Hz. Fatıma’yı Anlamak
Hz. Fatıma’nın Resulullah’ın sevgili kızı ve ehlibeytinin dinamiği olduğunu hepimiz biliriz ancak onun annelik ve eş kimliğinin çağlar ötesine uzanan gücünü ve bu gücün hayatımızın hangi alanına değdiğini bilmeyiz, bu hususta kulaktan dolma bilgilerle yetiniriz.
Bize Hz. Fatıma’nın sadece Resulullah’ın kızı ve Hz. Ali’nin eşi olduğu söylenmiş, onun ahlâki özelliklerinden, Hasan ve Hüseyin’i hayata hazırlarken neleri referans aldığından, babasının gölgesinde şekillenen şahsiyetinden pek bahsedilmemiştir. Hz. Fatıma’nın hepimize ışık tutacak şahsiyeti ve gölgesinde yetiştirdiği Hüseyin’in kutlu yolculuğu iktidar sahiplerinin çıkar çatışmalarına kurban edilmiş ve tarihe yön veren bu kurucu öncülerle aramıza tefrikadan duvarlar örülmüştür.
Hz. Fatıma’yı anlamadan Hz. Hüseyin’in kutlu yolculuğunu, zalimlere karşı sergilediği duruşunu, taşıdığı cihat ruhunu ve cesaretini anlayamayız. Her şeyini feda edip çıkmıştır Hz. Hüseyin. Onun Kerbela’da verdiği mücadele, yazdığı tarih bizim öz tarihimizdir ve zamanın zalim ve diktatörlerinin karşısına çıkıp davam haktır diyen bu şahsiyet Hz. Fatıma’nın tedrisatı altında büyümüş, kişiliğini onun gölgesinde şekillendirmiştir. Peki, elindeki meşale ile çağın karanlığını dağıtan Hz. Hüseyin ve onu hayata hazırlayan Hz. Fatıma’yı kendi öz kimliğimizi tanıdığımız gibi tanımamız ve anlamamız gerekmez mi? Bundan niçin mahrum bıraktılar bizi? Hz. Fatıma’yı tanımak ve Hz. Hüseyin’i anlamak kimleri neden korkuttu? Hiç düşündünüz mü?
Bize Hz. Hüseyin’in simasından, atının renginden, hangi yemekleri sevdiğinden ve Resulullah’la geçirdiği vakitlerden söz ettiler ama zulmün boğazına balyoz gibi inen yumruğunu ve kutlu yürüyüşünü birkaç cümle ile geçiştiriverdiler. Bizim onun şahsiyetini ve tarihe attığı imzayı tanımamızı tehlikeli buldular… Hz. Fatıma’yı tanımak, Hz. Hüseyin’i anlamak demek zamanın zorbalarının, dini çıkarlarına alet eden Belam’ların, saltanatı, makam ve mevkii putlaştıranların yanında değil karşısında yer almak demekti ki, bu onların gözlerini korkutmaktaydı. O yüzden gerçekleri sümen altına itip kendilerini güvende hissetmeye çalıştılar.
Fatma Tuncer.