Öğretmeni Başarıya Götürecek Çalışmalar
Öncelikle fiziksel ortamın hazırlanması olmazsa olmaz şartlardandır. Fiziksel ortam iletişimi etkiler. Öğrencinin sınıftaki yerinin değişmesi ile çocuk etkilenir. İyi yerleştirilmemiş bir sınıf problem çıkarabilir. Fiziksel ortam uygun değilse siz daha iyisine layıksınız diyerek olumsuzluk en az seviyeye indirilmelidir.
Öğrencilerde öğrenme güçlükleri dikkate alınmalı, öğrencilerin birbirini tanımaları sağlanmalı, öğretmen öğrencilerden ne istediğini açıkça belirtmelidir.
Öğretmenin davranışındaki sertlik öğrenmeyi güçleştirebilir. Öğretmen yüksek sesle öfkesini göstermemeli, olumsuzluklarda beden dilini kullanmalıdır. Bazen ikazların yerini dikkatli bir bakış çözebilir.
Ders anlatırken öğrenci öğretmeni, öğretmen de öğrenciyi görebilmeli, öğretmenin dili sade ve anlaşılır olmalı, derse zamanında girip çıkmalı, derse neşe ile başlayıp neşe ile bitirmeli, enerjisini dengeli kullanmalı, gücünü dersin sonuna kadar götürmelidir. Öğrencilerin başarısı takdir edilmeli, başarısız olunan konular tespit edilmelidir.
Öğrencilerimizi tanımadan, onların yeteneklerini bilmeden yapılacak tüm çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanır. O halde öğrenci tiplerini iyi bilmeliyiz ki başarısızlıklarla karşılaşmayalım. Öğrencilerin kimi dersine zamanında çalışan, okulu ve dersi seven, çevresince sevilen, problemi olmayan, başarılı öğrencilerdir. Kimi ders çalışmaktan çok sosyal ilişkilere daha fazla önem veren, arkadaş çevresi çok olan sosyal öğrencilerdir.
Kimi öğrenciler başkalarından destek ve teşvik bekler, sık sık parmak kaldıran bağımlı öğrencilerdir. Kimi öğrenciler zor öğrenir, asi davranışlar gösterir, derse ilgisiz olan yabancılaşmış öğrencilerdir. Kimileri de ileri çıkmayarak geri planda kalan, ürkek, sinirli ve sessiz olan gölge öğrencilerdir. Bu öğrenci tiplerini bilip kendi öğrencilerimizin hangi gruba girdiğini öğrenerek onlara uygun davranmalıyız.
Meslekî yönden kendimizi geliştirip yeniliklere açık olmalıyız. Adaletli, sabırlı, dürüst, güler yüzlü, tatlı dilli, alçakgönüllü olmalıyız. Teşekkür etmeyi ve özür dilemeyi, gerektiğinde kullanmalıyız.
Eleştiriye açık olmalıyız. Öğrencilerimizle sadece okulda değil, okul dışında da ilgilenmeliyiz. Dersimizi sevimli hale getirmeli, zihinlerden daha çok gönüllere hitap etmeli, meslektaşlarımızla sıkı bir işbirliğine girmeliyiz. Çevresinde çok sevilen ve sayılan, değer verilen, ziyaret edilip öğütleri alınan emekli bir eğitimciye soruyorlar: “Nasıl oldu da bu kadar sevilen ve başarılı bir öğretmen olabildiniz?”
Kendini eğitime adamış olan bu insanın altın değerindeki şu sözlerine gelin kulak verelim.
“Her gün kendimi hesaba çektim. Özeleştiri yaptım, aldığım parayı helal ettirmek için çalıştım. Öğrencilerimin hazinelerden daha kıymetli olduğunu bildim. Her öğrencimi kendi çocuğum gibi gördüm ve ona göre davrandım. Söz ve davranışlarımla örnek olmaya çalıştım. Peygamber mesleği olan bu mübarek meslekte olduğum için şükrettim ve mesleğime lâyık olmaya çalıştım. Sürekli kendimi geliştirip yetiştirdim. Allah da bana yardım etti.” diyor.
Ali Özkanlı