AİLE EĞİTİMİ ŞART
Eğitim öğretimin birçok yanlışa mani olduğu ve aynı zamanda birçok hatanın da sebebi olduğu maalesef bir gerçek… Eğitim yaşamın bir gerçeğidir ve gereklidir. Ancak doğru bir eğitim, hak ve hakikati esas alan bir eğitimdir, eğitimin esası da bu yolda olmalıdır.
Yanlış zihniyet doğru bir eğitimle telafi edilir…
Toplumumuza, etrafımıza hatta kendimize baktığımızda görebildiğimiz ve yaşadığımız ters gidişat, bugünümüz üzerinde etki sahibi gibi görünse de asıl zararının yarınımıza ve sonrasında yetişen nesiller üzerinde olacağını görebiliriz. Ters gidişattan kasıt, çizilen yolun doğru gibi görünüp yanlış taraftan yola başlanması ya da başlangıcın doğru olup yolun yanlış olması ile ya da yolun da başlangıcın da doğru olup teçhizatın yetersiz olması olarak anlaşılabilir. Şimdi bu yargıları doğrulayalım:
Eğitim öğretimin çok önemli olduğu, bilinçli yetişmiş insanlara özellikle ihtiyacın çok olduğu günümüzde, insanların yetişmesi konusunda birçok yanlış yapılıyor. Bir bireyin yetişmesi önce ailede temel alarak başlamalıdır. Yalnız belirteyim ki yetişmek büyüyüp, serpilmekle sınırlanmaz. Yetişmek için ilk etapta yetiştirilmek, belli bir konuma getirilmek gereklidir. Sonrasında kişi kendisini aldığı temel ile yetiştirebilir. Kişi ailede aldığı temeli ne kadar hızlı ve yerinde alırsa devam etmesi de o kadar sağlıklı, hızlı ve sağlam olur. Tıpkı bir bayrak yarışıdır yetiştirilmek ve yetişmek. Bir insan ailede aldığı temel sonrasında kendisini yetiştirir, kendinden sonraki nesilleri de aldığı temel ile yetiştirmeye çalışır. Yani işin sırrı temelde gizlidir. Muhakkak temel sadece yeterli olmayacaktır, yani bir düşünelim:
Bir işe yazıyı yazmadan önce bile hazırlık yaparız. Mesela temiz beyaz bir kâğıt alırız, sonrasında kurallara uygun bir şekilde kalemi elimize alıp yazmaya başlarız. Ancak yazabilmek için belli bir temele ihtiyaç vardır, özellikle eğitim alanını, sınavları esas alırsak; bir öğrenci o konu hakkında bir temele, birikime sahip değilse ister kâğıt tertemiz olsun, ister kalem çok kaliteli olsun kendisinde birikim olmadığı sürece o kalemden bir kelam çıkar mı? Tabii ki çıkmaz. İnsanın yetişmesi de tıpkı bunun gibidir. Aileden bir şeyler almalı ki onlardan yola çıkarak üzerine eklemeler katabilsin. Ancak ailelerde yanlış yolu gösteriyorsa… o zaman büyük sıkıntılar olur ki toplumumuzun, hatta çoğumuzun yaşantıları bunlara birer örnek değil mi?
Bir çocuğun yetişmesi için onun eğitilmesi gereklidir. Eğitim sadece kurumlarda olmaz, eğitimin aslı ailedir. Nasıl bir çocuğun emeklemeden, yürümesi yürümeden koşması beklenemezse belirli bir birikime sahip olmadan üzerine eklemeler yapması ve kendisine doğru hak bir yol çizmesi de beklenemez. Diyelim ki aile bilgi sahibi değil, o zaman kendinin farkında olmalı. Birçok kaynak var, kendisi o ilmi kaynaklardan edinip etrafına verebilir. Yeter ki bilinçli olalım. Girişte bahsettiğimiz ters gidişatı, yanlış yol, ikilemleri en baştan ele alalım. Yaşamın bir hayli çetrefilli olduğu günümüzde çoğumuz geçim telaşı ile hayatımızı heder ediyoruz. Kendi hayatımızı heder ettiğimiz gibi evlatlarımıza da bu anlayışı endeksliyoruz. Kızlarımıza “oku, kimseye muhtaç olmadan kendi ayakların üzerinde dur” derken, erkek çocuklara da kazançlı meslek edinebilmesi hususunda bütün imkanları sağlıyoruz. Elbette ki belirli kazanç sağlamak, geçimini sıkıntısız bir şekilde ele almak, muhtaç olmamak diye ifade edilen “ayaklar üzerinde sağlam durabilmek” gerekliliktir. Ancak gerekliliği zorunluluğa getirmek ve birçok koşul getirmek yanlıştır. Bir tarafı yapmak birçok tarafı yıkmaktır, ilerisi için sağlam bir hayat sürebilmek ile geleceğe tutunarak bugüne ya da ebediyete dair birikimsizliktir bu işin sonu. Yani bir nevi kaş yaparken göz çıkarmakla da bağdaştırılabilir. Yapılan en büyük hata böyle bir zihniyetten kaynaklanıyor. Çocukların eğitimi denilince zihinlerde uyanan algı Anadolu liseleri, fen liseleri iyi üniversiteler güzel bölümlerdir. Bu eğitimler de ailede verilemiyor diye aile, çocuklarının eğitimini küçüklükten itibaren onlara iyi bir gelecek sunabilmeleri konusunda öğretim veren kurumlara teslim ediyorlar. Bunun sonucu olarak da tek taraflı bir eğitim öğretim ve sadece geçim derdi ile yanıp tutuşan insanlar ortaya çıkıyor. Çift taraflı eğitim nasıl olur ya da sağlıklı eğitim öğretim nasıl olur diye düşünürsek. Eğitim kurumlarına çocuklar teslim edilmeden, öncesinde çocuğun eğitimini anne eline alarak başlanabilir… İslami ahlak ile kendini yetiştirmiş bir anne, bir aile çocuğa önce hakkı, batılı öğretmelidir. Çocuğun var oluş sebebini, yaşamdaki gereklilikleri, edebi, ahlakı, saygıyı yani asıl olan eğitimi.. Anne baba bilgisizse, İslami yaşama hususunda eksikse o zaman birçok medreseler, ilim, irfan kursları var ki, zaten ben çocuğun bu şekilde yetişmesinden, eğitilmesinden yanayım. Ancak böyle bir yerde eğitilmek için de yine belirli bir temele sahip olunmalıdır. Yani bu durumda anne babanın bilinçsiz olması diye bir seçenek olamaz.
Çocuk bir ailenin en güzel kazancıdır. Bu kazancı elde etmeyi hedefleyen aile gerekli sorumluluklarını da yerine getirmekle hükümlüdür. Ailenin görevi sadece o çocuğun meydana gelmesi ve büyümesi için çabalamak değildir, bir aile çocuk gibi güzel bir meyveye sahip olmayı amaçladıysa gereklilikleri de bilmek zorundadır. Anne baba cahiliz, ya da bilgisiziz diyerek geri duramaz. Çocuğun isminin verilmesinden tutun da kazandırılan ve kazandırılamayan her türlü alışkanlıktan anne baba sorumludur. Bir çocuğum olsun diyorsak ve cahil olduğumuzu düşünüyorsak öncesinde isteklerimizden çok kendimizi geliştirmeliyiz. Çocuk eğitimi başlı başına bir iştir. İnsan bir şeye meylediyorsa onun getirdiklerinin ve getireceklerinin farkında olarak hareket etmelidir ki sonunu hüsrana çevirmesin. Şimdiye kadar ne yazık ki böyle bir bilinçle hareket etmedik veya edemedik. Günümüzde o kadar yanlış bir algı alıp yürüyor ki tutabilene aşk olsun! Sanki her şey eğitim öğretim kurumlarıymış gibi, her şey fen ve sosyal bilimler veren dershane ve okullarmış gibi taraflı birçok medyanın ve kişilerin tüm konusu, hayatı eğitim öğretim olmuş. Sanki insanlık elden gidiyor, ülke elden gidiyor gibi çağrılarla ortalık inletiliyor. İşte bu tek taraflı oluşumlar insanların dini algılarını da kullanarak etkileyici bir yöntem oluşturup, dikkat çekmeye çalışıyorlar. Çocuğun bir şeyler başarması ya da bir yerlere gelmesi sadece mesleki boyutta olamaz. İnsanlar sadece mesleki eğitim derdine düşüp İslami hususu geri plana atıyorlar. Küçük yaşlardayken daha en temeldeki zihniyet yarınlara sağlam kazançlar sağlayarak devam etmek olursa, eğitim diye yanlış yol izlenirse bugünkü halimiz kaçınılmaz oluyor. Bir anne baba çocuğun doktor, mühendis olması için yaptığı baskıyı neden İslami ahlakı kazandırmak için yapmıyorum diye düşünmeli. Yani dediğimiz gibi daha en küçükten eğitimi başka yerlere teslim edersek, çocuğa da bu zihniyeti aşılarsak o zaman ne ona bir ahlak kazandırabiliriz ne de ondan bir meyve bekleyebiliriz.
Bir insana alışkanlıklar çocuk yaşta iken kazandırılır, çocuk anne babayı taklit ederek yaptıklarını yapıp yapmadıklarından kaçınarak büyüme çağına girer. Zihne yerleşen çoğu algı ileride çocuğun yetişkinlik döneminde ona yol gösteren birer çizgi olacaktır. Bizlerin sağlam nesillere, bilinçli akıllı gençlere ihtiyacımız var. Sağlam nesil ancak sağlam bir eğitimle olur. Sağlam bir eğitimin esası da ancak İslam’ın ışığında gerçekleştirilebilir. Müslüman bir bireyin en güzel mevkilere gelebilmesi için her açıdan donanımlı olması gereklidir ki yaşanılası bir ortam sağlanabilsin. Nasıl bir işin yöneticisi nasılsa yönetiminde olanlarda illa ki onların izinde hareket edecektir. İlk etaptaki yöneticilerimiz olan ebeveynler ne kadar sağlam bir inanca sahipse bizler de o kadar sağlam yetişiriz. Aksi bir durumda söz konusu olabilir ki bu da var olan bir gerçektir. Bazen bakıyoruz ki anne baba ya da ailenin İslam’ı yaşama konusunda gerek yaşam standartları gerekse tesettüre uyumları, olunması gereken gibi fakat çocukları bu ahlaka uymuyor. Bunun sebebi yine ailenin kendisidir. En başta ifade ettiğimiz gibi bir çocuk yetiştirilmeye karar verildiyse bunun sonuçları düşünülmelidir. Belki çocuk aileden öğrenmeyebilir, asi olabilir. Ancak aile küçüklükten itibaren bir şeyler katmış olmalıdır ki İslami eğitim veren çeşitli derneklerden yardım alabilsin. Çünkü bazı çocuklar hakikaten aileden gördüğü şeyleri yapmakta güçlük çekebiliyor ya da gençliğin verdiği bir takım hastalıklara meyledebiliyor. Bunun için de ailenin uyanık olması lazım, Müslüman fertler uyanık ve bilinçli olmalıdır. Çocuğun hangi alışkanlığı alıp hangisini almadığını veya zorlandığını iyi hesaplamalıdır. Her alanda bu böyledir, bir problem ya da hastalık iyi tespit edilmelidir ki tedavisini yapacak olan hekimlerde o yönde uğraşsınlar. Hastalığı bilmeden ilaç kullanmak insanı ya öldürür ya da başka hastalıklara sebebiyet verir. İnsanın da ruhen hangi kötü hastalığı taşıdığını bilmeden uygulanan yöntem onu daha çok asiliğe ve yanlışa sevk eder. Ortalıkta yürüyen eğitim öğretim dayamasına kapılmadan, tek taraflı bir yolda mücadele vermeden çift taraflı yani esasen dini eğitimin tamamlanması ile diğer gerekli eğitimlere devam edilmelidir. Böyle olursa sağlam temeller üzerine eklenen bilgiler kişiye daha fazla tesir eder ancak onu hataya itmez. Ortamda alıp başını giden bu yanlış yolun sebebi olan bizler biran evvel kendimize çekidüzen vermeliyiz. Çünkü bugün böyle bir gidişat yarın daha farklısı olur. Şöyle ki bugün bir yanlış yapılıyorsa yarınki zihniyet üzerine bir daha ekleyerek o hataya düşer, bir sonraki iki ekleyerek… Böyle bir vebali almayı hiçbirimiz istemeyiz. O yüzden şimdi bu zıtlığa bir son vermeliyiz. Her şeyin zamanı geçmeden uygulanması esasını gözeterek…
Mesela en çok yaptığımız bir şey daha; çocuğun yaşının küçük olduğuna inanıp, önce ona mesleki eğitim için gerekli ortamları sağlar sadece bugünü için hazırlık yaparsak o çocuk biraz büyüdüğünde daha ona bir şeyler veremiyoruz. İslami eğitim adına.. Çünkü başta tek bir alan için ağırlık vermiş oluyoruz, sonrası da sıkıntılı oluyor.. Yani bir dengeyi tutturamamış oluyoruz. Denge sağlanabilmesi için ilk andan itibaren verilmek istenenler iyi düşünülüp, öğretilmelidir. Aksi halde bir taraf ağır basar ki bununda neticesi aşikâr. Çoğu insan zümrelerinin bunlardan etkilendiği bariz olsa da bizler uyanık olalım. Allah (c.c.) bizlere akıl nimetini bahşetmiş. Bizler doğru ile yanlışı ayırt edebilecek akla sahibiz. Yeter ki rüzgâr karşısında kırılacak kadar dirayetsiz olmayalım. Başını alıp giden yanlış yönetimin farkında olalım. Bugün bir iki diye farkındalık başlarsa sonrasında daha fazla kitlelere yayılarak ileriki neslin sağlam olmasına olanak sağlarız. İşte her şeyin kilit noktası eğitimdir. Eğitim dengeli ve yerinde olursa doğru bir yaşantımız, giyimimiz, kuşamımız yediğimiz içtiğimiz hep doğru olur. Çünkü insan nasıl öğrenirse öyle yaşar nasıl yaşarsa da öyle inanır. Öğretim doğru olursa öğrenimde kolay ve doğru olur. Ve bununla beraber inancına uygun yaşayan, konuşan ve tesettür incisini zevkle taşıyan bir toplum oluruz.
Sonuç
Her zaman söylediğimiz şeyi yineliyoruz, eğitimin esası ana babadır, ailedir. Çocuk eğitimi ailede başlar ve sonrasında üzerine eklemeler yapılıp öğrenime devam edilir. Şu an medyada çıkan okul, dershane açılımından dolayı ortada dolaşan yargıyı da artık kendi doğrularımız ile ezip geçebiliriz. Eğitimin mesleki esaslı olmadığının farkında olduğumuz zaman zaten neyin doğru neyin yanlış olduğunu, kimin ne amaç için hareket ettiğini görüyoruz. Bizler hayatın sadece mesleki anlamda eğitim olmadığını bilip, öyle bir zihniyeti reddedip, ömrün bu tarz şeylerle heba edilmeyecek kadar kısa olduğunu ayırt edebilecek kadar akıllı insanlarız. Hepimiz inancımızın farkında olarak yaşadığımız hayata bakarsak gidişatımızın hakkın rızası için olup olmadığını göreceğiz. Sonucumuza göre de acilen bir yol çizmemiz yapılması en makul olandır.
Berda AKSOY