Gönderen Konu: İman İmtihanı ve Gazze Direnişi (Okunma sayısı 4428 defa)

fanidunya NET · « : Temmuz 21, 2024, 07:15:40 ÖÖ »

İman İmtihanı ve Gazze Direnişi

İlk insanın aynı zamanda ilk peygamber olması dinin başlangıç tarihini belirler. İlk insanla başlayan nefis ve şeytanla mücadele savaşı Hz. Âdem’den sonra yaratıcıya isyan şeklinde kendini göstermeye başlamıştır. Ferdi olarak başlayan ve iman imtihanını hakiki manada kaybettiren bu hareket Hz. İdris’ten sonra toplumsal bir anlayış olarak ortaya çıkmıştır.

Rivayetlere göre Hz. İdris’in vefatından sonra onun yolundan ayrılmayan bazı kişiler, insanları hak dine davet etmeye devam ettiler. Güzel ahlak ve davranışlarıyla halkın gönlünde yer ettiler. Halk bunları dinlerken büyük bir haz alıyor, zevk duyuyordu. Neticede her fani gibi bunlar da vefat ettiler.

Halk, bunların peşinden acıya ve kedere büründü. Bu durumdan faydalanan birtakım kimseler, “Bunların zamanla unutulup hafızalardan silinmesi böylece halk üzerindeki tesirlerinin kaybolması bizi düşündürmektedir. Hâlbuki bunların mezarlarının başlarına taş dikip, küçük birer heykellerini de evlerde bulundurursak, hem onları unutmamış oluruz, hem de halk onların nasihatlerini devamlı hatırlayarak doğru yoldan uzaklaşmamış olur” dediler.

Belli bir müddet geçtikten sonra bu fikri ortaya atanların sinsi çalışmaları sonucu halkın inanç ve ibadetlerinde çeşitli değişiklikler oldu. Yeni gelen nesiller arasında bu dikili taşların gayesi hatırlanmaz oldu ve bizzat bu taşlara tapan bir grup ortaya çıktı. Başlangıçta âdet olarak ileri sürülen bir iş ibadet şeklini aldı ve puta tapan bu topluluk Hz. Nuh’a karşı putçuluk inancını savundular.

Yüce Allah dışında ilah edinme, putlara, tağutlara, şeytanlara tapınma şeklinde cereyan eden ilahi iradeye başkaldırma olayı ferdi sapmaların ötesine geçip toplumsal bir olay şekline dönüştükten sonra tarihin her devrinde iman edenlere karşı savaştılar, yeryüzünden Allah düşüncesini silip atma mücadelesi verdilerdir. Tabii buna karşılık Allah taraftarları da yeryüzünde küfrün ve zulmün ortadan kalkması, tağutları egemenliğinin son bulması ve ilahi yasaların hâkim olması için mücadele etmişlerdir.

“İman edenler Allah yolunda savaşırlar. İnanmayanlar ise tağutun yolunda savaşırlar. Haydi, siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın.” (Nisa, 76)

Çağımızda bizzat tanık olduğumuz Müslümanlara uygulanan zulüm ve işkencelerin daha şiddetli ve daha korkunçlarını geçmiş ümmetlerin yaşadıklarını Kur’an’ı Kerim bize haber vermektedir.

Ashab-ı Uhdud, kazılan çukurların içinde yakılan ateşlerin yanında iman imtihanına tabi tutulmuş, imanlarından vazgeçmeyenler diri diri ateşe atılarak yakılmışlardır. Bu ateşe atılmanın tek sebebi vardır. Bu sebebi Yüce Allah, “Onların kızdıkları yalnız aziz ve hamid olan Allah’a iman etmeleriydi” (Buruc, şeklinde açıklamakta, Allah’a iman etmelerinden ötürü iman ehlini Allah düşmanlarının ateşe atıp birde karşısına geçip onların feryat ve figanlarını seyrettiklerini haber vermektedir.

İman imtihanı sabır, sebat, samimiyet ve fedakârlık ister. Gerçek er meydanı burasıdır. Herkesin gerçek yüzünün ortaya çıktığı bir sınav. İmanla küfrün, hakla bâtılın, samimilerle sahtekârların birbirinden ayrıştığı bir sınav. Medine münafıklarının Uhud yolunda İslâm cemaatinden ayrıştığı gibi.

İlk insan Hz. Âdem’in (A.S.) yasak ağaca yaklaşmaması şeklinde başlayan insanın imtihan süreci Hz. Âdem’den sonra küfrün taraftar bulmasıyla birlikte çetin bir mücadeleye dönüşmüş, Hz. Yusuf zindanla, Hz. İbrahim ateşle imtihan olmuş, Tevhit mücadelesinin önderleri olan peygamberler her devirde ve her dönemde iman imtihanının en çetin sınavını vermişlerdir.

Yüce Allah, bizleri kendi dinine sahip çıkmaya ve fedakârlığa çağırıyor. Hem de yılmadan, usanmadan korkmadan, çekinmeden herhangi bir hesap peşinde koşmadan, yalnız ve sadece kendi rızası için.

Hani İsa (A.S.), İsrail oğullarının kendisini yalanlayıp, iman etmeyeceklerini anlayınca kendi taraftarlarından yardım isteyerek,

“Allah yolunda yardımcılarım kimlerdir?” dedi.

Havariler; “Biziz, Allah’ın yardımcıları, Allah’a iman ettik. Sen de şahit ol ki, biz muhakkak Müslümanlarız” dediler.”

İşte İslâm, o havarilerin anlamış olduğu İslâm’dır. Hakiki Müslümanların vicdanlarında varlığını devam ettiren İslâm.

“Her nefis ölümü tadacaktır.” Muvakkat bir vakit için bulunduğumuz bu dünya hayatında geçmiş ümmetler de olduğu gibi Muhammed’in (S.A.V.) ümmeti olan bizler de canlarımız, evlatlarımız ve mallarımızla imtihandan geçiyoruz.

Tam on üç yıl süren tevhit mücadelesinin zorlu Mekke dönemi Muhammed’in (S.A.V.) ümmetinin ilk sınavıydı.

Bu zorlu sınavı ümmetin ilkleri ve en şereflileri olan ashab-ı kiramın (R.A.) her birisi başarıyla geçtiler. Herkes kendi hesabına karşılaştığı bütün çile ve ızdıraplara göğüs gerdi, sabır ve sebat gösterdi.

Zillete duçar olmamak için İslâm’ın izzet ve şerefiyle yaşamak şarttır. Başımıza gelen belâların her şeyi bilen, işiten ve gözeten Yüce Yaratıcı’nın izin ve iradesiyle geldiğini ve imanımızda samimiyetimizi ve sabrımızı ölçmeye yönelik olduğunun farkında olmalı ve asla İslâmi hayat tarzından taviz verilmemelidir.

Yeryüzünün müstekbirlerinin, Allah düşmanlarının değişmez karakteri olan baskı, şiddet ve soykırımlar bugün en şiddetli bir şekilde sürmektedir.

Fakat bu İslâm düşmanlarının ebediyen Müslümanlar üzerinde otorite kuracakları anlamına gelmez. Sonuçta muhakkak Allah taraftarları galip gelecektir. Dün Afganistan’da Müslümanlar önce Rus ayısının, ardından da dünyanın kabadayısı ve şeytanı ABD’nin burnunu yere sürterek açık bir zafer kazandı. Bugün şanlı Gazze direnişi bir yıla yaklaşan bir zamandır iman ve şecaatinden başka bir silahı olmayan bir avuç Müslümanın fedakârlıkları ile sürüyor. Evet, gördüğümüz manzaralar karşısında sarsılıyoruz. O parçalanan bedenler, o sokak hayvanlarına yem olan cesetler, o yaralı olarak kurtulan yavruların çaresizce inleyişleri izlemeye bile asla tahammül edilemeyecek manzaralar. Bunun üstüne bir de küçücük bir kara parçasına hapsedilmiş aç, susuz ve açıkta bekleşen 2,5 milyon halk… Sözde 56 İslam devletinin bir İsrail etmediği diğer bir deyişle 2 milyar Müslüman’ın 30 milyon Yahudi’ye baş eğdiği bir dünyada yaşamak Müslümanlar adına en büyük utanç…

Ama bütün bu olumsuz şartlara rağmen Gazze’den bu şehitlerin, imanlarında sebat eden bu halkın sebat, tevekkül ve istikametinden bir zafer çıkacağı kesindir.

İnşaallah buradan çıkacak zafer Afganistan gibi bölgesel değil küresel etki yapacak ve dünyaya İslam şeriatının hâkim olmasının kapılarını açacaktır. Bunun yakın bir zamanda gerçekleşeceğini işaret eden müjdeleri de görüyoruz.

Mustafa Kasadar.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Gönderen Konu: İman İmtihanı ve Gazze Direnişi (Okunma sayısı 4428 defa)

fanidunya NET

İman İmtihanı ve Gazze Direnişi

BENZER KONULAR