HUZUR EVLERİNDE HAYAT
Modern kültür hayatımızı tamamıyla etki altına aldı. Geleneksel kültürde çocuklar annenin terbiyesi altında büyürken artık kreşlerde ya da bakıcının himayesinde büyüyor ve anne yoksunluğuna maruz kalıyorlar. Geleneksel kültürde kadın aileyi bir arada tutan etkin kişi iken artık kamuda rol alan ve dişiliği ile ön saflarda yer alan bir fert. Geleneksel kültürde, büyük ebeveynler çocuklarının yanında huzurlu bir hayat yaşar ve birikimlerini onlara aktarırlardı. Günümüzde ise atıl bir eşya gibi huzur evlerine terk ediliyor.
Kutsal kitabımız Kur’an, anne babaya bakmanın mükâfatından bahseder ve bunun çocuklar için manevi bir kazanç olduğunu vurgular. Son yıllarda yapılan araştırmalar ise özel huzurevi sayısının yüzde 300 arttığını gösteriyor. Çünkü kapitalizmin gölgesinde büyüyen fertler için yaşlılık bir zayıflık emaresi ve zayıf olan, korunmaya ihtiyaç duyan her şey tercih edilmemelidir.
Şahsiyetlerini İslam’ın ikliminde oluşturmuş fertler zayıf olan kişi ya da kişilere yakınlaşmaya ve onların ellerinden tutarak manevi hanelerine katkı sağlamaya çalışırlar. Bugünün çocukları için ise zayıf olan, yardıma ihtiyacı olan kişi atıldır, hayattan tecrit edilmeli, yaşamın dışına itilmelidir. Zira bu çocukların zihinlerinde şekillenen güç kavramı bütünüyle maddiyet üzerine kurulmuştur. O yüzden yaşlanan ebeveynlerini son kullanma tarihi geçmiş bir ürün gibi görüp huzur evlerine terk ederler. Onlara göre bu kişiler ayaktakilerin sırtında bir kamburdur, artık hayata dair üretebilecekleri bir şeyleri kalmamıştır. O yüzden kalan vakitlerini kapalı bir ortamda geçirmeli ve ölümü beklemelidirler.
Kadim tarihimizde Müslümanlar yaşlıları baş tacı eder ve onların bilgeliklerinden faydalanırlardı. Çocuklar büyük ebeveynlerinin tedrisatından geçer onların bilgi ve deneyimlerini içselleştirirlerdi. Oğullar ve kızlar anne babaların kendileri için verdiği emeğe hürmet eder ve onlara olan vefa borçlarını ödemek için öf bile demezlerdi. Fakat artık her şey geçmişte kaldı. Bugünün çocukları vefa, katlanmak, şefkat ve adalet gibi değerlerden uzaklaşarak manevi yoksulluğa düşüyorlar. O yüzden ne ebeveynler çocuklarına sevgi gösterebiliyor ne de çocuklar ebeveynlerini şefkatle kucaklayabiliyorlar.
Fatma Tuncer.