Hayat Bir Merdiven Gibidir
Son günlerde bilgisayarımı açıp gazetelere göz atarken önüme şu ifadeler düşüyor:
Filan şarkıcının son hali yürek burktu. Bir zamanlar Yeşilçam’ın gözde sanatçılarındandı şimdiki hali görenleri şaşkına çevirdi…
Bu ifadelere her rastladığımda popüler kültürün esareti altında yaşayan ve hayatı sadece zevk ve eğlenceden ibaret gören insanların yoksul dünyalarını düşünüyor ve tıkanıyorum. Gençlerimizin özendiği şarkıcı, oyuncu ve fenomenlerin ekranlara çıkıp verdikleri kilolardan, giydikleri giysilerden, yiyip içtikleri şeylerden terk ettikleri sevgililerinden bahsedip bu sığ düşünceleri ile toplumda kendilerine yer bulabilmelerini anlamak mümkün değil. Biz ne ektiysek onu biçiyoruz, yaşadıklarımız yaptıklarımızın sonucu…
Son hali yürek burktu ya da yıllar onu bir türlü yaşlandıramadı, genç kızlara taş çıkartıyor, kilolarını gizlemeye çalıştı, yüzündeki estetik anlaşılıyordu gibi ifadeler hepimizin aşina olduğu ifadeler öyle değil mi? Fakat hiç itiraz etmiyor, tepki göstermiyoruz.
Ne yazık ki, ekranlarda sergilenen magazin programları Müslüman bir toplumda dedikoduyu meşru hale getirdi. Nitekim eğlence sektörünün sakinleri sadece, birbirlerinin aşk kaçamakları, ne kadar kilo alıp verdikleri, nerede tatil yaptıkları ve ne kadar kazanç elde ettikleri ile meşguller.
Dedikodu programları Müslüman bir toplumda kendine yer buluyor ve bu programları hazırlayıp sunan kişiler fahiş paralar kazanıyorlar. Peki dedikodu, gıybet, arkadan çekiştirmek, insanların kusurları ile meşgul olmak haram değil mi? Ya da dedikodunun haram olduğuna inanan Müslümanlar vaktin ne kadarını bu programları izleyerek tüketiyorlar?
Son hali yürek burktu ifadelerinin bahsi geçen kişinin fiziki görüntüsünü yermek için söylendiğini hepimiz biliyoruz fakat sessiz kalıyoruz. Peki bu ifadelerin insanlarımıza pompaladığı kompleks ve değersizlik duygusunun nelere mal olduğunu görebiliyor musunuz?
Bu ifadeleri duyan kadınlar ekranlarda kendilerine rol model olarak gösterilen prototipe uyum sağlamadıkları takdirde değersiz olduklarına inanıyor ve hayatı kendilerine zehir ediyorlar. Öyle ki bir kaç kilo verebilmek için gitmedik diyetisyen, uygulamadık diyet programları bırakmıyorlar. Dünya üzerinde tek geçerli şeyin güzellik olduğuna inanan düşünce fukaraları ne yazık ki peşlerinde kitleleri sürükleyebiliyorlar. Ve onların empoze ettiği yaşam tarzı bütün insanlarımızın hedefi haline geliyor. Peki neden?
Hayatın ölümlü olduğunu biliriz fakat vaktin hiç geçmeyeceği vehmine kapılırız. Oysa her insanın alacağı nefes ve atacağı adım bellidir. Allah’ın biçtiği ömür bittiğinde hepimiz bu hayata veda edeceğiz. Bu bir gerçek!
Hayat dört basamaklı bir merdiven gibidir. Doğarsınız ve hayatı oyunlar kurarak tanımaya çalışırsınız. Gençliğe adım attığınızda dünyayı avuçlarınızın içinde hisseder ve enerjinizin hiç bitmeyeceğini zannedersiniz.
Belirlediğiniz hedefe doğru koşarken erişkinlerden güç ve destek alırsınız. Sonra evlenir, çocuk sahibi olur ve orta yaş döneminin imkanlarından faydalanırsınız. Hayat su gibi akıp gider saçlarınıza kar taneleri düşer, yüzünüzde belirgin çizikler oluşur ve yaşlılığa adım atarsınız. Yaşlılık merdivenin son basamağıdır fakat birçok kişi buraya ulaşamadan veda eder hayata. Kendilerini dünyanın ebedi müdavimleri olarak gören şöhretli hanımlar ise yaşlılığı hiçbir şekilde kabullenemiyorlar. Neden? Çünkü bedenleri dışında yatırım yaptıkları hiç bir şey yok, zor günlerde işlerine yarayacak bir birikime sahip değiller, tutunabilecekleri bir dal, hayatlarını feda ettikleri değerleri yok. Fiziğimle, yüzümle para kazanıyorum deyip bütün ümitlerini bedenlerine bağlıyorlar. Fakat beden yaşlanmaya ve ölüme mahkum, beden toprağın oğlu ya da kızı. Ne yazık ki bu insancıklar kendilerine ait olmayan bir bedenle avunup akıp giden zamanı göremiyorlar.
Yaşlanmayacaklarını, ölümle tanışmayacaklarını sanıyorlar. Yaşlılığa adım atmış bir hatunun görüntülerini alarak son hali yürek burktu diye başlık atarken kendilerinin de aynı güzergaha doğru koştuklarının farkına varamıyorlar.
Fatma Tuncer.