Anneden Geriye Kalan
Bilim insanları hücre organellerinden biri olan mitokondrilerin bebeğe kalıtımsal olarak anneden geçtiğini ifade ediyorlar. İnsanın enerji kaynağı olarak işlev gören ve canlılığı sağlayan mitokondri çocuğa babadan değil anneden geçiyor ve anne hayatta olsa da olmasa da aktivasyonunu sürdürmeye devam ediyor. Doktorlar kişiye anneden geçen mitokondrilerin anne gibi çalışmaya devam ettiğini ve hayat boyu kişinin enerji ihtiyacını karşıladığını belirtiyorlar.
Annemiz hayatta olmasa dahi onun sevgisini hücrelerimizde, nefesimizde, düşünce ve eylemlerimizde taşımaya devam ediyoruz. Yani annemiz mitokondrisini bize miras olarak bırakıyor ve bu bir güce dönüşerek direncimizi artırıyor. Anne koşulsuz seviyor ve sevme potansiyelini nesilden nesle aktarıyor.
Annemin miras olarak bıraktığı sevgiyi ve bana güç veren enerjisini hücrelerimde taşıdığımı fark ettiğimde korkularım dağılıyor, kendimi güvende hissediyorum ve Allah’ın rahmetinin her zerreye ulaştığını görüyorum. Ve bu büyük rahmetin varlık âlemini ayakta tutan en etkin güç olduğuna inanıyorum.
İnsan dünyaya geldiğinde ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar aciz oluyor ve Rabbimiz anneyi aciz olan bu yavruya memur kılıyor, onun bütün ihtiyaçlarını anne üzerinden karşılıyor. Allah’ın anneye bahşettiği sevgi çocuğun damarlarına akarak güce, enerjiye dönüşüyor ve onun hayatını kolaylaştırıyor. O yüzden ruh hekimleri anne ile çocuk arasında kurulan bağın önemine değiniyor ve kişinin yaşadığı travmaları anne ile ilişkileri üzerinden ele alıp değerlendiriyorlar. Zira hepimiz bizi hayata hazırlayan annemizin bir versiyonuyuz ve onun gölgesini iç dünyamızda taşımaktayız.
Anne tutunduğumuz en güçlü daldır ve onunla kurduğumuz bağın hiçbir zaman kopmayacağını biliriz. İlk eğitmenimiz, ilk mürebbiyemiz, ilk sevgi nesnemizdir o. Bizi sevgisi ile ısıtan, eğiten ve en büyük destekçimiz olan annemiz hayatımızı kolaylaştıran bir güç haline gelir ve onunla birlikte yaşamaya devam ederiz.
Dört mevsim gibidir hayatımız ve çocukluğumuzda en önemli işimizin oyun olduğuna inanır ve erişkinlerin hayatını oyunlarla pratize ederiz. Çocukluğumuzun sayfalarını açtığımızda hemen her noktada annemizin izleri ile karşılaşır ve onun sevgisi ile güçleniriz. Anne hep yanımızdadır ve dünyaya onun uzattığı gözlükle bakmaya devam ederiz. Ergenlik dönemine geldiğimizde yoğun bir eleştiri bombardımanı ile karşılaşır ve hayatın en dik yokuşuna doğru tırmandığımızın farkına varıp annemizin şefkatine koşarız.
Dalgalı bir deniz gibi sağa sola savrulduğumuz günlerde yanımızda sadece annemiz vardır ve o bizi kanatlarının altına alarak tehlikeleri bertaraf eder. İç dünyamızda bir saray inşa etmişizdir annemize ve onunla kurduğumuz iletişimi hep sürdürmekteyizdir.
Annemiz bedenimize enerji taşıyan bir parçasını bırakmış ve ebedi yolculuğuna çıkmıştır ve ondan kalan parçadan güç alarak sürdürürüz hayatımızı. İcra ettiğimiz iş, tutunduğumuz unvanlar, kat ettiğimiz yıllar ne olursa olsun anneye olan ihtiyacımız hep devam eder ve hayata onun gözü ile bakar, onun verdiği telkinlerle hareket ederiz.
Düştüğümüzde, beklenmedik bir durumla karşılaştığımızda çocukluk döneminde olduğu gibi “anne” diye irkilir ve onun bizi teskin edeceğine inanırız. Anne Allah’ın bir lütfudur ve hayatımızın her alanında etkindir.
Fatma Tuncer.