* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Resulûllahın (S.A.V.) Öğrencileri 1  (Okunma sayısı 2677 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Resulûllahın (S.A.V.) Öğrencileri 1
« : Ağustos 06, 2024, 08:08:22 ÖÖ »


Resulûllahın (S.A.V.) Öğrencileri  1

İlim ve din halkalar halinde öğreniliyordu. İlim meclisleri de vardı. Meclisler halkadan daha büyüktü. Sabah namazından sonra Mescid-i Nebî’de toplanıveriyordu halka halka ilimler… Birinde tefsir, birinde Kur’an okunuyordu.  Bir diğerinde feraiz, bir diğerinde de Peygamberimizin (S.A.V.) uygulamaları veya önceki gün söylediği hadislerdi konu olan. Talebe sahâbîler pür dikkat dinlerlerdi ders veren sahâbîleri… Eğer Peygamberimiz (S.A.V.), oturursa hepsi onun etrafına üşüşür, başlarında kuşlar varmışçasına hareketsiz, sessizce oturur nazar ederlerdi Peygamberlerine… Gözleri kulakları, dilleri kayıttaydı. Video gibi her sözünü her hareketini her yaptığını kaydetmekteydiler. Gözleri ayrı bir kayıtta, elleri ayakları kulakları, beyinleri ayrı bir kayıttaydı. İlkokul öğrencileri nasıl öğretmenlerini takip ederse onlar da takipteydiler bu Ümmetin Üstadını… İlim Meclislerinde de o büyük üstadı görebilmek ağzından her çıkanı hem gözü hem kulaklarıyla kaydedebilmek için kürsü yaptılar ve o kürsüye oturttular Peygamberimizi. O olmayınca onun yerine âlim sahâbîler oturuyor hocalık yapıyordu taliplere…

Peygamber (S.A.V.) nerede onlar oradaydılar

Peygamber (S.A.V.) nerede onlar oradaydılar… Ebû Hüreyre şanslıydı. Bir kuru ekmeğe razıydı yeter ki Resulün (S.A.V.) yanında olsun… Peygamberin (S.A.V.) yar-i gar’ı Ebû Bekir (R.A.) de… Mağaradaki arkadaşlığı gibi her an yanındaydı onun. Dünya hali hep Ebû Bekir (R.A.) ve Ebû Hüreyre (R.A.) gibi yanında olamayanlar da vardı. Çobanlık, çiftçilik, ticaret gibi iş hayatı, gaza ve seriyeye çıkma, çeşitli görevlerle şehir dışına yolculuk gibi kamusal hizmetler ve diğer günlük isler sebebiyle bazıları bu meclislerde her zaman hazır bulunamıyorlardı. Onlar da kendilerince bir çözüm buldular. Kayda nöbetleşe devam ediyorlardı. Vardiya vardiya.

Mesela Hz. Ömer (R.A.) ile komşusu Evs İbn Hulî anlaştılar. Bir gün biri ertesi gün diğeri Peygamber (s.a.v.)’in huzurunda hadis dinliyorlardı. Peygamber’in huzurunda hadis dinleyen, ilim alan, diğerine de olduğu gibi bunu aktarıyordu. Diğeri de o gün hem kendi hem de ötekinin yapacağı günlük işlerini yapıyordu. Böylece hem günlük işleri devam ediyordu hem de ilim… Ukbe b. Âmir de nöbetleşe deve güderdi arkadaşıyla… Çok uzaklarda ikamet edenler de grup grup gelerek konuk olurlardı Peygamberimizin (S.A.V.) ilim meclisine.

Sahâbe-i kirâm, kulaklarına gelen ve bizzat Resulûllahtan duymadıkları her hadisi kabul etmekte acele etmez, gerektiğinde hadisi ilk kaynağından araştırıp soruştururlardı. Resulûllahın sağlığında bu kaynak, Allah Resulü’nün bizzat kendisiydi. Takıldıkları hadisi hemen soruveriyorlardı Ümmetin Büyük Üstadına (S.A.V.). Mesela Hz. Ali (R.A.) de, hanımı Hz. Fatıma’nın (R.anha.) kendisine aktardığı bir hadisi bizzat Resulûllaha giderek soruşturmuştur. Peygamber kızı olduğu halde, ondan duyduğu hadis doğru mudur teyit etmek istemiştir. Buna göre Ali (R.A.), bir hac mevsiminde Yemen’den kurbanlık develer getirmişti. Bu esnada hanımı Hz. Fâtıma validemiz de ihramdan çıkarak, gözlerine sürme çekmiş ve boyalı bir elbise giymişti. Hz. Ali onu bu durumda görünce kızdı. Hz. Fatıma da böyle yapmasını kendisine babası Hz. Peygamberin (S.A.V.) emrettiğini söyledi. Hz. Fatıma’nın bu sözü üzerine Hz. Ali, bizzat Resulûllaha (S.A.V.) giderek, haberin doğruluğunu araştırdı. Resûlullah (S.A.V.) ona, “Evet, Fatıma doğru söylemiş; ona böyle yapmasını ben söyledim” buyurdu (Müslim, Hac 19.).

Doğrulatmadan kaydetmediler zihinlerine hadisleri

Doğrulatmadan kaydetmediler zihinlerine hadisleri… Bazen de iyi ki hemen kaydetmemişler diyesi geliyor insanın. Çünkü bu işi suiistimal edenler de oluyordu. Mesela:  bir adamın Benî Leys kabilesinden birinin kızı ile evlenmek istediği fakat bu talebinin kabul edilmediğini, bunun üzerine adamın daha sonra gelerek kendisini Resulûllahın gönderdiğini söyleyerek o kızın evine yerleştiğini anlatan rivayet de bu konudaki örneklerden biridir. Kabile halkı adamın doğru söylediğinden şüphelenince işin aslını araştırmak üzere Resulûllaha birini göndermişler, Resulûllah (S.A.V.) da, “Yalan söyledi Allah düşmanı” diyerek onu kendisinin göndermediğini, dolayısıyla adamın söylediklerinin aslının olmadığını bildirmiştir. (Rûyânî, el-Müsned, I, 75-76; Zehebî, Siyer, VII, 374; Mîzânu’l-i’tidâl, III, 401-402.)

İlim meclisleri miydi sadece ilim yapılan yerler

İlim meclisleri miydi sadece ilim yapılan yerler İlim halkaları mıydı yalnızca ilim merkezleri Tabii ki de hayır. Yaşayan Kur’an Resulûllahın (S.A.V.) bulunduğu her hâl, her durum,  her pozisyon, her yer ilim meclisiydi. Sahâbîler için yer ve zaman mefhumu kalmamıştı. Sahâbîler onunla savaşa giderken, ticaret yaparken, hicret ederken yollarda, savaş alanlarında,   misafir ağırlarken, evinde hanımlarıyken, davet ve düğünlerde otururken, her yer ve her durumda onu izlediler. Her halinden bir ilim almaya çalıştılar. Nasıl yeryüzü Müslümanların mescidiyse, aynı yeryüzü sahâbîlerin de okuluydu. Suffe Mektebi ise yatılı bir okuldu. O okulun da müeddibi ve muallimi, müderrisi, üstadı Peygamberimizdi. (S.A.V.). Sadece sahâbîler mi ilim meşk ediyordu Hayır! Sahabîyeler de vardı bu ilim yarışında. Bir gün toplanıp geldi sahâbî hanımları, mübarek sahâbîyeler…

“Bize de bir gün ayır biz de öğrenmek istiyoruz ya Resulûllah!” diye yalvardılar. İlim talep ettiler. Talep olur da ilim arz edilmez mi Onlara da özel gün ayrıldı. Onlarla da konuştu Resulûllah (S.A.V.). En mahrem konuları sordular ona, öğrenmek adına… Çekinmediler. Utanmadılar. Amaç edepsizlik değil, öğrenmeydi. Hatta bazı konuları Peygambere (S.A.V.) soramayan sahâbîler de eşleri vasıtasıyla sordular o mahrem sorularını… Hanımlar, Resûlullahın hanımlarıyla beraber eğitim aldılar. En mahrem soruları bile sorarak… Soramayanlara ise sevgili validelerimiz hocalık etti. Özellikle Hz. Aişe (R.anha)… Genç hanım almanın hikmetlerinden biri de belki buydu. Genç ve zinde bir beyin, hafıza… İlmi bizzat sevgili eşi olan Peygamberimizden (S.A.V.) aldı… Kâh doktor oldu kâh hemşire. Kâh fakihti, kâh muhaddis. Kâh âlime, kâh hafız, kâh müfessir… Bazen şefkatli bir anne, bazen bir sevgili, bazen evlat, bazen de hanımdı… O sahâbîlerin, sahâbîyelerin annesiydi, muallimesiydi. Dedik ya eğitim her yerdeydi. Her yerde eğitim seferberliği ilan edilmişti…

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]