ÇOCUĞUN DİN EĞİTİMİ
Öncelikle Sema Maraşlı’ya teşekkür ediyorum, böyle bir sitede yazma teklifiyle gelip vesile olduğu için. İnşallah o da ben de, bu sitedeki diğer yazarlar da hayırlara vesile olanlardan oluruz.
Çocuğun dini eğitimi üzerine yazmaya karar verdim.
Dini eğitim diyerek ne kast ediyorum? İnanç- ibadet mi, ahlak eğitimi mi?
Çocuğun ahlak eğitimi diye bir şey zaten yok, anne babalar olarak biz nasılsak çocuklar öyle oluyor. Güzel ahlaka sahip değilsek, o ahlakı “anlatmakla” benimsetemiyoruz. Çocuğumuzda beğenmediğimiz davranışlar için birşey yapmak istiyorsak kendimizi değiştirmemiz lazım. Kendi websitemde bir çok yazıda kendimizi nasıl değiştireceğimizi ele alıyorum.
Gelelim inanç- ibadet eğitimine.
Nevzat Tarhan’ın çok sevdiğim bir benzetmesi vardır, radyo programında dinlemiştim. İbadetler bir mektubun zarfı gibi, ibadetlerin anlamları olan iman ve itikad ise, mektup gibidir demişti. Zarf, mektubun taşıyıcısı ve koruyucusu olması bakımından önemli.
Mektubun içindeki anlamı çocuğa veremediysek, sürekli zarfın gerekliliğinden bahs edip çocukları bunaltma durumuna düşüyoruz. İbadetler iman sayesinde anlamını buluyor ve isteyerek yapılıyor.
Maalesef çocuklara Kuran’ı okumayı öğretmeyi önemsediğimiz kadar, mânâsından bahs etmeyi önemseyemiyoruz. Ya nasıl bahs edeceğimizi bilmiyoruz ya da çocuktur anlamaz sanıyoruz. Sonra Kuran’ı okumayı çok güzel bilen ama namaz kılmayan bir nesille karşılaşıyoruz.
İman eğitimi nasıl bir şey?
Hayatın içinde bir şey. İman, anlatılan ve anlaşılan bir şey. İman dersini çocuğa hayatın içinde sohbet eder gibi vereceğiz. Çünkü içinde yaşadığımız kainatın her malzemesi imanı anlatmak için bir sayfa, bir kitap.
Bu arada çocuklara anlatacağız diyoruz ama kendimizin de ihtiyacımız yok mu?
İmanın 6 şartını şıp diye sayamayacak olanımız yoktur. Ancak saldırıya uğradığımızda, sarsıldığımızda ne kadar dayanabiliyorsak imanımız o kadar etkili. İbadetlerimizi ne kadar anlamını hissederek yapabiliyorsak imanımız o kadar kuvvetli.
Mesela, kendi varlığımızı anlamlandırmakta güçlük çekiyorsak Allah’a(cc) imanımızda sorunlar var demektir. Bu dünyanın herhangi bir şeyine hırsla bağlanmışsak ahirete imanımız cılız kalmış demektir. Bizi sarsan olaylara sabr etmek ve ders almak şöyle dursun, daha olayların varlıklarını bile kabul edemiyorsak, “öyle olmasaydı şöyle olmasaydı” ya da “o bana nasıl böyle bir şey söyler” diye yakınıyorsak, kadere imanımız zayıf demektir. Bunlar nasihatle düzelmiyor, zaman içinde bina edilen imanî şuurla düzeliyor.
Bu köşede çocuklarımıza iman hakikatlerini anlatalım diye niyet ederken, aslında kendimizi de takviye edeceğiz. Sonra çocuklarımıza rehberlik edeceğiz. Ben konuları sizlere aktarırken bir daha düşünmüş ve sayenizde yeni şeyler öğrenip, imanı kuvvetlendirme yolunda kendim de yürümüş olacağım inşallah. Son nefese kadar öğrenme devam ediyor. Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler, iman edin” diyorsa, son nefese kadar takviyeye ihtiyacımız var demektir.
Büşra Karaca.