RÜŞVET VE FAİZ
Rüşvet: Yetkili bir kimseye, bir başka kimse tarafından, kanunlara aykın bir şekilde, bir çıkar vaat edilerek veya sağlanarak herhangi bir işin yaptınlmasıdır
Bir memura haklı veya haksız bir iş gördürmek için verilen ücret veya hediyedir Rüşvet vermek, almak, yemek, rüşvetle iş görmektir (46)
Toplumda ahlaki ve dini duygulann zayıflamasına paralel olarak artan hastalıklardan biri de rüşvettir Günümüzde adeta aşikare alınıp verilir hale gelen, basın-yayın organlarının gündeminden hiç düşmeyen rüşvet olayları, ahlaki ve iktisadi yapımızı günden güne çürütmekte, fert ve toplum haklarının çiğnenmesine yol açmaktadır En tabii hakların bile rüşvetsiz elde edilemediği bir toplumda sevgi, saygı, emniyet, huzur ve itimattan söz edilemez İnsanın canı ve ırzı nasıl dokunul-mazsa, malı da öylece mukaddestir, dokunulmazdır Haram kazanç elde etme yollarından olan rüşvetin yaygınlaştığı toplumlarda mal emniyetinden bahsedilemez
Rüşvet, menfaat üzerine dönen bir kirliliktir Daha çok kazanmak, lüks ve konforlu bir hayat sürmek, gösteriş yapmak, dünyevî, maddi makam ve mevkiler elde etmek için tevessül edilen çirkin fiillerden biridir İmansız veya imanı zayıf kimseler için rüşvet alıp vermek pek problem olmaz Çünkü bunlar günaha, sevaba pek aldırış etmezler
İmanlı insanların dikkat edecekleri hususlardan biri de, bir iş karşılığında, hakkı olmadığı halde verilen ücret veya hediyeyi almamaktır Çünkü Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:
"Birbirinizin mallarını aranızda haksız (batıl) sebeplerle yemeyin İnsanların mallarından bir kısmını bile bile yalancı şahitlik ve rüşvet gibi günahlarla yemek için hakimlere intikal ettirmeyin " (2 Bakara, 188)
Ayette bilhassa hüküm verme konusunun zikredilmesi, son derece dikkat çekicidir Bir hakim suçluyu korumak maksadıyla rüşvet alırsa bu haram olur Veren de haram işler Resül-i Ekrem (s a v ): "Hakim hediye aldığında haram yemiş olur Rüşvet alırsa, muhakkak ki, küfre yaklaşmış olur " (47)
"İdarecinin hediye alması haramdır Hakimin rüşvet alması da küfürdür " (48) buyurmuşlardır Rüşveti önleme konumunda olanların rüşvetçi olması çok korkunçtur Cezası daha şiddetlidir Adaletin ayakta kalabilmesi için idarecilerle hakimlerin tarafsızlıklarını yitirmemeleri gerekir İdarecinin hediye alması tarafsızlığını yitirmesine vesile olur Bu da haksızlıklara götürür Sonuçta zalimler keyif sürer, mazlumlar eziliverirler
İdareci de, hakim de hediye, rüşvet gibi çıkar sağlayacak şeylerden uzak kalmalıdırlar ki, suçlu en yakınları da olsa, güçlü kuvvetli de olsalar hak ile hükmedebilsinler Böylece adalet tecelli edebilsin Hakimin rüşvet alması demek, haksız tarafa meyletmesi, taraftar olması demektir ki, adaletin sarsılmasını, ayaklar altına alınmasını doğurur Hadiste bu "küfür" olarak nitelendirilmiştir Alan veya veren helal kabul ederek verirse küfre girer, haram olduğunu bilirse haram işlemiş olur Bu hüküm sadece hakimler için değil, herkes için söz konusudur; ancak hakimlerin konumu daha da mühimdir Millet malının bekçisi, hakların teminatı olması lazım gelen idareci ve hakimler hırsız olursa kim kime nasıl itimat edebilir? Rüşvet almak-vermek herkese haramdır
"Devamlı olarak şüpheli şeylerin peşinde koşanlar, şaraba şıra (içecek), rüşvete hediye, haksız vergiye de zekat kılıfı geçirip alırlar " (49)
"Allah, rüşveti verene, alana ve aracılık edene lanet etsin " (50)
Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz Muhammed (s a v ), bazı suçlara bizzat lanet etmiş veya Cenab-ı Hakk'ın lanet ettiğini haber vermiştir Rüşvet alıp vermek ve aracı olmak da bu suçların başında gelmektedir Bunun sebebi, rüşvetin halkın inanç, ahlak ve iktisadi yapısında büyük tahribata yol açmış olmasıdır
Para karşılığında elde edilen haksız menfaatler, esas hak sahiplerini mağdur etmekte ve mülkün temeli olan adalet sarsılmaktadır
Kötülükler sarmaşığa benzetilecek olursa, aracılık yapanlar da sarmaşığın üzerinde yükseldiği sırığa benzetilebilir Sarmaşığın boyunu yükseltebilmesi, dolandığı sırıkla mütenasiptir Rüşvet alan ile veren, aracılık yapan kimse ile maksatlarına kolayca ulaşmış olurlar Onun için hepsi de lanette ortaktırlar, hepsi suç ortağıdırlar Mecelle'de geçen kaidede; "Alınması yasak (haram) olan şeyin verilmesi de yasaktır " denilir Rüşveti almak da vermek de haramdır
Rüşvet alıp veren toplumun sadece ahiret hayatı değil, dünya hayatı da cehenneme döner Memuru, amiri rüşvet almadan iş görmemeye başlar Vatandaş işini kolay görmek veya gördüre-memekten kurtulmak için rüşvet vermeye kalkar Menfaat çarkı kurulur Bir taraf ezilirken, diğer taraf zorba kesilir Huzur kaçar Toplum ilahi cezayı hak eder: "Bir toplulukta faiz yaygınlaşırsa o topluluk mutlaka kıtlıkla cezalandırılır Rüşvet yaygınlaşırsa o topluluk korkuyla cezalandırılır " (51)
Rüşvetin dünya hayatını da mahvettiği, sosyal çalkantılara sebep olduğu, milleti geri bıraktığı, fakr ve zaruretin kapılarını zorladığı, işleri aksattığı herkes tarafından kabul edilir
Rüşvet yalnızca "para" ve benzeri bir maddi menfaat karşılığında işlenen bir suç değildir Ne yazık ki bazen şeref, namus, dürüstlük, insanlık, haklar ve din, maddi bir çıkar karşılığında verilebilir
"Allah, rüşvet verene ve verdiği hükümde rüşvet alana lanet etsin " (52)
Rasülullah (s a v ), bu hadis-i şeriflerinde, rüşvet vererek vazifelilerin ahlakını bozanların ve konulmuş hükümleri, para karşılığında yanlış mecralara çevirenlerin Allah'ın lanetine uğrayacağını haber vermektedir Rüşvetle dinî hükümleri değiştirme, bozma ve Allah'ın hükümlerini dünyalık karşılığında satmaya Beni İsrail alimleri örnek olarak gösterilir (53)
Hiç kimse sahip olduğu yetki ve fırsatları haksız kazanca alet edemez, başkalannın haklanna gayr-i meşru yollarla el uzatamaz Bütün bu sebepler dikkate alınarak İslam dini rüşveti kesin olarak haram kılmış ve onu büyük günahlardan saymıştır "Hırsızların en kötüsü, idareciye nüfuz edip yulannı eline geçirerek onu istediği gibi konuşturan kimsedir Hatalann en büyüğü, bir müs-lümanın haksız yere malını almaktır " (54)
Zulme Mani Olmak İçin Rüşvet Vermek Mükün Müdür?
Kişinin hakkı olan bir şeyi elde edebilmesi için mecburiyet karşısında verdiği şey rüşvet sayılmaz Keza bir zulmü defetmek ve kurtulmak için verilen şey de rüşvet sayılmaz (55) Rivayet edildiğine göre Ashab-ı Kiram'dan İbni Mesud (r a ) Habeşistan'da bir şeyden dolayı yakalanmış ve iki dinar vermek suretiyle kurtulabilmiştir Tabiilerin imamlanndan bir cemaatten rivayet edildiğine göre onlar: Bir kimsenin zulüm korkusuyla kendi canını veya malını korumak ve kurtarmak için bir şey vermesinde bir sakınca yoktur, de inişlerdir (56)
Zayi edilen hakkını rüşvetten başka bir yolla kurtaramayan veya rüşvetten başkasıyla zulümden kurtulamayan için en iyi şey, Allah'ın kolaylık bahşederek hakkı kazanma ve zulümden kurtulmanın en güzel şeklini kolaylaştırmasına kadar sabretmesidir
Fakat bu durumda bütün vesilelere başvurduktan sonra bir netice alamaz ve rüşvet yolunu tercih ederse; günah, rüşveti alanındır, verenin suçu yoktur (57) Bunların dışında rüşvete müsaade yoktur
----------------------------------------------------------------------------------------
46- Şemseddin Sami, Kamus-i Türki, 1/665; Akay İslami Terimler Sözlüğü, 398
47-Nesei, Eşribe, 43/5631
48- MUnavi, Feyzul-Kadir, 1/212
49- Munavi, a g e , 3/165
50- Tirmizi, Ahkam, 9; Ebu Davud, Akdiye, 4; İbni Mace, Ahkam, 2 ; Ahmed, « g e , 2/164,190,194,212,387,388
51- Ahmed, a g e , 4/205; Münavi, a g e , 5/494
52- Ebu Davud, Akdiye, 4; Tirmizi, Ahkam, 9
53- 7/ A'raf, 169; 9/ Tevbe, 34; 7/ Araf, 169; 5/ Maide, 62-63
54- MUnavi, a g e , 2/532
55- İbni Abidin, a g e , 15/541; Hatipoğlu, Süneni İbni Mace Terc ve Şerhi, 6/368-369
56- Hatipoğlu, a g e , 6/368
57- Kardavi, a g e , 477; Muhammed Alaaddin, Hediyyettll-Alaiyye, 336-337
--------------------------------------------------------------------
FaizYemek
Yüce Rabbimiz pek çok hikmetten dolayı faizi haram kılmış ve ayeti kerimede, "Faiz yiyen kimseler, kıyamet gününde kabirlerinden şeytan çarpmış kimsenin kalkışı gibi kalkarlar " (28) buyurmuştur Bir başka ayeti kerimede ise şöyle buyurulmuştur: "Ey iman edenler! Faizi kat kat yemeyin Allah'tan korkun ki, kurtuluşa eresi-niz " (29)
Faizin azı da çoğu da haramdır Şüphesiz az bir faiz, çok faiz almaya sebep olur İslam, bir şeyi haram kıldığı zaman, haram kapılarını kapatmak için, azını da çoğunu da haram kılar
Ayeti Kerime'de faiz yemek açıkça haram kılınırken buna aracı olan diğer hususlar da dolaylı olarak yasaklanmıştır Peygamberimiz (s a v ) şöyle buyurmuştur:
"Bilerek faizi yiyen, yediren, ona katiplik eden, bilerek ona şahitlikte bulunan kimse, dövme yapan ve güzellik için dövme yaptıranlar kıyamet günü Muhammed'in dili ile lanete uğramışlardır " (30) Ve "Onların hepsinin günahta eşit olduğu" belirtilmiştir (31)
Peygamberimiz (s a v ), ayeti kerimedeki özlü ifadeyi açmış ve bilerek faizi yiyen, yediren, ona katiplik eden, şahitlikte bulunan kimselere lanet etmiştir Faiz kuruluşunda memur olarak çalışanlar her ne kadar faiz yemiyor ve yedirmiyorlarsa da, çalışmalarının karşılığını aldıklarını söylüyor-larsa da; faizin muamelesini görmekte, hesap ve yazışmalarını yapmakta, idari işini yürütmektedir Böylece hadiste ifade edilen katip ve şahit mefhumunun içine girmiş olmaktadırlar Hadis-i şeriflerde faiz yemek, helak edici yedi büyük günahtan biri olarak tarif edilmektedir (32)
Mü'minlerin faiz ve haramlar hususunda çok hassas davranmaları gerekir Zira Rasül-i Ekrem (s a v ) şöyle buyurur ve uyarır:
"İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişi malını helalden mi yoksa haramdan mı elde ettiğini önemsemeyecek " (33)
Yine hadis-i şerifte şöyle buyurulur:
"İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, faiz yemeyen kalmayacaktır Yemese bile tozu
bulaşacaktır" (34)
"Üç grup insan vardır ki, kıyamet günü Allah onlarla çok çok konuşacak: İki kişi arasında hiçbir zaman ikiyüzlülük edip aralarını bozmayan kişi Hiçbir zaman zina etmeyi aklından geçirmeyen kişi Kazancını asla faize bulaştırmayan kişi " (35)
Faiz ve faizcilik, hem ferdin hem de toplumların yıkım sebebidir:
"Bir kimse faizden mal çoğaltırsa, akıbeti mutlaka yokluk çekmek olur " (36)
"Bir toplulukta faiz yaygınlaşırsa, o topluluk mutlaka kıtlıkla cezalandırılır Rüşvet yaygınlaşırsa o topluluk korkuyla cezalandırılır " (37)
"Bir yerde zina açıkça işlenip, faiz açıkça yendiğinde ora halkı Allah'ın azabının gelmesine sebep olmuşlardır " (38)
Faize dayalı ekonomik yapı, huzursuzluğa, sömürüye yol açar; mal, can, nesil ve din emniyetini ortadan kaldırır; toplumu sınıflara ayırır ve böler, çökertir
Allah (c c), faizcileri, cin ve şeytanlar tarafından çarpılan insanlara benzetir Bu benzetişte bir incelik vardır Dünyada faizli para yiyenlerin kıyamet günü haşr meydanına çağrıldıklarında, kabirlerinden kalkmak istedikleri zaman, Cenab-ı Hakk tarafından karınları o kadar büyütülüyor ki, taşımaya güçleri yetmiyor, düşüyor ve sürünerekgidiyorlar İşte kıyamet günü onların bu halleri, herkes tarafından görülecek ve bilinecektir Saha-bi Said bin Cübeyr'den varid olan rivayete göre, kıyamet günü karınlarının taşınamayacak kadar büyük olması, faizcilerin alâmet-i fârikasıdır (39)
"Faiz yiyen kimseler (kabirlerinden), tıpkı şeytan çarpmış kimseler gibi çarpılmış olarak kalkarlar Onların bu hali, "alış-veriş (ticaret) de zaten faiz gibidir " demelerindendir Oysa ki Allah, ticareti helal, faizi haram kılmıştır "(2Bakara, 275)
"Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resulü tarafından bir harp ile karşı karşıya olduğunuzu iyi bilin Eğer tövbe edip faizcilikten vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir Böylece haksızlık etmezsiniz ve haksızlık da edilmezsiniz " (2 Bakara, 279)
Bu ayetteki faizcilerle ilgili olarak geçen, Allah'a ve Peygamberi'ne karşı harbe girme ifadesi, Kur'an'daki yasaklann hiçbirinin sonunda yoktur ve görülmez Çünkü parasını faizle çalıştıran insan, İslam'ın getirmiş olduğu kardeşlik, eşitlik, adalet ve yardımlaşma kurallarına baştan sona kadar karşı olduğu gibi, Allah (c c )'a savaş açmıştır İslam, yardımlaşmayı tavsiye ederken, karşılıksız alınan paranın da zulüm olduğunu bildirmektedir Zulüm ise haramdır
Herhangi bir toplumda faizsiz yaşanamayacağı hissi çoğalmaya ve faizin meşruiyetine çareler aranmaya başlanırsa orada çöküş ve cahiliyye devrine dönüş başlamıştır (40)
----------------------------------------------------------------------------------------
28- 2 Bakara, 275
29-3 Ali İmran, 130
30- Müslim, Müsakat, 105; Ebu Davud, Büyü', 4; İbni Mace, Ticarat, 58; Nesei, Talak, 13, Zinet, 23-24; Darimi, BUyu', 4; Ahmed, a g e , 1/83,88,93,107
31- Müslim, MUsakat, 106
32- Buhari, Vesâya, 23, Hudud, 44, Tıbb, 48; Müslim, İman, 144; Ebu Davud, Vesaya, 10
33- Buhari, Ticarat, 58; Nesei, Zekat, 64
34- Ebu Davud, BUyu', 3; Nesei, BUyu', 2; tbni Mace, Ticarat, 58; Ahmed, a g e , 2/494
35- Ebu Nuaym, Münavi, a g e , 3/322 (3515)
36- Ahmed, a g e , 1/395,424
37- Ahmed, a g e , 4/205,
38- Taberani ve Hakim, MUnavi, a g e , 1/44 (748)
39- Ebus-Suud, İrşadü Aklis-Selim, 1/202; İbni Cevzi, Zadül-Mesir, 1/330; Sa-buni, a g e , 1/387
40- Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, 2/955