* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Ferdi Eğitim  (Okunma sayısı 286 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

anadolu

  • Ziyaretçi
Ferdi Eğitim
« : Şubat 06, 2020, 04:10:17 ÖS »
Ferdi Eğitim

Eğitilen ferdin durumuna göre gerektiğinde sert bir üslup kullanılabilir. (sağlam elemanlara sert çıkılabi-lir) Allah (cc) işin hikmetini açıklıyor. Alınması gereken tedbirin, takdiri değiştirmeyeceği gerçeğini, "Allah'ın takdirine karşı size herhangi bir fayda sağlayamam" sözleriyle ifade etmiştir. Kitlesel olmakla da imtihan ediliyor olabiliriz bireysel kalmakla da. Fikirleri değerlendirirken ona inananların sayısına ya da özelliklerine bakma. Eğitimin bir süreç olduğu unutulmamalı kişinin kapasitesi ölçüsünde ve teorinin gereklerini yerine getirdikçe bir sonraki aşamaya geçmesine izin verilmeli. Ceza eğitime ve eğitilene verilen önemi gösterir. Ceza ödül dengesi dikkatle oluşturulmalı ferdin kaldıramayacağı kadar ağır veya caydırıcı olamayacak kadar kolay olmamalıdır "Batılı tasvir körpe dimağları zehirler" sözünde olduğu gibi öğrencinin kafasını karıştıracak veya gerekli olmayan her hangi bir konuda konuşmamak gerekir Eğitilen ferdin durumuna göre gerektiğinde sert bir üslup kullanılabilir. (sağlam elemanlara sert çıkılabi-lir) Allah (cc) işin hikmetini açıklıyor. Alınması gereken tedbirin, takdiri değiştirmeyeceği gerçeğini, "Allah'ın takdirine karşı size herhangi bir fayda sağlayamam" sözleriyle ifade etmiştir. Kitlesel olmakla da imtihan ediliyor olabiliriz bireysel kalmakla da. Fikirleri değerlendirirken ona inananların sayısına ya da özelliklerine bakma. Eğitimin bir süreç olduğu unutulmamalı kişinin kapasitesi ölçüsünde ve teorinin gereklerini yerine getirdikçe bir sonraki aşamaya geçmesine izin verilmeli. Ceza eğitime ve eğitilene verilen önemi gösterir. Ceza ödül dengesi dikkatle oluşturulmalı ferdin kaldıramayacağı kadar ağır veya caydırıcı olamayacak kadar kolay olmamalıdır "Batılı tasvir körpe dimağları zehirler" sözünde olduğu gibi öğrencinin kafasını karıştıracak veya gerekli olmayan her hangi bir konuda konuşmamak gerekir 

TANIM

Eğitim: İnsanlarda istekli davranış değişiklikleri meydana getirme sürecidir. Tek tek bireylere önem vermesi, konu, çevre, zaman vb. durumların bireye göre şekillenmesi, istekli olunması, eğitim sonucunda görülebilir, ölçülebilir davranış değişiklikleri meydana getirmesi ve bu değişikliğin hemen değil bir süreç sonucunda gerçekleşebileceğinin beklenmesi gereklidir..

Ferdi eğitim Allah'ın peygamberini eğitmesi veya peygamberin fertleri eğitmesi şeklinde olabilir. Bu nedenle Tevhid tarihi aynı zamanda bir İslami eğitim tarihidir. Çünkü herhangi bir eylem bir pencereden bakıldığında davet olarak isimlendirilirken, eğitim adına bakıldığında ferdin denenmesi veya cemaat kültürünün aktarılmasıdır. İbadetlerin yerine getirilmesi ve bunun en güzel şeklinin öğretilmesi bir açıdan eğitim diğer taraftan tebliğdir. ( sana bunu namazın mı emrediyor? Ayetinde olduğu gibi) Ferdi eğitim elbette bir fertle sınırlı olmayabilir. Aynı anda pek çok kişi eğitim görüyor olabilir. Sınıf, halka ortamlarında olduğu gibi

EĞİTİMCİNİN ÖZELLİKLERİ

• İstekli olmak, kardeşlik bilincine sahip olmak: Her ortamda zorlukta ve bollukta kardeşlerimizi düşünme, cemaatin daha sağlıklı olması için her ihtiyacı karşılamaya çalışmak, başkasının derdi ile üzülme, sevincine ortak olma gerekir.

Hani Rabbi İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da, (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah:) "Zalimler benim ahdime erişemez" dedi. (2/124)

Hani İbrahim: "Rabbim bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah'a ve Ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Allah: "Sadece inananları değil) inkâr edeni de az bir süre yararlandırır sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti. (2/126)

Rabbimiz ikimizi sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tövbemizi kabul et. Şüphesiz Sen tövbeleri kabul eden ve esirgeyensin." (2/128)

Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin ayetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin. (2/129)

• Edep ve tevazu: Allahın isteklerini farzları ve haramları yerine getirmek ve sonrasında vazifemi yerine getirdim anlayışı yerine yine de alçak gönüllülükle ona yönelmek dua etmek( Edep )

İbrahim İsmail'le birlikte Evin (Kâbe'nin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): "Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz Sen işiten ve bilensin"; (2/127)

• Açıklık, net olmak: İnandığın ile yaşadığın yaptıkların bir olmalı, eğitim öğrenmekle değil uygulamakla gerçekleşir. Din Allah'a karşı yaşanmalı Aile, cemaat, sorumlu, devlet en fazla ikincil hesap mercileri olabilir. (Açık seçik olmak eğitimin kalitesini ve güvenilirliğini artırır.)

Hani İbrahim babası Azer'e (şöyle) demişti: "Sen putları ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde görüyorum." (6/74)

• Merhamet ve Hoşgörü: Geniş ol, affediciliğin cezalandırıcılığın önünde olsun. Her zaman önce hidayeti ıslahı dile. İnsanlar şahsını hiçbir zaman engel olarak görmesin. Dengeli ve net oluşun küfrü veya zulmü tanımlamana engel olmasın.

 İbrahim'in babası için af dilemesi, ona bu yolda söz verdiği içindi. Fakat babasının bir Allah düşmanı olduğunu kesinlikle anlayınca, onunla ilişkisini kesti. İbrahim gerçekten çok duygulu ve yumuşak kalpli idi.(9/114)

• Cömertlik, infak: Allahın sana verdiklerini saklamaya çalışma, cömertlik seni olgunlaştırır. Talebeyi kabul etmek için uygun duruma getirir. Verdiğin şey senindir veremiyorsan sen onun olmuşsundur.

Andolsun elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman; "Selam" dediler. O da: "Selam" dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi. (11/69)

• Sevgi, Endişe: Ailene ve sevdiklerine önem ver asla ihmal etme, sevgini ve endişelerini göster

"Rabbimiz gerçekten ben çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım) böylelikle Sen insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler." (14/37)

• Şükür: Şükürden geçici olma, olan her şeyini Allah verdi. Olmadığını düşündüklerin belki imtihan belki lütuftur. İnsanlara da teşekkür etmeyi unutma. Sahip olduğun her şey imtihan vesilesidir.

"Hamd Allah'a aittir ki O bana ihtiyarlığa rağmen İsmail'i ve İshak'ı armağan etti. Şüphesiz Rabbim gerçekten duayı işitendir." (14/39)

• Soğukkanlılık: Öfkene hâkim ol, tartışman veya ayrılışın o kimseye senden sonra kimsenin din hakkında yaklaşmasına engel olmasın.

(Babası) Demişti ki: "İbrahim sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan andolsun seni taşa tutarım; uzun bir süre benden uzaklaş (bir yerlere) git." (İbrahim:) "Selam üzerine olsun senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim çünkü O bana pek lütufkârdır" dedi. (19/46–47)

• Hicret: Vatan memleket toprak bağımlısı fanatiği olma ( insanları bununla değerlendirme) dini yaşayabildiğin yer senin vatanındır.

"Sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacağım." (19/48)

• Yenilik: Orijinal ol. Yenilikten korkma yozlaşmaktan kork.

"Andolsun Allah'a sizler arkanızı dönüp gittikten sonra ben sizin putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım. Böylece o yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye. (21/57-58)

• Ödül ve Ceza: Sevdiklerini koruma isteğin onları eksik veya yanlış eğitmene yol açmasın. Taleben senin yaptığının daha iyisini yapamayacaksa eğitim ne işe yarar.

Zor eğitimlerden geçenler için mükâfatın büyük olmalı yoksa onu yanında tutamazsın. Fakat sadece mükâfat için imtihan isteklisi olanlara dikkat et

İmtihan ile eğitim aynı amaca hizmet eder. Aşabildiğin her zorluk seni daha güçlü kılar

İbrahim gibi; Kendini ortaya koyup bir aşamayı geçtin koşabilecek bir çağa gelen ( üstelik ihtiyarlık ta ) oğlundan ikinci kez vazgeçmek. O zaman bana düşen Allahın isteklerine boyun eğmektir.  İsmail gibi; Babam beni çölde yalnız bırakmıştı şimdi de kurban etmek istiyor. O zaman bana düşen Allahın isteklerine boyun eğmektir.  Hacer gibi;  Benimle isteyerek evlenmişti, şimdide bu kuş uçmaz kervan geçmez yerde yalnız bıraktı. O zaman bana düşen Allahın isteklerine boyun eğmektir.

"Rabbim bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et." Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik. Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): "Oğlum" dedi. "Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak sen ne düşünüyorsun." (Oğlu İsmail) Dedi ki: "Babacığım emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın." Sonunda ikisi de teslim olup (babası İsmail'i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı. (37/100-103)

Bazen sert çıkışlarda güvenilen fertler üzerinde olumlu etki yapabilir.( inanmıyor musun)?

İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? Dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu. (2/260)

Dua usulü nasıl olmalı? (edep ve tevekkül) Eğitilen ferdin durumuna göre gerektiğinde sert bir üslup kullanılabilir. (sağlam elemanlara sert çıkılabi¬lir) Allah (cc) işin hikmetini açıklıyor. (sert çıkışlar yapılsa da eğitilen şahsın soruları cevaplanmalı, sorun¬ları çözümlenmelidir.)

Nuh Rabbine dua edip dedi ki: "Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vaadin ise elbette haktır. Sen hakimler hakimisin." Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim. Nuh dedi ki: Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum! (11/44-47)

Hz. İbrahim'i güçlü yapan nedir? Devleti yok, kitlesel değil, kurumları rahdı veya himayecileri yok. Senin veya talebenin kafasında gönlünde güçlü olmanın "inandığın gibi yaşamak" olduğu anlayışını oluşturmalısın. Ne kendine ne de bir kimseye kuruma eşyaya eyvallahı olmayan kişi güçlüdür.

Güç ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da hatırla. Biz onları Ahiret yurdunu düşünen, gönülden bağlı kullar yaptık. Ve gerçekten onlar, Bizim katımızda seçkinlerden ve hayırlı olanlardandır. (38/45-47)

İman edenler bir ümmettir; hepsini düşün, hepsinin derdini taşı.

Dedi ki: «Onun içinde Lût da vardır.» Dediler ki: «Onun içinde kimin olduğunu biz daha iyi bilmekteyiz. Kendi karısı dışında, onu da, ailesini de muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır.»(29.032)

Neyi nasıl ve ne zaman yapacağını öğretmediğin şeyi insanlardan bekleme! (bilgi ve taktik desteği)

Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (emrimiz) uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır! Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: "Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz! (11/37-38)

Liderin ilk yapması gereken örgütlenmeyi, inananların işi sahiplenmelerini sağlayacak ekipler hazırlamak ve bende bu harekete katkı sağlıyorum duygusunu/bilincini oluşturmaktır. Ekip liderin olmadığı durumlarda işlerin yürümesini sağlar. Liderlik anlayışını düzeltir. İstişare mekanizmasını ve bereketini sağlar.

 Nitekim İsa, onlardan küfrü sezince, dedi ki: «Allah için bana yardım edecekler kimdir?» Havariler: «Allah'ın yardımcıları biziz; biz Allah'a inandık, bizim gerçekten müslümanlar olduğumuza şahid ol» dedi.(3/052)

Mümkün olan her yerde yaptığımız eğitim ile ilgili işlerin gerekçesini açıklamalı, bunu yapmayacağımız zamanda lafı dolaştırmak, konuyu değiştirmek yerine açıkça yapmayacağımızı söylemeliyiz. Yakub (as)ın oğlunu, rüyasını tabiri sırasında sır saklamasını öğütleyerek eğitmesi ve Musa (as) ile Hızır olduğu söylenen kişi arasında olduğu gibi.

Babası ona dedi ki; Yavrum bu rüyanı kardeşlerine anlatma; sonra sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insanın açık bir düşmanıdır.(012/5)

Musa ona: Sana öğretilen ilimden bana öğretmen için, peşinden geleyim mi? dedi. O: «Sen doğrusu benim yaptıklarıma dayanamazsın, bilgice kavrayamadığın bir şeye nasıl dayanabilirsin?» dedi.(18/66–68)

Hakkını veremeyeceğiniz, şükrünü gerçekleştiremeyeceğiniz nimetler istemeyin. Dünya hayatına ait şeyler her zaman imtihanın bir aracıdır

Havariler: «Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?» demişlerdi. O da: «Eğer inanmışlarsanız Allah'tan korkup-sakının» demişti.(5/112)

• Tevekkül: Hz. Yakub (a.s.) "tedbir ile Allah'a tevekkül" arasında kurduğu dengedir. O, Allah'ın kendisine verdiği gerçek bilgi sayesinde akl-ı selimin gerektirdiği bütün tedbirlere başvurmuş; önceden Hz. Yusuf (a.s.)'a yaptıklarını hatırlatarak, onları Bünyamin hakkında aynı şeyi yapmaktan sakındırmış ve onu koruyacaklarına dair kesin bir söz almıştır. Aynı şekilde tehlikeye maruz kalmamaları için Mısır'a ayrı kapılardan girmelerini emretmiştir. Sonra da Allah'a tevekkül etmiş, bir taraftan kula düşenin tedbir almak olduğunu hatırlatmış, diğer yandan da hiçbir beşerî gücün Allah'ın takdirini değiştiremeyeceğini, gerçek himayenin ancak Allah'ın himayesi olduğunu ve O'na sığınmak gerektiğini açıklamıştır.

Yusuf'un kardeşleri babalarının direktifi uyarınca şehre girdiler. Gerçi bu önlem, Allah'ın onlara ilişkin hiçbir ön kararını başlarından savacak değildi. Sadece Yakub, içinden gelen bir görev duygusunun gereğini yerine getirmişti. Onun bu meseleye ilişkin, tarafımızdan kendisine öğretilmiş bilgisi vardı. Fakat insanların çoğu bu meseleye ilişkin gerçeği bilmezler.( 12/68)

Çok sevdiği oğlu Yusuf'u kaybetmesine rağmen, Hz. Yakub (a.s.}, infial ve ümitsizliğe kapılmamış; aksine kendisine düşenin güzel bir sabır ve Allah'ın yardımına sığınmak olduğunu söylemiştir. En sıkıntılı günlerinde dahi, Allah'a tevekkül ve Allah'ın emrine karşı ruhî bir huzur ve tatmin içinde olmuştur. Ancak onun Allah'a tevekkülü, hiçbir zaman tedbirlere başvurmasına engel teşkil etmemiştir. Her işte, kendisine düşen tedbirleri almış, sonunda işi Allah'a havale ederek neticeyi O'ndan beklemiştir. Alınması gereken tedbirin, takdiri değiştirmeyeceği gerçeğini, oğullarının Mısır'a ayrı kapılardan girmesini emrederken, "Allah'ın takdirine karşı size herhangi bir fayda sağlayamam" sözleriyle ifade etmiştir. Hz. Yakub (a.s.), bu tavrıyla bizlere, Allah'a tevekkülle birlikte, sebeplere sarılmanın, ihtiyat ve tedbiri elden bırakmamanın lüzumuna dair büyük bir ders vermiştir

 Ve dedi ki: Oğullarım, hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Bununla beraber, Allah katında size bir faydam olmaz. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben, O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O'na tevekkül etsinler. (12/67)

Yusuf (a.s.), kendisini kuyuya atan kardeşlerine her türlü cezayı verebilecek bir mevkide iken, yüce karakteri sayesinde, onları affetmiş, üstelik onlara elinden gelen her iyiliği yapmıştır.

Dedi ki: Bugün size başa kakmak ve kınamak yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin merhametlisidir. (12/92)

Ceza verirken dikkatli ol. Mutlaka olayların taraflarından ikisini de dinle. Sana veya kendilerine karşı işledikleri suçlara karşı mümkün ise affedici olmaya çalış. Harekete ve topluma veya başkalarına karşı işlenen suçları affetmeye senin hakkın olmadığı gibi görmemezlikten gelerek suçu basitleştirme yoluna da gitmemelisin.

"Ey Harun" demişti. "Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (Onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?" Niye bana uymadın emrime baş mı kaldırdın?" (20/92-93)

Bunun üzerine Musa «Ey Samiri, peki senin amacın neydi?» dedi. O da: Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Ve bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi, dedi.(20/95-96)

(Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız. (27/27)

Aynı ekipte birlikte çalıştığınız dostlarınız, kardeşleriniz veya üstleriniz hata yaptıklarında zor olan fakat yapılması gereken eğitilenleri olumsuz etkileyebilecek, sürece zarar verecek davranışlardan kaçınmaktır. Haklı olmanıza rağmen susmaktır. Soğukkanlı olup eğitimin amacını unutmadan davranmaktır.

Dedi ki: "Ey annemin oğlu sakalımı ve başımı tutup-yolma. Ben senin: "İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın sözümü önemsemedin" demenden endişe edip korktum." (20/94)

EĞİTİLENİN ÖZELLİKLERİ

Bilmediğini sor, işlerini inanarak yap, yaptığın işi sahiplen, düşün ve itaat et, itaat et ve düşün, mümkünse mantığını kavramaya çalışarak, tevazu ve merak dengesine dikkat et, problem tip gibi görünme tehlikesinden uzak dur.

Anlamaya çalışanları destekle, sorularına cevap ver, bilinçsiz itaati engellemeye çalış.

İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? Dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu. (2/260)

Kitlesel olmakla da imtihan ediliyor olabiliriz bireysel kalmakla da. Fikirleri değerlendirirken ona inananların sayısına ya da özelliklerine bakma.

Gerçek şu ki İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah'a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhid idi ve o müşriklerden değildi. (16/120)

Sabırlı ol Allahın seni nelerle imtihan edeceğini bilmiyorsun. Seni dünyaya bağlayan ne kadar bağ varsa hepsini kes. Vazgeçemeyeceğin veya onu kullanarak kimliğine veya yapına zarar verecek, küçük düşürecek hiçbir şeyin olmasın.

"Rabbim bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et." Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik. Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): "Oğlum" dedi. "Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak sen ne düşünüyorsun." (Oğlu İsmail) Dedi ki: "Babacığım emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın." Sonunda ikisi de teslim olup (babası İsmail'i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı. (37/100-103)

Bilinen gerçeklerin ikrarı tatmini sağlar, tevazuu artırır.

«Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen bizim gizleyeceğimizi de açıklayacağımızı da bilirsin. Çünkü ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.» Hayli ilerlemiş yaşıma rağmen, İsmail ile İshak'ı bana evlât olarak bağışlayan Allah'a hamdolsun. Hiç şüphesiz benim Rabbim duaları işitip kabul edendir.(14/38-39)

İmanın, inancın itirafı (aileye ve kavmine) herkes tarafından bilinilirliği sağlayacağından hareketlerimizde bir oto kontrol mekanizması sağlar. Söylediklerimizi yapmaya zorlar.

Hani İbrahim, babası Azer'e dedi ki; «Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Ben gerçekten gerek senin ve gerekse kavminin açık bir sapıklık içinde olduğunuzu görüyorum. (6/74)

Kavmi onunla tartışmaya girişti, bunun üzerine onlara dedi ki; «Allah beni doğru yola iletmişken sizler, O'nun hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Ben O'na koştuğunuz ortaklardan korkmam. Meğerki Rabbim hakkımda bir şey dilemiş olsun. Rabbimin bilgisi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünmüyor musunuz?» (6/80)

Haramlardan – günahlardan kaçınmanın yolu sadece müslüman olmak değil aynı zamanda muttaki olmaktır.

Demişti ki: Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah) a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma) .(19/18)

Hz İbrahim ölülerin diriltilmesi isteği cevaplanıp açıklanırken peygamber bile olmayan Hz. Meryem'in isteği – bu nasıl olacaktır?- cevaplanmamıştır

Meryem: «Bana bir insan temas etmemişken, ben kötü kadın da olmadığım halde nasıl oğlum olabilir?» dedi. Cebrail: «Bu böyledir, çünkü Rabbin, 'Bu bana kolaydır, onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız; hem bu önceden kararlaştırılmış bir iştir' diyor» dedi.(19/20-21)

Dua ve istiğfarda usul: edep ve saygı hem eğitim çalışmasına hem de eğitimciye yöneliktir. Tevazu, hatayı kendinde arama eğitilenin vazgeçilmez vasıflarıdır.

Eyyub'a da. Hani Rabbine niyaz etmiş: Bu dert beni sarıverdi. Sen, merhametlilerin merhametlisisin, demişti.(021/083)

Zekeriya da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu: "Rabbim beni yalnız başıma bırakma sen mirasçıların en hayırlısısın." Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler. (21/89-90)

Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?" (19/29)Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı." (19/30)"Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti." (19/31)"Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı." (19/32)

Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: "Şüphesiz bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın." (21/83)

Kötülükleri nefis ve şeytandan bilmek

(038.041) Ey Muhammed! Kulumuz Eyyüb'ü da an. O Rabbi'ne «Doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azab verdi» diye seslenmişti.

Hakkın itirafı moral desteği sağlar

Uzlet hiçbir şey yapılamadığı zamanlarda mümkün

O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabbimiz, katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl). Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik). (18/ 10–11)

EĞİTİMİN ÖZELLİKLERİ

Eğitimin bir süreç olduğu unutulmamalı kişinin kapasitesi ölçüsünde ve teorinin gereklerini yerine getirdikçe bir sonraki aşamaya geçmesine izin verilmeli. Allah kevni ayetler ile Hz. İbrahim'i eğitiyor. Sabırlı olmalıyız. Her şeyi aynı anda veya hızlıca öğrenmeye çalışmamız olumsuz sonuçlar oluşturabilir.

Böylece İbrahim'e -kesin bilgiyle inananlardan olması için- göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk. Gece üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki: "Bu benim rabbimdir." Fakat (yıldız) kayboluverince: "Ben kaybolup-gidenleri sevmem" demişti. Ardından ay'ı (etrafa aydınlık saçarak) doğar görünce: "Bu benim rabbim" demiş fakat o da kayboluverince: "Andolsun" demişti "Eğer Rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum." Sonra güneşi (etrafa ışıklar saçarak) doğar görünce: "İşte bu benim rabbim bu en büyük" demişti. Ama o da kayboluverince, kavmine demişti ki: "Ey kavmim doğrusu ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım." "Gerçek şu ki, ben bir muvahhid olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim." (6/75-79)

Ne istediğimizi açık ve net olarak ifade edeceğiz.

"Allah'a kulluk edin; O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin." (71/3)

Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. (26/108)

Ve dedik ki: "Ey Âdem sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan neresinden dilerseniz bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın yoksa zalimlerden olursunuz." (2/35)

Lokman:) "Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da göklerde veya yerde bulunsa bile, Allah onu getirir. Şüphesiz Allah, latif olandır, (her şeyden) haberdardır. Ey oğlum, namazı dosdoğru kıl, ma'rufu emret, münkerden sakındır ve sana isabet edene karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir. İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de eksilt. Çünkü seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir." (31/16–19)

Eğitim sadece bilginin öğretilmesi ezberletilmesi değil öğrencinin nasıl ve neyi öğreneceğini de öğrenmesidir. Eğitimini sadece öğretmenin varlığına ve bilgisine göre şekillendiren eğitim kısa bir süre sonra ihtiyaçlara cevap veremez hale gelir. Hz. Âdem (as) isimleri öğrenmekle olayları, kişileri isimlendirme ve buna karşı tavır geliştirme becerisini de kazanmıştır.

Ve Âdem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz bunları bana isimleriyle haber verin" dedi. (2/31)(Bunun üzerine: ) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Âdem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi. (2/33)

Önceki iyilikleri, nimetleri hatırlatmak öğrencinin temposunun düştüğü, imtihanın-eğitimin zorlaştığı zamanlarda motivasyonu artırır. Vefa eğitimde zorlayıcı bir etkendir.

"Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk. Hani annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik : Onu sandığın içine koy suya bırak böylece su onu sahile bıraksın; onu benim de düşmanım onun da düşmanı olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştirilmen için kendimden sana bir sevgi yönelttim." (20/37-39)

Ceza eğitime ve eğitilene verilen önemi gösterir. Ceza ödül dengesi dikkatle oluşturulmalı ferdin kaldıramayacağı kadar ağır veya caydırıcı olamayacak kadar kolay olmamalıdır. Eğitilen cezayı unutamamalı benzer durumlarla karşılaştığında hata yapmasına engel olmalıdır.

Balık sahibi (Yunus'u da); hani o kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. Karanlıklar içinde: "Senden başka ilah yoktur sen yücesin gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu. Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz iman edenleri böyle kurtarırız. (21/87–88)

 Kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? (27/20)Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek ya da onun canını iyice yakacağım yahut onu boğazlayacağım! (27/21)

Eğitimci ve öğrenci kendi eksikliklerinin farkına varabilmelidir. Eğitim bunu da sağlamalıdır.

Dedi ki: "Rabbim benim göğsümü aç. Bana işimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz; Ki söyleyeceklerimi kavrasınlar. Ailemden bana bir yardımcı kıl: Kardeşim Harun'u, Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu işimde ortak kıl, Böylece seni çok tesbih edelim. Ve seni çok zikredelim. Şüphesiz sen bizi görüyorsun." (20/25-35)

Eğitimin amacı eğitimcinin gözüne girmek olmamalıdır. Eğitim sırasındaki zorluklara biz Allah rızası için katlanmaktayız. Hz. Harun örnek tavrı ile haklı iken bile bazen susmak tartışmamak gerektiğini sürece zarar vermekten nasıl kaçınıldığını bizlere gösterir.

Eğitim bitmeyen bir süreçtir. Hz. Musa yardımcı olarak yanına istediği kardeşinden nasıl davranması gerektiğini ve herkesin öğretebilecek güzelliklere sahip olduğunu görmüş ve öğrenmiştir

Dedi ki: "Ey annemin oğlu sakalımı ve başımı tutup-yolma. Ben senin: "İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın sözümü önemsemedin" demenden endişe edip korktum." (20/94)

Yanlış metod veya ortamlarda doğru bilgiler belki öğretilebilir ama doğru davranış kalıplarının öğretilmeye çalışılması bile boşuna bir uğraştır.

Çok geçmeden o iki (kadın)dan biri (utana utana) yürüyerek ona geldi. "Babam bizim için sürüleri sulamana karşılık sana mükafaat vermek üzere seni davet etmektedir." dedi. Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatınca o: "Korkma" dedi. "Zalimler topluluğundan kurtulmuş oldun." (28/25)

Yetenekli öğrenciler bulduğunda standartlarını değiştir. Şartları zorla ki eğitimin kalitesi artsın

O (kadın)lardan biri dedi ki: "Ey babacığım onu ücretli olarak tut; çünkü ücretle tuttuklarının en hayırlısı gerçekten o kuvvetli güvenilir (biri)dir." (28/26)

(Babaları) Dedi ki: "Doğrusu ben sekiz yıl bana hizmet etmene karşılık olmak üzere şu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum; şayet on (yıl)a tamamlayacak olursan artık o da senden. Ben sana zorluk çıkarmak istemem; beni de İnşaallah salih olanlardan bulacaksın." (28/27)

(Musa) Dedi ki: "Bu benimle senin aranda olan (bir antlaşma)dır. Bu durumda iki süreden hangisini yerine getirirsem artık bana karşı bir haksızlık söz konusu olamaz. Allah söylediklerimize vekildir." (28/28)

Eğitimci her zaman neyi nasıl söylediğine dikkat etmelidir. "Batılı tasvir körpe dimağları zehirler" sözünde olduğu gibi öğrencinin kafasını karıştıracak veya gerekli olmayan her hangi bir konuda konuşmamak gerekir.

Dedi ki: "Sizin onu götürmeniz gerçekten beni üzer ve siz ondan habersiz iken onu kurdun yemesinden korkuyorum." (12/13)

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]