KALP NURA MUHTACTIR
Kalbe hayat veren nur, Cenab-ı Hakk'ın kuluna cemal tecellisi ve özel desteği olduğundan, kul Rabbi'nden bu desteği istemelidir. Nur, kalbin ışığı, gıdası ve hayat kaynağı kılınmıştır. Alemlere nur ve rahmet olarak
gönderilen Rasulullah Efendimiz (s.a.v) de yüce Allah'tan sürekli nur ve destek istemiştir. Konuyla ilgili onun (s.a.v) şu duası hepimiz için en güzel örnektir:
"Allahım, kalbime bir nur ver, gözüme bir nur ver, kulağıma bir nur ver, dilime bir nur ver, sağımdan bir nur ver, solumdan bir nur ver,üstümden bir nur ver, altımdan bir nur ver, önümden bir nur ver, arkamdan
bir nur ver. Allahım, damarıma, etime, kanıma, saçıma, tenime bir nur ver,nefsime bir nur ver; nurumu büyüt, çoğalt ve beni bütünüyle bir nur yap." (Tirmizi)
Vücuttaki her aza bize temiz olarak emanet edilmiştir; onları temiz tutmak, kirlenmişse temizlemek görevimizdir. Bu organları manen kirleten ve kabiliyetlerini öldüren haramlardır. Haram işler karanlıktır. Her haram önce kalbi, sonra ona bağlı azaları karartır. Tövbe ve zikir başta olmak üzere, bütün ibadet ve taatler kalbi ve diğer azaları manevi kirlerden temizler ve nurlandırır. Bunun için haramdan kaçmak kadar ibadetleri yapmak da gereklidir. Böyle bir şeyin ilahi destek olmadan gerçekleşmesi ise mümkün
değildir. Bu sebeple Allah Rasulü (s.a.v) her azası için ayrı bir nur istemiştir. Kendisini takip eden bütün ümmeti de bunu bilmeli ve onun gibi her azasına nur istemelidir.