve keremini kazanır.
2- Dua edenin rızkı genişler.
3- Dua edeni Allâh rahmetiyle kuşatır.
4- Dua eden Allâh ’a itaat etmiş olur.
5- Dua hayrı çeker,zararı def eder.
6- Dua Allâh indinde muhafaza edilir.
7 -Dua insanı belalardan korur.
8- Dua,kalp huzurunu temin eder.
9- Dua düşmanların düzenini bozar.Müminin üzüntü ve sıkıntılarını giderir.
10- Dua etmemek günahtır.Çünkü Allâh (c.c.),kulunun israrla dua etmesini sever.Duanın mükafatı Kerim olan Yüce Mevla’dan rızadır.
11- Sağlık ve genişlik zamanında duayı terk etmek günahtır.
12- “Dua ettim kabul olmadı.”demek yanlıştır.
13- Dua ederken üç defa tekrarlamak çok güzeldir.
14- Allâh ’a dua etmekten asla usanmamak,ümitsizliğe düşmemek dua edenin vazifesidir.
15- Kul,dua ederken kalbinden her şeyi terk edip sadece Allâh ’a güvenmeli.
16-Dua ederken orta yol seçilmeli.Sesi,ne fazla yükseltmeli ne de kısmalı.Hz. Ömer(r.a)efendimiz bu yolu seçerek “Şeytanı ve uykuyu kovuyorum derdi.”
Bazı kimseler, (Ölmüş olan birinin amel defteri kapandığına göre, onun için dua etmenin, sadaka vermenin, kurban kesmenin, Fatiha okumanın veya dua etmenin ne faydası vardır?) diyorlar. İnsan ölünce amel defteri kapanır mı?
Her gün dinin bir emrini tenkit ederek, sorgulayarak, Müslümanları dinimizden soğutmaya çalışıyorlar. Bir kimse ölünce amel defteri kapanmaz. Yani ona sevap gönderilmezse sevap alamaz. Gönderen olursa alır. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir mümin vefat edince her ameli kesilir. Yalnız üç amelinin sevabı, amel defterine yazılmaya devam eder. Bunlar, sadaka-i cariyelerinin, faydalı kitaplarının ve salih çocuklarının kendisi için ettikleri dua ve istiğfarların sevaplarıdır.) [Ebuşşeyh]
Bu hadis-i şerif amel defterinin kapanmadığını gösteriyor. Burada bildirilen üç amel nedir?
Sadaka-i cariye, devam eden hayır hasenat demektir. Cami, çeşme yol yapmak, ağaç dikmek, mektep yapmak, su kanalları yapmak gibi, insanlara faydası dokunan bütün işlerdir. Bunlar ise sayılmayacak kadar çoktur.
Faydalı eser bırakmak, dinimize dünyamıza faydalı olan her eser buna dahildir. Fıkıh kitabı, tefsir kitabı, ilmihal kitabı, tıp kitabı, fizik, kimya kitabı faydalı kitaplardandır. Kasetler, CD’ler, filmler faydalı olmak şartı ile hepsi sadaka-i cariye hükmündedir. Faydalı bir radyo, faydalı televizyon, faydalı gazete, faydalı dergi, faydalı bir internet sitesi gibi her çeşit yayın, sadaka-i cariyeye dahildir.
Salih çocukların duası ve istiğfarları, birer sadaka-i cariyedir. Yani ana babanın defterine hep sevap yazılmasına sebep olurlar. Çocuklar, ölmüş ana babaları için, kurban keserse, Fatiha okursa, sadaka verirse, yemek yedirirse, yahut dua ederse ana babasının günahları affolur, amel defterlerine sevap yazılır. Mesela İbrahim aleyhisselam (Ey Rabbimiz, [Kıyamette] hesaba çekildiği gün, beni, ana-babamı ve bütün müminleri mağfiret et) diye dua etmiştir. (İbrahim 41)
Bu âyet-i kerimede bir müminin duası ile diğer müminlerin günahları affediliyor ki, böyle dua edilmesi emredilmiştir. Duanın fazileti hakkındaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:
(Dua, ibadettir.) [Tirmizi, Nesai]
(Ölmüş ana-baban için dua ve istiğfar et!) [İbni Mace]
(Dirilerin de ölülere hediyesi, onlar için dua ve istiğfar etmektir.) [Deylemi]
(Defnedilen kardeşiniz, şimdi sorguya çekiliyor, ona dua edin!) [Ebu Davud]
(Cenaze namazında, üç saf cemaat bulunan mümin, Cennete girer.) [Tirmizi]
(Kırk müslüman, bir müminin cenazesinde bulunup onun affı için dua ederlerse, duaları kabul olur.) [Müslim]
Ölü için dua edilir, Kur'an-ı kerim okunur, sadaka verilir. Sadece onlar için namaz kılınmaz ve oruç tutulmaz; fakat bunların sevapları bağışlanır. Tahtavi haşiyesinde buyuruluyor ki:
(Bir kimsenin, kaza edemediği namazlarının iskatının yapılması için bütün âlimlerin sözbirliği vardır. Namazın iskatı olmaz demek çok yanlıştır. Çünkü bu hususta mezheplerin icmaı vardır. [Nesai’deki] hadis-i şerifte (Bir kimse, başkası yerine oruç tutamaz ve namaz kılamaz. Ama onun orucu ve namazı için fakir doyurur) buyuruldu.) [s.356]
Nimet-i İslam’daki bu hadis-i şerif, Dürer’de de mevcuttur.
Oruç, namaz, sadaka ve diğer ibadetlerin sevabını başkalarına bağışlamak caizdir. (Hidaye)
Tatarhaniyye fetva kitabında (Sadaka veren kimse, sevabının bütün müminlere verilmesi için niyet ederse, kendi sevabından hiç azalmadan, bütün müminlere de sevabı erişir. Ehl-i sünnet mezhebi böyledir) buyuruldu. (Redd-ül-muhtar)
Ölüye sevap günah yazılması
Ölenin ameli kesilir. Ama iyi veya kötü çığır açanların ve sadaka-i cariye bırakanların ameli kesilmez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İyi işe vesile olan, hayatında da, öldükten sonra da o işi yapanlar kadar sevap kazanır. Kötü işe ön ayak olana da, bu iş terk edilinceye kadar, bunun günahı yazılır.) [Taberani]
(Mümin öldükten sonra, yedi amelinin sevabı kabrinde de defterine yazılır. Bunlar: İlim öğretmek, çeşme yapmak, su kuyusu kazmak, meyve ağacı dikmek, cami yaptırmak, Mushaf bırakmak, Ölümden sonra kendine istiğfar edecek salih evlat bırakmak.) [Ebu Davud]
(Anası babası vefat ettikten sonra onlar namına hac edene Cehennemden azatlık yazılır ve onların ecrinden bir noksanlık olmadan tam bir hac sevabı verilir.) [Beyheki]
Kur’an-ı kerimde de bu husus bildirilmiştir: İnsanları saptıranlar, kendi günahlarını yüklendikleri gibi saptırdıkları kimselerin günahlarından bir kısmını da yüklenirler. (Nahl 25)
Yukarıdaki ifadelerden anlaşıldığı gibi, ölenlerin ameli kesildiği halde, sağlığında iyi veya kötü bir eser bırakanların amelleri kesilmiyor. Salih evlat bırakanların da kesilmiyor. Salih evlat ana babasına dua eder, onlar için sadaka verir, kurban keser. Bu sevaplar ölen kişinin amel defterine yazılır. Hiç kimsesi olmayan günahkâr ölülerin halleri zordur. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ölünün mezardaki hali, imdat diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer. Boğulurken, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, ölü de, ana babasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Ona bir dua gelince, dünyaya ve dünyada olanların hepsine kavuşmaktan daha çok sevinir. Allâh ü teâlâ, yaşayanların duaları sebebi ile, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin, ölülere hediyesi, onlar için dua ve istiğfar etmektir.) [Deylemi]
Bu durumları iyi bilen Mazher-i Cân-ı Cânân hazretleri, bir kabrin yanına oturmuştu. (Bu mezarda Cehennem ateşi var. Hadis-i şerifte (Kendisi için veya başka müslüman için 70 bin kelime-i tevhid okuyanın günahları affolur) buyuruluyor. Ruhuna (Hatm-i tehlil) sevabı bağışlayacağım. İnşAllâh affolur) buyurdu. Hatm-i tehlilin sevabını bağışladıktan sonra, (Elhamdülillah bu günahkâr kadın, Kelime-i tehlil sayesinde azaptan kurtuldu) buyurdu. (Makamat-ı Mazheriyye)
Hiç kimse, işlediği kötülüğün günahını başkasına veremez. Fakat mümin ibadetlerinin sevabını ölü diri herkese hediye edebilir. Kendi sevabından da hiç eksilme olmaz. (Hidaye)
Müslüman ölüler için dua etmek, Kur’an okumak çok faydalıdır. Bir hadis-i şerifte, (Ölülerinize [Müslüman ölülere] Yasin okuyun) buyuruldu. (İ.Ahmed)
Enes bin Malik hazretleri bildirir: Bir cenaze kötülenince Resul-i ekrem, (O cezayı hak etti) buyurdu. Başka bir cenazeyi de övdüler, (Ona da iyilik vacip oldu. Bunu övdünüz Cenneti, ötekini kötülediniz Cehennemi hak etti. Sizler yeryüzünde Allâh ’ın şahitlerisiniz) buyurdu. (Buhari) [Sizler demek, salihlerdir. Fâsıklar, gayri Müslimler Allâh ’ın şahitleri değildir. Onların sözleri ile bir kimse Cenneti veya Cehennemi hak etmez. Salihlerin şahitliği Allâh indinde makbuldür.
Bu da, ümmet-i Muhammedin üstünlüğünü gösterir. Bir âyet meali:
(Siz en hayırlı ümmetsiniz.) [Al-i İmran 110]
Bir kimse, farz veya nafile bir ibadetini ölü, diri başkasına bağışlayabilir mi? Veya ona ücretle ibadet yapabilir mi?
Farz olsun, nafile olsun, herhangi bir ibadeti yaparken veya yaptıktan sonra, sevabı, ölü, diri herkese hediye edilebilir. Namaz, oruç, hac, umre, sadaka, Kur’an-ı kerim okumak, evliyanın kabrini ziyaret, kurban, zikir gibi ibadetlerin sevapları başkasına hediye edilebilir.
Hediye edenin kendi sevabından hiç azalmadan, bütün müminlere de sevabı erişir. Yani sevap, hediye edilen kimselere, taksim edilmeden, herbirine bütünü kadar erişir. [Günümüzde e-mail gönderme işi buna benziyor. Aynı e-maili binlerce kişiye gönderebiliriz, hepsine aynısı ulaşır, aslı yine kalır.]
İbni Ömer hazretleri, Peygamber efendimiz için umre yapmış, İbn-is Serrâc, Resulullah efendimiz için on bin hatim okumuş, mübarek ruhu için kurban kesmişti.
Ücret ile ibadet yaptırmak veya ibadetin sevabını başkasına satmak bâtıldır. İbadeti yapmadan pazarlık edilirse, ücret olur. Yaptıktan sonra pazarlık edilirse, ibadeti satmak olur.
Allâh ’ı hatırlamak için hangi duaları okumak gerekir?
Müslüman, itikadını düzelttikten sonra, kul ve Hak borçlarını ödemeye gayret etmeli, fırsat buldukça her işte Allâh ü teâlâyı hatırlamaya çalışmalıdır! Bildiği dua ve tesbihleri okumak da Allâh ü teâlâyı hatırlamak olur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allâh ’ı çok zikredenlerin [ananların] günahları affolur ve büyük mükafat verilir.) [Ahzab 35]
(Kalbler ancak Allâh ü teâlâyı anmakla, itminana, rahata kavuşur.) [Rad 28]
(Allâh ü teâlâyı anmak her şeyden büyüktür.) [Ankebut 45]
(Allâh ’ın nimetlerini anın ki, kurtulasınız.) [Araf 69]
(Beni anmayan, sıkıntılara maruz kalır, kıyamette de kör olarak haşrolur.) [Taha 124]
(Beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin; nankörlük etmeyin.) [Bekara 152]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allâh ü teâlâ, kıyamette buyurur ki: Dünyada bir gün beni hatırlayıp anan müslümanı, benden bir kerecik korkan müslümanı, Cehennemden çıkarın!) [Tirmizi]
(Gece ibadet edemeyen, malını hayra sarf edemeyen kimse, Allâh ü teâlâyı çok ansın!) [Bezzar]
(Size mecnun deninceye kadar Allâh ü teâlâyı çok anın!) [Hakim]
(Münafıklar, mürai [riyakâr] deseler de Allâh ü teâlâyı çok anın!) [Beyheki]
(Tenhada Allâh ü teâlâyı zikreden, kâfirlerle tek başına savaşan gibidir.) [Şirazi]
(Şükreden kalb, zikreden dil, uygun bir ev ve saliha bir kadına sahip olan, dünya ve ahiretin hayrına kavuşmuş demektir.) [İbni Neccâr]
Hadis-i kudside buyuruldu ki:
(Ya Musa, seninle beraber olmamı istersen, beni zikredenin yanında ol! Kim Beni nerede ve ne zaman ararsa bulur.) [İbni Şahin]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Cennetin ağaçları, nehirleri dünyadakilere hiç benzemez. Orada olan herşey, dünyadaki ibadetlerin, iyiliklerin meyveleridir.
Peygamber efendimiz, (Cennette ağaç yoktur. Tesbih, tahmid, temcid ve tehlil okuyarak, [Yani (Sübhanallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber) diyerek] oraya çok ağaç dikiniz) buyurdu. (Müj. m. 302)
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allâh indinde en kıymetli söz, "Sübhanallahi ve bihamdihi"dir.) [Müslim]
(Günde yüz defa "Sübhanallahi ve bihamdihi" diyenin, günahları deniz köpüğü kadar da olsa affedilir.) [Müslim]
(Gece ibadet etmek kendine güç gelen veya malını hayra sarfetmekte cimrilik eden yahut düşmanla savaşmaktan korkan, çokça "Sübhanallahi ve bihamdihi" desin. Çünkü bu, Allâh yolunda infak edeceği, bir altın dağdan daha kıymetlidir.) [Taberani]
(Dilde hafif, terazide ağır ve bağışlayıcı olan Allâh indinde en kıymetli iki cümle: "Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahilazim") [Müslim]
Dua etme arzusu olunca
Bazen içimde dua etme arzusu doğuyor. Her seferinde dua etmemde mahzur var mıdır?
Dua etmekte mahzur olmaz. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İstemek, kavuşmanın müjdecisidir. Yanıp yakılmak da, kavuşmanın başlangıcı demektir. Büyükler (Vermek istemeseydi, istek vermezdi) buyuruyor. (m.61)
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Dua etme arzusu gelince, dua edin. Çünkü bu, duanın kabul olacağına alamettir.) [Tirmizi]
(Allâh ü teâlâ birine dua etmesini takdir etmişse, kabul etmeyi de takdir etmiştir.) [Ebu Nuaym