Korkularımızla yüzleşebiliriz
Günümüz insanı yaşamını kronik bir korku sarmalı içinde geçiriyor. Fakat ilginçtir korkuları ile yüzleşmek yerine ürettiği savunma mekanizmalarına yaslanıp, kaçmayı tercih ediyor. İstediği her şeye ulaşabiliyor fakat sahip olduğu nesneleri kaybetmekten korkuyor, korkuları yüzleşmek yerine ise türlü türlü bahaneler üretiyor.
Bugünün insanı dünya ile kurduğu ünsiyeti o kadar abartıyor ki, ölümlü olduğunu unutup kendini bu diyarın kalıcı sakinlerinden sayıyor. Yazılı ve görsel medyayı aktif olarak kullanıyor, dünyada neler olup bittiğinden haberdar oluyor. Akademik makaleleri okuyor, felsefi yorumlar yapıyor hayatla kurduğu bağı her dakika biraz daha güçlendiriyor. Fakat kendini, tabiatı ve olayları okuma noktasında yetersiz kalıyor.
Cenaze arabaları şehrin en kalabalık caddesini yararak geçiyor, yoksulluğa, hastalıklara ve yalnızlığa duçar olan insanlar çare bulabilmek için koşturuyorlar. Bebekler doğuyor, hemen her dakika yaşlı genç ya da çocuk bir kişiyi ahirete uğurluyoruz. Acı ile neşe yan yana… Ve kime neyin ne zaman uğrayacağını bilemiyoruz. İşte bütün bunlar insanın korkularını daha da arttırıyor. Fakat insanlar hayatın mahiyetini kavramak ve kendilerine dönmek yerine sürekli kaçıyorlar… Oysa takip edilecek yol belli. İman=teslimiyet ve sabır…
İnsanların korkularına hemen her gün bir yenisi ekleniyor… Ölüm korkusu, böcek korkusu, karanlık korkusu, kapalı alan korkusu, hastalık korkusu… Derken ömür geçip gidiyor. Fakat modern dünyanın insanları evin eşiğinde kaybettikleri şeyi Kaf dağının arkasında arıyor ve o yüzden ihtiyaçları olan şeye bir türlü ulaşamıyorlar. Yüce Yaratıcıya yönelip teslimiyet göstermek yerine korkularının üzerine perde çekip kaçmaya devam ediyorlar. Peki, nereye kaçıyorlar? Kimileri eğlence ortamlarına, kimileri alış veriş merkezlerine, kimileri yemeğe, kimileri uykuya kimileri vurdumduymazlığa kaçıyor… Fakat korkuları onları kaçtıkları yerden alıp dibi görünmez bir dehlize sürüklüyor.
Korku, umut ve güven gibi doğal bir duygudur. Dengede tutulduğu sürece bir uyarı sinyaline dönüşür ve önlem almamıza yardımcı olur. Eğer korkularımızın üzerine gider ve hayatımızı yeniden sorgulayabilirsek hatalarımızın farkına varır ve emin adımlarla ilerleyebiliriz.
Fatma Tuncer.