Depresyon çağındayız
Ruh hekimleri depresyonu, negatif enerji birikimi, ruhsal bütünlüğümüzün yara alması olarak tanımlıyorlar. İnsanlar yaşam boyu birçok olumsuz olayla karşılaşırlar. Zira içinde yaşadığımız dünya acı ile neşeyi aynı kapta taşıyor. Olaylara verdiğimiz negatif anlamlar bir noktaya kadar birikiyor ve öyle bir an geliyor ki, patlamış bir volkan gibi bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Böyle durumlarda kaygı, depresyon ve panik bozukluk gibi sorunlar kaçınılmaz oluyor. Her iki kişiden birinin depresyon ve kaygılarından söz etmesi bizi şu sorulara götürüyor:
Neden kendimizi emniyette hissetmiyoruz?
Olaylara karşı direncimizi ne oldu da kaybettik?
Geçmişte insanlar yaşanan imtihanları bir eğitmen gibi görüp sabırla savarken bu gün neden insanlar isyan eder hale geldiler?
Şunu baştan kabul edelim; bizler madde ile manayı, bilgi ile hikmeti birbirinden ayırarak çıkmaz bir sokağa sürüklendik. Yaşadığımız olayları dünyevi bir gözlükle okumaya başladık. Seviyoruz dedik fakat sadece meşakkatsiz olanı sevdik, acıyı sabırla savmak yerine düşman ilan ettik. Oysa düşman olarak ilan ettiğimiz acıyı hayatımızdan uzaklaştırma şansına hiç sahip değildik.
Mutluluğun her daim kaim olacağına inandık ve hüzne dair ne varsa hayatımızdan uzaklaştırmaya çalıştık. Başımız sıkıştığında çare aramak yerine kaçmayı ve uzaklaşmayı tercih ettik. Izdırap, acı ve hüzün hep yakınımızdaydı ve biz sabırla karşılık verdiğimizde bu unsurlar manevi bir kazanca dönüşecekti fakat başaramadık. Teslim olmak yerine hep sorular sorduk:
Neden ben?
Niçin ben?
Acı elbette tercih edebileceğimiz bir şey değil. Fakat sadece neşeyle değil acıyla da komşuluğumuz var. Eğer acıya bu açıdan bakar ve Allah’a teslimiyet gösterebilirsek bunu sadece kazanca çevirmekle kalmaz ruhsal bütünlüğümüz içinde eritebiliriz de. Evet, eğer istersek bunu başarabiliriz. Bir düşünürün de dediği gibi “bizi yıkmayan acı güçlendirir” Bir okurumuz “acı ekonomik seviyesi yüksek eğitimli kişilerin sokağına neden uğrar” diye sormuştu. Sahip olduğumuz maddi birikimler zorluklarla başa çıkmamız için tek başına yeterli değildir. Bunun için yeterli manevi kaynaklara da sahip olmamız gerekir. Manevi değerlerden uzaklaştıkça ruhsal rahatsızlıklara daha yatkın hale geliriz. O nedenle hayatımıza anlam katan değerlerle bütünleşmek ve özümüze dönmek zorundayız.
Fatma Tuncer.