Engelli Eğitimi ve Sosyalleşme
Engelliler içinde eğitimleri en güç olan grup zihinsel engelli gruptur. Bununla birlikte her birey gibi zihinsel engelli çocuklarımızda doğru yöntem, doğru eğitim personeli ve doğru ve yoğun programla eğitilerek hayata olumlu katkılar sağlamaktadırlar.
Zihinsel engelli çocuklarımızın eğitiminde, erkenlik son derece önemlidir. Çocuğunda bir farklılık hisseden aile mümkün olduğunca erken zamanda, bünyesinde Çocuk Ruh Sağlığı bulunan tam teşekküllü bir sağlık kurumuna başvurmalıdır. Bu kurumlar içinde en uygun olanı, üniversite hastaneleridir. Zihinsel engel gruplarından önemli bir bölümü bebeklik yıllarında çocuk doktoru tarafından tespit edildiği halde, Yaygın Gelişimsel Bozukluk olarak adlandırılan otizm ve alt gruplarının tanılanması üniversite hastanelerine geç başvurulması sonucu 3-4 yaşlardan sonraya sarkabilmektedir. Oysa bilinen zihinsel engel grupları içinde en karmaşığı olan otizmin etkileri, erken ve doğru eğitimle büyük ölçüde önlenebilmektedir. Otizm tanısını en sağlıklı koyacak kurum üniversitelerin Çocuk Ruh Sağlığı (Çocuk Psikiyatrisi) bölümleridir.
Yaygın Gelişimsel Bozukluklar içinde yer alan, iletişimde bozukluk ve kısaca içe dönüklük olarak tanımlayabileceğimiz otizm, erken bebeklik döneminde başlayan bir gelişim bozukluğudur. Konuşmanın olmaması, az olması veya iletişim amacıyla kullanılmaması, çevrenin farkında olmayış, aynılığı koruma isteği, yinelenen anlamsız hareketler, daralmış ilgi alanları ve benzeri davranışları ile tanınan otistik çocuklar, doğru ve yoğun eğitim ile otizmlerine rağmen öğrenmekte ve topluma uyum sağlamaktadırlar. Nedeni hakkında yeterli bir bilgiye ulaşamamıştır. Ağırlıklı olarak 7-8 genin otizm oluşmasına zemin hazırladığı, bazı duygusal travmalar ve bazı durumlarında (kızamıkçık, aşı gibi) otizmi tetikleyici olduğu düşünülmektedir. Toplumda her 500 çocukta bir görülme sıklığı vardır. Hâlen ilâçla tedavide dramatik bir iyileşme görülmemektedir. Tek ve etkili tedavi yolu eğitimdir. Otistik bozukluğu hafif ve başarılı bir eğitim almış olan çocuklar içinde ilk, orta ve yüksek öğrenimlerini sürdürenler ve meslek sahibi olanlar mevcuttur.
Özel eğitim: Normal eğitim yöntemlerinden herhangi bir yapısal veya sağlık sorunu dolayısı ile yararlanamayan engelli bireylerin, engellerine ve et- kileniş durumlarına göre eğitilmeleri özel eğitim ile sağlanmaktadır. Diğer çocuklarımıza oranla zihinsel engelli çocuklarımızın eğitim adımları, performansları nispetinde daha küçük olmakta, dolayısıyla öğretilecek konuların da daha küçük adımlarla basa- maklandırılması ve daha yalın hâle getirilmesi gerekmektedir. Çocuğun engelden etkilenmesi ve eğitsel performansı dikkate alınarak, özel eğitim yöntemleri ile öğretilecek konunun basamaklara ayrılıp çocuğa özgün bir eğitim programı hazırlanmasına Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) denmektedir. Özel eğitim kurumlarında BEP ile çocuklarımıza iletişim, öz-bakım, kavramlar, günlük yaşam, sosyal ve akademik alanlarda beceriler kazandırılmalıdır. Özel eğitim alanında başta ve vazgeçilmez olarak özel eğitim öğretmenleri, psikolog, çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanlan, fizyoterapistler bulunmalıdır. Rehber öğretmenler, sınıf öğretmenleri, branş (müzik, resim, drama, el sanatları, seramik v.b.) öğretmenleri, sosyal hizmet uzmanları, iş- uğraş öğretmenleri v.b. alana katkıda bulunurlar.
Eğitim şekilleri: Öğrencinin gereksinimleri ve eğitsel performansı doğrultusunda yapılan programın, bireyselleştirilmiş öğretim materyalleri ve uygun eğitim ortamında birebir olarak sunulan eğitime "bireysel eğitim" denir. Gereksinimleri, eğitsel performansları ve yaşlan bırbirıne yakın olan en fa2la 5 öğrenciye aynı ortamda verilen eğitime "grup eğitimi" adı verilir. Grup ortamında 1 asıl, öğrenci sayısına göre 1-2 yardımcı öğretmen görev yapar. Grup eğitiminde sosyal aktiviteler ortak, akademik çalışmalar bireysel olarak sunulur. Öğrencinin, gelişim performansına göre haftanın belirli günlerinde bireysel, diğer günlerde de grup eğitiminden faydalanmasına ise "bireysel+grup eğitimi" denmektedir. Grup eğitiminde temel hedef, sosyal ortama uyum sürecidir. Grup ve bireysel eğitim programı öğrenciye özel tek olarak yapılmakta (BEP), konuların birbirine paralel olmasına dikkat edilmektedir.
Kaynaştırma: Herhangi bir nedenden dolayı özel eğitim ve desteği alan çocukların bireyselleştirilmiş eğitim programlan (BEP) çerçevesinde, örgün eğitim kurumlarında akranları ile birlikte eğitim görmelerine kaynaştırma denilmektedir. Kaynaştırma süreci çocuğun eğitsel performansı dikkate alınarak kısmî ya da tam kaynaştırma şeklinde plânlanabilmektedir. Ülkemizde kaynaştırma eğitimi, MEB Özel Eğitim Okulları ile ilgili 573 sayılı K.H.K ve yönetmelik esaslarına dayalı olarak uygulanmaktadır. Buna göre kaynaştırma eğitimine önerilen çocuk, önce bağlı bulunduğu il veya ilçedeki Rehberlik Araştırma Merkezlerine (RAM) başvururlar. Çocuk burada değerlendirmeye alınır.
Kaynaştırmaya uygun bulunması hâlinde RAM, çocuğun devam edeceği okula yazı ile bildirir ve çocuk kaynaştırma öğrencisi olarak okula devam eder. Kaynaştırma eğitimine alınmış olan öğrenci için okulda, müdür, sınıf öğretmeni, rehber öğretmen, aile ve varsa özel eğitim öğretmeni, ortak olarak çocuğun performansına uygun bireysel eğitim plânını hazırlarlar. Kaynaştırma öğrencisi, diğer sınıf arkadaşları ile aynı konu ve sorularla değerlendirilmez. Oluşturulan kendi BEP’i çerçevesinde değerlendirilmeye alınır ve gelişimi takip edilir. Kaynaştırma öğrencisi sınıf tekrarı yapmaz ve okulunu bitirdikten sonra karne alır. Karnede kaynaştırmadan yararlandığına dair herhangi bir ibare bulunmaz.
Otistik çocuklarda kaynaştırma: Yukarıda belirlenen esas ve durumlar otistik çocuklar için de geçerli- dir. Farklı denebilecek uygulama ise sadece otistik çocuklar için açılmış olan MEB’na bağlı olup bir ilköğretim okulu bünyesinde açılan ve otistik çocukların kaynaştırma eğitiminden yaralanmasını hedef alan "Bağımlı OÇEM’ler" dir. Burada belirli sayıdaki otistik çocuk, belirli dersleri ilköğretim okulundan kaynaştırma programı ile bazı dersleri de OÇEM bünyesinde bireysel eğitim olarak almaktadırlar.
İLGİ Otistik Çocukları Koruma Derneği’ne ait Özel İLGİ Özel Eğitim Merkezinde Kaynaştırma Programı: Devletimizin engellilerinin eğitimini sağlamak amacıyla yapmış bulunduğu düzenlemelere rağmen, uygulamada yaşanan bazı sorunlar kururu olarak kaynaştırma politikamızı da şekillendirmiştir. Öncelikle kaynaştırma eğitimi, düzeyi ne olursa olsun tüm çocuklar için faydalıdır ve gelişimine önemli katkılar sağlamaktadır. Ancak kaynaştırmanın hedefi ve programı doğru yapılmalıdır. Kaynaştırma programının 3 temel unsuru bulunmaktadır:
a. Öğretmen
b. Aile
c. Özel eğitim desteği.
Özel İlgi Özel Eğitim Merkezi, kaynaştırma öğrencileri için özel eğitim desteği görevini üstlenmiştir. Öğretmeni bilgilendirilmek, rutin görüşmelerle sınıf içindeki problemleri tespit edip, uygulanabilir çözüm önerilerinde bulunmak, öğrencinin BEP’nın hazırlanmasına destek olmak, okuldaki diğer öğrenci ve öğretmenleri çocuk ve özel eğitim hakkında bilgilendirmek, öğrencinin gelişimini takip etmek, aileyi beklenti konusunda bilgilendirmek ve öğrencinin bireysel eğitimini sağlamak bu destek programı içerisinde yer alabilecek başlıca uygulamalarımızda. Başta da belirtildiği gibi, her çocuk kaynaştırma eğitiminden faydalanmalıdır. Çocuğun performansı ve düzeyi doğrultusunda zaman ayarlanması yapılabilir. Bazı çocuklar tam gün okula devam ederken, bir başka çocuk kısmî kaynaştırmaya alınabilir. Kaynaştırmada öncelikli hedef akademik gelişim olmamalı, sosyal gelişim olmalıdır. Çocuğun akranlarında çok şey öğrenebileceği unutulmamalıdır. Halen İLGİ’de 43 öğrenci çeşitli kurumlarda kaynaştırma programına devam etmektedirler ve sosyal gelişimlerinde önemli bir gelişme olmaktadır.
Özel eğitim büyük ölçüde bireysel eğitimi kapsamaktadır. Grup eğitiminde ise en fazla 2 öğrenciye 1 eğitimci tahsis edilmesinden dolayı son derece pahalı bir eğitimdir. Hâlen Devletimiz, Emekli Sandığı ve SSK’ ya bağlı ailelerin çocuklarının eğitim giderlerinin bir bölümünü (2004 yılı için 300.000.000 TL) karşılamaktadır. Eğitim yardımını alabilmek için çocuğun tam teşekküllü bir sağlık kurumundan alınmış özel eğitim alması gerektiğini belirtir sağlık raporu bulunmalıdır. Halen devletimizin sınırlı ekonomik imkânlarıyla sağladığı eğitim yardımı yeterli yoğunlukta özel eğitim alınmasını sağlayamamaktadır. Mutlaka aile bütçesinden katkı gerekmektedir.
Sosyalleşme ve sorunları: Zihinsel engelli çocuğumuzun eğitilmesi oldukça zorlu bir uğraş gerektirmektedir. Aileler bu zorlu uğraşta çocuğunun en iyi gelişmeyi kazanması için olağanüstü gayret sarf ederken, her türlü olumlu katkıya ihtiyaç duymaktalar. Aile ve çevre desteği, sağlık ve eğitim desteğinin önemi kadar, engelli çocuklarımızın en tabii haklan olan ve devletimiz tarafından yasal düzenlemeler yapılarak verilmiş bulunan kaynaştırma hakları, hem bazı (maalesef pek çok) eğitimciler ve okul idareleri, hem de diğer çocuk aileleri tarafından engellenmektedir. Kaynaştırma eğitiminde anlatıldığı gibi engelli bireyin akranları diğer çocuklar içerisinde eğitim alması, komşuluk ve akran arkadaşlığı sosyal gelişim için şarttır. Zihinsel performansı ne olursa olsun, çevreden yeterli uyaranı almamış herkes bu yoksunluktan etkilenir. Özellikle iletişim problemi ile doğmuş, iletişimi istemeyen ve öğretilmesi gereken çocuğun, bunu en kolay öğrenebileceği yaşayarak ve gözleyerek öğrenmek pek çok çocuğumuz için çevre tarafından engellenmektedir. Basit zihniyet ve tutum değişikliği ile engelli çocuk ve ailesinin hayatını yaşama sevinciyle doldurmak mümkündür. Yaşanan aksaklıkların, sorunları bizzat yaşayanların da katkılarıyla aşılacağı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda toplumun tutumundan kaynaklanan sorunların giderilmesinde kamuoyunu bilgilendiren resmî ve özel kurumların görev alması önemlidir. Kökü derinlere dayanan kültürümüz içinde yer alan en önemli hasletlerimizden olan "hak" ye "saygı" kavramlarını, her alanda olduğu kadar, hatta belki ihtiyaçtan dolayı biraz daha fazla engelli vatandaşlarımız için hatırlamalı ve uygulamalıyız.
Devletimizin engellinin eğitimi için eğitim yardımı sağlaması yaklaşık 15 yıllık bir geçmişe sahiptir. Geçen son 15 yılda ülkemizde özel eğitim giderek hem yeterli eğitimci yetişmesi, hem de yurt sathına özel eğitim imkânlarının yaygınlaştırılması, özel eğitim kavramlarının yerli yerine oturtulmaları konusunda sürekli çalışmalar yapmaktadır. Henüz yeterli sayıda olmamakla birlikte ülkemizde kaliteli özel eğitim personeli ve programları üretilmekte ve zihinsel engelli çocuklarımızın eğitimleri henüz yurt sathına yayılmamış olsa bile sağlanmaktadır.
Zihinsel engelli çocuklarımızın meslekî eğitimi, sosyal yaşam alanları oluşturulması ve ailelerinin bakımlarını sağlayamamaları ve/veya ailelerini kaybetmeleri durumunda sağlıklı yaşam alanları oluşturulması konusunda henüz kayda değer bir çalışma bulunmamaktadır. Ve bütün engelli çocuk ailelerinin zihinlerini meşgul eden en önemli soru şudur:
"Biz güçsüz olursak veya ölürsek çocuğumuz ne olacak?"
Böyle bir sorumuz kalmamalıydı. Sadece geçmişinde değil, bugün bile İnsanî sorumluluğundan dolayı gerekli gördüğü ülkelere, gerekli bulduğu yardımları yapan devletimiz, dilerim en kısa sürede bu sorunun insan onuruna yakışır en güzel cevabını kaygılı ailelere sunar.
Sonuç olarak; zihinsel engellilerin eğitimi, sosyalleşmesi, topluma uyum sağlamaları ve sağlıklı bir yaşam sürmeleri konusunda ailelerin yapmaları gerekenler şunlardır:
a. Hamilelik ve öncesinde özürlülüğe neden olacak riskleri tanımak ve bunlardan kaçınmak, hamilelik ve doğum süresince doktor kontrolünde bulunmak,
b. Bebek gelişiminde doktorun dikkatinden kaçmış bir farklılık hissedilirse, doktorun dikkatini çekmek ve üniversite hastanelerinin Çocuk Ruh Sağlığı veya Çocuk Nörolojisi bölümlerine başvurmak,
c. Doktor özel eğitimi gerekli görür ise bunu belirtir Sağlık Kurulu Raporu alarak devletten özel eğitim yardımı alarak mümkün olduğunca erken eğitime başlamak,
d. Engelli bir çocuğu olduğunun öğrenilmesiyle yaşanan büyük şoku, tüm yaşamımızın bize sunulan muhteşem bir armağan olduğu bilinciyle, çocuğumuzla çıktığımız bu serüvenden kişisel gelişimimiz için mümkün olan en fazla kazanımı sağlamak ve onun gelişimine en fazla yararlı olmak için, tüm enerjimizi ve dikkatimizi çocuğumuzun sağlığına ve eğitimine odaklanarak karşılamak,
e. Eğitim sağlayan kurumdan bilgi alarak çocuğun eğitimine evde de devam etmek,
f. Ülkemizde engellilerin daha iyi sağlık, eğitim, rehabilitasyon, meslekî eğitim, iş alanları oluşturulmak, çevre eğitimi, sosyal yaşam alanları oluşturulması v.b. konularda görev alarak, resmî ve özel kuruluşlarla işbirliği yaparak alana katkı sağlamak,
g. Engel olmamak, engel olanların haklı-haksız gerekçelerini değerlendirip, çözüm üretmek.
Necla Arslankurt