Dost Sırlarınızı Emanet Ettiğiniz Kişidir
Hz. Peygamber, "Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kişidir" buyurmuş ve güvenilirliğin önemine vurgu yapmıştır. Güvenmek sevmekten daha önemlidir. Kalbiniz tercihini yapar ve davranışlarını tasvip etmediğiniz kişilere de sevgi besleyebilirsiniz. Güvendiğiniz kişi ise arka bahçenizin kapısını açtığınız, sırlarınızı emanet ettiğiniz özel bir kişidir. Zira onun size zarar getirmeyeceğinden, kendi onurunu koruduğu gibi sizin onurunuzu da koruyacağından eminsinizdir.
İnsanlarla paylaşamayacağımız ve bedenimizle birlikte gömülecek olan sırlarımızı arka bahçeye atar ve kapıyı kilitleriz. Ancak öyle anlar olur ki, sakladığımız, gizli tuttuğumuz sırlarımız büyüyerek ağır bir yüke dönüşür ve bu yükü taşıyamaz hale geliriz. Böyle durumlarda cesaretimizi toplayıp, bir terapiste gider ve kuyuya gömdüğümüz sırları paylaşıp, düşüncelerimizi yeniden yapılandırmaya çalışırız.
Arka bahçeye terk edilen sırları bir terapist ile değil de bir dost ile paylaşmaya ihtiyaç duyanlar da vardır. Fakat adı üstünde, paylaşılacak olan bir eşya değil, sırlardır, yaşanmışlıkların fotoğraflarıdır ve bu fotoğraflar aşikâr edildiği takdirde kişi aile ortamında ya da ekonomik, sosyal, ticari hayatında bazı sorunlarla karşılaşabilir. O nedenle insanlar günübirlik olayları herkesle paylaşabilirler ancak sırların paylaşıldığı kişi güvenilen özel bir kişidir.
İslam sırların saklanmasını emretmiş ve sırrın ifşasını bir hak ihlali olarak değerlendirmiştir. Zira sır bir emanettir, kişi kendisine bırakılan emanet bir eşyayı korumak için nasıl itina gösteriyorsa, verilen sırları saklama noktasında da aynı hassasiyeti göstermek zorundadır.
Fatma Tuncer.