Ailenin çöküşü
YAZILI ve görsel medya aygıtlarının modern kültürün taşıyıcılığını yapması çeşitli sorunlara yol açmıştır. Küresel odaklar medya üzerinden İslam toplumlarını ve onun kalesi durumunda olan aileyi içeriden ve dışarıdan kuşatmış ve büyük hasarlar vermiştir. Toplumları benliğinden ve tarihi köklerinden kopartıp fert fert çözmüştür. Özünden kopartılan fertler, manevi hassasiyetlerini kaybetmekte ve anne baba ve çocukların kültürel beklentileri ortak yaşamları ve paylaşımları gittikçe azalmaktadır. Çocuklar, ayrı odalara ve ayrı eşyalara sahipler. Her şey bireye özgü tasarlanıyor ve aile ortak bir yaşam alanı olmaktan çıkıyor. Böyle bir ortamda, ortak bir heyecan ortak bir yaşam döngüsü ve ortak bir duygudaşlık da kurulamıyor. Anne babalar, kendi dünyalarına hapsolmuş ve birbirlerine ulaşamıyorlar. Baba kendini sadece çalışmaya eve para getirmeye adamış. Eşi ve çocukları ile aynı ortamı paylaşıyor aynı havayı soluyor fakat iletişime geçemiyor.
Akşam eve geldiğinde ise yemeğini yiyor ve hemen televizyonu açıyor, rutin dizilerini seyrediyor. Akşama kadar evin işleriyle meşgul olan ve eşinin eve gelmesini dört gözle bekleyen anne ise, akşam vakti eşiyle sohbet etmek istediğinde elleri boş geri dönüyor. Çünkü eşi kendisine sorulan soruları duyamıyor ve ruhen ailenin içinde yer alamıyor. Çocukların durumu daha da vahim. Onlar odalarına kapanmış ve geç vakte kadar bilgisayar ile meşgul oluyorlar. Anne baba ve çocuklar aynı evde yaşıyorlar, aynı sofraya oturuyorlar ama duygusal olarak birbirlerinden uzak ve kopuklar… Elbette böyle bir ortamda sağlıklı bir iletişimden ve sağlıklı ilişkilerden söz edilemez.
İletişim alıcı ve verici arasında gerçekleşir. iletişimin ilk ayağı ise dinlemek ve empati yapmaktır. Dinlemek iletişimin önemli unsurlarından biridir. Karşınızdaki kişiyi dinlerden onun duygularına odaklanmalı ve anlamaya çalışmalısınız. İnsanlığın önderi HZ. Peygamber insanlarla konuşurken yüzlerine bakar ve konuşma bitinceye kadar yönünü çevirmezdi. Konuşurken karşısındaki kişinin sözünü kesmez, onu dinler ve anlamaya çalışırdı. İnsanların sıkıntılarını dinlemekte yetinmez, aynı zamanda ihtiyaçlarını da gidermeye çalışırdı. İslam kültürü ekseninde şekillenen ailelerde sohbet, empati ve yardımlaşma gibi temel değerler merkezi bir noktada yer alır. Fakat günümüzde bu değerler yavaş yavaş aşınıyor ve fertler biz olmaktan çıkıp ben olmaya doğru gidiyorlar.
Fatma Tuncer.