* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Resulûllahın( S.A.V) Öğrencileri 2  (Okunma sayısı 2664 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Resulûllahın( S.A.V) Öğrencileri 2
« : Ağustos 06, 2024, 08:13:36 ÖÖ »


Resulûllahın( S.A.V) Öğrencileri  2

Dedik ya kadın erkeği çoluğu çocuğu, genci yaşlısı seferber olmuştu ilme! Bilemediklerini ya da anlayamadıklarını tekrar tekrar sordular. Öğrendikleri hadisleri daha iyi hıfzetmek, yanılmamak için gittiler emin olana anlayana kadar tekrar ettirdiler Peygamberimiz (s.a.v.) e O da bıkmadan tekrar tekrar anlattı hıfzetmelerini sağlamak için. Sahâbenin dinlediği hadisler için daha sonra tekrar tekrar Hz. Peygamber e müracaat etmesinin muhtemel sebeplerinden bazıları, hadisin zihne iyice yerleşmemiş olmasından ötürüydü. Veya zaman zaman hadisin metnine dair hafızalarda tereddütlerin meydana gelmesi yahut hadisin maksat ve meramının iyi anlaşılamamış olmasıydı.

Bazen de susardı Resûl (s.a.v.)

Bazen de susardı Resûl (s.a.v.) Soruların cevaplarını geciktirirdi. O konu ile ilgili vahiy gelene kadar. Bir keresinde Câbir b. Abdullah malı hakkında, nasıl tasarruf edeceğini sormuş ama Peygamberimiz miras ayeti inzal olana kadar cevaplamamıştı. Bazen de müzâkere meclislerinde katılımcılar arasında aynı hadise dair ihtilaflar çıkmış ve bu ihtilafları gidermek için Resûlullah (s.a.v.) e başvurmuşlardı. Çünkü ashabın hepsi aynı ezber ve kavrama yeteneğine sahip değildi. Sahâbe içinde, bir veya birkaç defa dinlemekle uzun bir hadis metnini ezberleyebilen, zihinleri arı ve duru, hafızaları güçlü kimselerin yanı sıra duyduğunu ezberlemekte zorluk çeken, hafızaları zayıf ve yorgun kişiler de bulunuyordu. Her birinin farklı yetenek ve kapasiteyle yaratıldığını, imkân ve fırsatlar bakımından birbirinin aynı olmayan çevrelerde doğup yetiştikleri, eğitildiklerini göz önünde bulundurmamız gerek. Bütün bunların yanı sıra genç, ihtiyar ve çocukların, erkek ve kadınların bulunduğu da dikkate alındığında tüm sahabenin aynı zihinsel yetenek ve kapasiteye sahip olmasının mümkün olmayacağı da bir gerçektir. Zihinsel zaaf durumunun, hadis öğrenim ve rivayetinde yol açtığı en büyük olumsuzluk, Resûlullah (s.a.v.) den işitilmiş olan hadisin metninde daha sonra baş gösteren kuşku ve tereddütlerdi. Enes b. Mâlik (r.a.), bu konu ile ilgili şöyle der: Biz Resûlullah ile beraber oturur, aşağı yukarı altmış kişi olurduk. O bize konuşur, hadis söylerdi. Fakat daha sonra, dinlediğimiz hadisler hakkında ona müracaat etmeye ihtiyaç duyar ve defalarca gidip gelirdik. Bu şekilde sora sora öğrendiğimiz hadisler, kalp ve zihinlerimizde iyice yer ederdi. [Heysemî, Mecmau z-zevâid, I, 161; Kettânî, et-Terâtîbu l-idâriyye, II, 237.]

Resûlullah (s.a.v.) varken durum böyleydi

Resûlullah (s.a.v.) varken durum böyleydi; ya o dünyasını değiştirdiğinde O zaman da bir hadisi dinlemek doğruluğunu araştırmak için fersah fersah yolculuklar yapılmıştır. Câbir b. Abdullah bunlardan biridir. Cabir b. Abdullah ın, ilk defa duyduğu başka bir hadis için Medine den Mısır a gidip, hadisi Resûlullah tan dinlemiş olan Ukbe b. Âmir i orada bulup, ondan kısasla ilgili söz konusu hadisi öğrenmiş ve akabinde hemen Medine ye geri dönmüştür. (Hatîb Bağdâdî, er-Rıhle, s. 113-114 )

Abdullah b. Abbas ın da kendisinin anlattığına göre; bizzat Peygamberimiz (s.a.v.) den işitmediği bir hadis duyunca, hadisi Resûlullah (s.a.v.) den dinlemiş olan ilk râvîye kadar gidip, o kimse evinden çıkıp da hadisi kendisine söyleyinceye kadar kapısında cübbesini yastık yapıp o kapıda yatarak beklemiştir. Bu esnada rüzgâr yerdeki toprağı üzerine doğru savurduğu için toz toprak içinde kalmıştır.( Taberânî, el-Mu cemu l-kebîr, V, 129.) Sahâbîlerin bu uğurda pek çok meşakkate katlandıkları, günlerce aç susuz kaldıkları, kızgın kumlara, alev alev yanan çöllere aldırmaksızın uzun yolculuklar yaptıkları bilinmektedir. Bu yolculuklar, onların hadis rivayetine verdikleri büyük önemin ve bu konudaki eşsiz titizliklerinin bir tezahürü olarak meydana gelmiştir.

Hz. Ömer (r.a.) ın,- Resûlullah (s.a.v.) den hadis rivayet etmesi istendiğinde - hadislere bir şey katmak veya onlardan bir şey eksiltmekten korkmasından dolayı hadis rivayet etmeye yanaşmadığı kaynaklarda yazılıdır. Yine sahâbeden Zeyd b. Erkam ın, Biz yaşlandık ve hafıza kaybına uğradık. Hâlbuki Resûlullah tan hadis rivâyeti çetin bir iştir. açıklaması, yaşlılık ve bunun getirdiği hafıza kaybı sebebiyle sahâbenin, hadisleri lafzen rivâyet edememekten duydukları korkuyla hadis rivâyet etmekten kaçındıklarını göstermektedir.

Hadisleri rivâyet etmede hata yapmaya sebep bazen eksik dinlemeydi.

Hadisleri rivâyet etmede hata yapmaya sebep bazen eksik dinlemeydi. Resûlullah (s.a.v.) in ilim meclisine sohbetin yarısında veya bir kısmında gelerek, hadisi o andan itibaren dinlemekten ileri gelmiştir bu eksik dinleme ve aktarma. Bu şekilde sonradan gelenler, hadisi ancak belli yerinden itibaren dinleyebilmişler, öncesini duymamışlardır. Bundan dolayı hadisi ezberlemeleri ve rivâyetleri de bu şekilde eksik olmuştur. Aynı hadisi Resûlullah (s.a.v.) in meclisinde onu baştan sonuna kadar dinleme imkânı bulmuş olan bir başka sahâbî, söz konusu eksik rivâyeti duyduğunda eksik rivâyetin sahibi olan râvîyi, iyi ezberleyemedi; çünkü o, Hz. Peygamber hadisin yarısına gelmişken içeriye girdi, baş tarafını dinleyemedi. gibi sözler söyleyerek onu tenkid etmesi bu yüzdendir.

Mesela; Benû Âmir den iki kişi Hz. Aişe ye gelerek, Ebû Hüreyre nin Hz. Peygamber den Uğursuzluk, kadında, evde ve attadır. hadisini rivâyet ettiğini haber verirler. Hz. Aişe hiddetlenerek şöyle der: Kur an ı Ebü l-Kasım a indiren Allah a yemin ederim ki, Resûlullah asla böyle bir şey demedi. O sadece, Cahiliye devri insanları Uğursuzluk kadında, hayvanda ve evdedir. derler, buyurdu. Hz. Aişe bu şekilde Ebû Hüreyre nin rivâyetini tenkid ve tashih ettikten sonra ardından, Yeryüzünde meydana gelen ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce o bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah a göre kolaydır. meâlindeki Hadid Sûresi nin 22. âyetini okumuştur. [İbn Kuteybe, Te vîl, s. 105.]

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]