* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Eğitim ve Öğretimin Dinimizdeki Yeri  (Okunma sayısı 115 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Eğitim ve Öğretimin Dinimizdeki Yeri
« : Eylül 09, 2020, 03:03:30 ÖS »
Eğitim ve Öğretimin Dinimizdeki Yeri

Beşikten Mezara Kadar Öğrenmeliyiz

Bilgi bizim en temel ihtiyacımızdır. Yaşamak için ekmeğe ve suya ne kadar muhtaç isek bilgiye de o kadar muhtacız. Her nefeste ciğerlerimize doldurduğumuz oksijen, tüm hücrelerimize ulaşıp bedenimize nasıl canlılık veriyorsa, bilgi de ruhumuzu o şekilde canlandırır. Bilgiden ve öğrenmekten uzak kalan bir insan, tıpkı gıdasız ve susuz kalmış bir filiz gibi solar gider.

Dünyaya gözlerini açan her çocuk öğrenmenin büyük bir ihtiyaç oluduğunu hemen hisseder. Önce çevresini tanımakla ve öğrenmekle işe başlar. Haftalarca meraklı gözlerle süzer etrafındakileri...

Büyüklerinin kendisine öğretmek için tekrar tekrar söyledikleri kelimeleri bıkmadan usanmadan dinler. Haftalar ve aylar böylece geçip gider... Sonra öğrendiklerini büyüklerine
ispat etmek istercesine minik hafızasına alabildiği birkaç kelimeyi telaffuz eder. İlk denemeler genellikle başarısızdır. Küçücük kelimelerde bile hata yapar... Sonra öğrenmeyi öğrenir büyüklerinden... Her geçen gün daha hızlı ve doğru öğrenmeye başlar çevresinde olup bitenleri.

Beşikte başlayan öğrenme ve bilgi edinme süreci hayatının her safhasında devam eder ve ta mezara kadar sürüp gider. Okulların biri biter biri başlar ama Ôhayat mektebi'nin eğitimi gözlerimizi hayata yumduğumuz âna kadar hiç durmaz. Böyle olması da zorunludur zaten. Kendisine kulluk etmek için bizleri yaratan Rabbimizi (1) ancak bu şekilde bulabilir ve tanıyabiliriz.

Çünkü kendi nefsini sadece Ôbilenler'' tanıyabilir, kendini tanıyanlar da Rabbini tanır. Ömür boyu devam eden öğrenme ve bilgi edinme faaliyetinin diploması da ahirette bize Ôamel defteri' olarak sunulur.
Birinci Öncelik Eğitim ve Öğretime Verilmiştir

Eğitim ve öğretimi hem fertler hem de toplumlar için zorunlu gören yüce dinimiz, müslümanları bu konuda sürekli teşvik etmiştir.

Allah'ın, insanlara her şeyden önce "oku" emrini vermesi, İslam'ın bilgiye, eğitime ve öğretime verdiği önemi açıkça gösterir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)'e ilk vahyedilen âyetler şunları emreder. "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insani bir alak'tan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir." (2)

Miladî 7. asır başlarken tüm dünyada olduğu gibi Mekke'de de büyük bir insanlık dramı yaşanmaktaydı. İçinde Allah'ın Evi bulunan ve daha önce peygamberlere ev sahipliği yapmış olan bu kutsal şehirde o sıralar câhiliyye dönemini hüküm sürüyordu.

Yüce Allah, insanlığın yaşadığı bu Ôcahiliyye asrı'nı Ôasr- saadet'e dönüştürmek için Hz. Muhammed (s.a.s.)'i peygamber olarak gönderdi.

Peygamberlik görevini alan Allah Rasûlü, tebliğine Mekke'de başladı ve insanlığı nûr'a davet etti. Ne yazık ki, ışığa düşman yarasalara benzeyen müşrikler, insanlık aydınlanmasın diye bu davete var güçleriyle direndiler. Tüm bu direniş ve engellemeler devam ederken Hz. Peygamber, son nebevî çağrının dalga dalga dünyayı kuşatması için inanılmaz bir gayret sarfetti.

Hak ve adaletin olmadığı, güçlülerin zayıfları ezip sömürdüğü, kadın onurunun ve haklarının bulunmadığı, insanî değerlerin pek görülmediği bir dönemde ve bölgede göreve başlamıştı Hz. Peygamber (s.a.s.)...

Bu büyük insan Câhiliyye asrı'nı, Ôasr-ı saadet'e dönüştürmek için insanüstü bir gayretle çalıştı. O'nun rehberliğindeki değişim sürecinin başarıya ulaşmasında en
büyük amil , bilgiye, eğitime ve öğretime büyük önem verilmesi olmuştur. Her asırda insanlığa örnek olan sahabe nesli, bu olağanüstü gayretin meyvesi olarak yetişmiştir.

Okuyup yazabilenlerin parmakla sayılabilecek kadar az olduğu o dönemde gelen ilk âyetler, okumaktan, yazmaktan, öğrenmekten ve kalemden söz ediyordu. Bunların ardından indirilen âyetler de, bilgi edinmenin araçları olan kaleme ve yazıya işaret ediyordu. Kalem süresinin, "Hokkaya, kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun." (3) diye yemin ile başlaması, dikkatlerimizi yine bu önemli konuya çekmekteydi.

Bilenlerle Bilmeyenler Bir Değildir

Yüce Rabbimiz, bilenlerle bilmeyenleri birbirinden ayırmış ve bu gerçeği ilan etmesini Sevgili Peygamberimiz'e şu âyetle emretmiştir. "... De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünürler." (4)

Bilenlerle bilmeyenler arasındaki farklılıklar şu âyetlerde bazı benzetmelerle gösterilmiştir. "Kör ile gören, karanlık ile aydınlık, gölge ile sıcak bir olmaz. Diriler ile ölüler de bir olmaz." (5)

Haşyetullah'ı hissedebilmek de ancak ilimle mümkündür. "Kulları içinden ancak âlimler, Allah'tan gereğince korkar." (6)
meâlindeki âyet bu gerçeği açıklamaktadır.

"İlim ve hikmet mü'minin yitiğidir; onu nerede bulursa oradan alır. " (7) buyuran sevgili Peygamberimiz başka bir hadisinde de bizlere şu tavsiyelerde bulunmaktadır: "İlim Çin'de bile olsa onu oradan alınız. Çünkü ilim öğrenmek, kadın erkek her müslüman için farzdır." (8)

Şu hadîs-i şerîfler de ilim öğrenmenin önemini anlatmaktadır: "İlim öğrenmek için yolculuğa çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır." (9) , "Kim ilim öğrenirse yaptığı bu iş onun geçmiş günahlarına keffâret olur." (10)

Derin ve yararlı bilgi anlamına gelen hikmet' in insanlara verilmesi şu âyetlerde Allah'ın bir lütfu olarak belirtilmektedir. "
Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın sana lütfu gerçekten büyük olmuştur" (11)

"Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar." (12)

Öğrenmenin ve bilgili olmanın önemini vurgulayan hadîslerin birinde Allah Rasûlü şöyle buyurmaktadır: "Her kim ilim tahsil etmek için yola çıkarsa, Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır. Melekler ilim tahsilinde bulunanlara kanatlarını gererler... Bir âlimin körü körüne ibadet eden âbide üstünlüğü, dolunay halindeki ay'ın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır. Onların bıraktıkları miras ilimdir.Kim bu mirası elde ederse bol bir nasip almış olur." (13)

Bir âyet "Rabbim ilmimi arttır." (14) diye dua etmemizi isterken şu âyetler de bizi bilgisizlikten sakındırır. "Sakın cahillerden olma." (15) , " Cahilerden yüz çevir." (16)

Bütün Fedakarlıklar Eğitim ve Öğretim İçin

"Ben bir muallim olarak gönderildim " (17) diyen Peygamber Efendimiz okumaya, öğrenmeye, eğitim ve öğretime, hayatının her döneminde büyük önem vermişlerdir. Medine'ye hicret eder etmez, ilk iş olarak Mescid-i Nebevî'yi inşa ettirmiş ve onun bir bölümünü eğitim ve öğretim için ayırmıştır. ÔSuffe' denilen bu bölümde eğitim gören sahâbiler ile bizzat kendisi ilgilenmiş.

hatta onların geçimlerini bile üstlenmiştir. İslam tarihinde sistemli eğitim veren okulların ilki kabul edilen suffe'de, okuma-yazma ve diğer ilimleri öğretmek için bazı sahâbîler de görev yapmıştır. Allah Rasûlü'nün rahle-i tedrisinden geçen sahabiler, her zaman çok önemli görevler üstlenmişlerdir. İslam medeniyeti, hem bu sahâbîlerin hem de onların öğrencilerinin omuzlarında kurulmuştur.

İslam'ın ilk günlerinden itibaren okuma-yazma bilenlere büyük önem verilmiştir. Onlar, Hz. Peygamber'e indirilen âyetleri yazmakla görevlendirilmiş ve böylece vahiy katibi ünvanına ulaşmışlardır.

Müslümanlara okuma-yazmanın öğretilmesi için hiç bir fırsat kaçırılmamıştır. Bedir savaşından sonra yapılan şu uygulama güzel bir örnektir. Savaşta esir alınan müşriklerin esaretten kurtulmaları için belli bir bedel ödemeleri kararlaştırılmış, ancak onlardan okuma-yazma bilenleri Medineli 10 Müslümana okuma-yazma öğretmeleri karşılığında salıverilmiştir.

Hangi İlimleri Öğrenmek Farzdır?

Dinimizin önem verdiği ve övdüğü ilimler, sadece dînî ilimler değil; insana gereken tüm ilim dallarıdır. İnsana kendini tanıtan, onu Allah'a yaklaştıran ve maddî ya da manevî yararlar sağlayan her bilgiyi dinimiz makbûl saymıştır. Bu bilgilerden kendisine gerektiği kadarını öğrenmek, kadın olsun erkek olsun her Müslümana farz kılınmıştır.

Şunu da unutmayalım ki, tüm ilim dallarında Müslümanlar olarak kendimizi yetiştirir ve geliştirirsek, tarihte olduğu gibi, bugün de her alanda dünya milletlerinin önünde olabiliriz. Dinimiz, yararlı her bilgiyle ilgilenmeyi emrederken hiç kimseye faydası olmayan gereksiz bilgi kırıntılarıyla uğraşmayı hoş karşılamamıştır. Peygamber Efendimiz, bu yanlışlığa düşmekten Allah'a sığınmamızı istemiş hatta bu konuda dua etmemizi bile tavsiye etmiştir.

Peygamberimiz (s.a.s.)'e ilk vahyedilen beş ayet bizi Ôoku' diye uyarıyordu. Ancak, bu Ôokuma' sıradan bir okuma değildi. Cenab-ı Hakkın istediği okuma, O'nun adıyla başlayan ve O'nun rızasına devam eden bir okumadır. Öğrendiklerimiz bizi Allah'tan ve O'nun rızasından uzaklaştırıyorsa bunun dinimiz açısından bir önemi yoktur. Söylediklerimizi çok güzel özetleyen Yunus Emre'nin şu uyarısına gönülden katılıyoruz...

İlim, ilim bilmektedir
İlim, kedin bilmektir.
Sen kendini bilmezsen
Bu nice okumaktır?!

-------------------------------------------------------------------

1. Zârîyat Sûresi, 56.

2. Alak Sûresi, 1-5.

3. Kalem Sûresi, 1.

4. Zümer Sûresi, 9.

5. Fâtır Sûresi, 19-22.

6. Fâtır Sûresi, 28.

7. Sunenu't-Tirmizî, İlm 19, (2688).

8. Keşfu'l-Hafâ, I. 138; Feyzu'l-Kadir, I. 542.

9. Sunenu't-Tirmizi, İlm 2, (2649); Sunen-i İbn Mâce, Mukaddime 17,
(227).

10.Sunenu't-Tirmizî, İlm 2, (2650).

11. Nisâ Sûresi, 113.

12. Bakara Sûresi, 269.

13. Sunen-i Ebu Dâvûd, İlm I. (3641), Sunenu't-Tirmizî, İlm 19,

(2683); Sunen-i İbn Mâce, Mukaddime 17,(223).

14. Tâ-Hâ Sûresi, 114.

15. Enâm Sûresi, 35.

16. A'râf Sûresi, 199.

17. Sunen-i İbn Mâce, Mukaddime 17, (229).

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]