* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İslam Dünyası Neden Geri Kaldı 1  (Okunma sayısı 146 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
İslam Dünyası Neden Geri Kaldı 1
« : Eylül 27, 2021, 04:25:44 ÖS »
İslam Dünyası Neden Geri Kaldı   1

İranlı Müslüman sosyolog Ali Şeriati, “Batılılar bize, ‘Atalarınız çok çalıştı, övünebileceğiniz büyük işler başardılar, sizin çalışmanıza gerek yok, bizim ise geçmişimizde bu türden başarılar yok o yüzden çalışmalıyız’ dediler ve Müslüman halkları asırlarca uyuttular” der. Hakikaten biz atalarımızın başarıları ile övünmekte o kadar ileri gittik ki, “Dünyayı titreten bir ceddin torunlarıyız, bütün dünya bir araya gelse bize bir şey yapamaz” deyip rehavete kapıldık. Müslüman halklar kendilerini ulusal kimlikleri üzerinden tanımlayarak körleştiler ve cahil kibri ile hareket edip önlerindeki uçurumu göremez hale geldiler. Tarihimiz öylesine abartılı şekilde kurgulanmıştı ki, geçmişin kahramanlık öykülerinden çıkıp bugüne gelemedik ve buna ihtiyaç olmadığına inanıp gaflete kapıldık. Dedelerimizin bizlere bıraktıkları onurlu miras elbette önemli ancak onların başarılarından ilham alıp bugünü inşa edemiyorsak, telaffuz ettiğimiz hamasi ifadelerin hiçbir anlamı olmayacaktır. Onların onurlu duruşlarından güç alıp siyasi, sosyal, bilimsel, felsefi ve teknik alanda yol kat etmek ve yaşadığımız sorunlarla başa çıkabilecek donanıma sahip olmak zorundaydık. Fakat öylesine tatlı bir rüyaya dalmıştık ki, uyanmaktan ve kendimizle yüzleşmekten kaçındık.

Geçmişte elde edilen başarılarla övünmek ve bugünü görememek İslam toplumlarının geri kalmışlığının en önemli nedenlerinden biridir.

Ceddimiz insanlığa ışık tutacak ilmi faaliyetleri desteklemiş ve siyasi, sosyal, sanatsal, bilimsel ve teknik alanda emsalsiz başarılar elde etmiştir. Ancak ne yazık ki ürettikleri bilimsel değerlere sahip çıkamamış, sahip oldukları bu birikimleri Batı’ya kaptırmışlardır. Nitekim İslam dünyasında 16. yy’a kadar devam eden bilimsel çalışmaların ekmeğini Müslümanlar değil Batılılar yemiş ve onlar bu birikimlerinin üzerine koyarak güç elde etmişlerdir.

Avrupa için karanlık bir dönem olan Ortaçağ, Müslümanların tıp, astronomi, matematik, geometri, fizik, felsefe ve tarih ilminde yol kat ettikleri bir dönemdi fakat bu kıymetli birikimler Batılı bilim adamlarının eline geçti ve zehirli bir bıçağa dönüştürüldü.

İslam toplumlarının bilimsel sahada yol kat edememelerinde yönetici ve aydın kesimin rehavete kapılmalarının yanında ihdas edilen İslami kurumların özünden kopmasının ve âlimlerin toplumun ihtiyaçlarına çözüm üretmek yerine dinin helal çerçevesini daraltmalarının büyük etkisi var kuşkusuz. Ne yazık ki fıkıh ilmi çağın sorunlarını kapsayacak şekilde ele alınamadı, fakihlerimiz kendilerini dar bir alana hapsettiler ve güncel sorunlara karşı çözüm üretemediler.

Müslümanların içinde bulunduğu rehavete vurgu yapan ve sorunlarımızın çözümü noktasında nasıl bir yol takip edeceğimizi sorgulayan, bunun için kafa yoran âlimlerimiz ise ağır şekilde cezalandırıldılar ya da şehit edildiler.

Sesleri kısılan ve baskılanan ilim insanları ise şimdi ve burada ne yapmamız gerektiği konusunda ayakları yere basacak çözümler üretemediler ve fıkıh yaşayan düşünce biçimi haline getirilemedi, bütün bunlar İslami düşüncenin statikleşmesine ve çağın getirdiği sorunlar karşısında çözümsüz kalmasına neden oldu.

İslam haramların sınırlarını net şekilde belirtmiştir ancak helallerin hududunu çizmekle beraber sınırını geniş tutmuş, topluma fayda sağlayacak her meşru şeyi helal dairesinde değerlendirmiştir. Fakat ne yazık ki âlimlerimiz bu konuda son derede tepkisel reflekslerle hareket etmişler ve alanı daraltarak bilimsel çalışmaların önüne set çekmişlerdir.

Bugün İslam toplumları Batı’nın sultası altında eziliyor ve yaşanan işgaller karşısında direnecek güce sahip olamıyor.

Müslüman yöneticilerimiz, ilim insanlarımız, aydın ve düşünürlerimiz ise bir araya gelip sorunları mülahaza etmek yerine birbirlerini ötekileştirerek çözüm olabilecek yolları tıkıyorlar.

Müslümanlar ilk evvela bu sorunu aşmalı ve siyasi, ekonomik ve bilimsel alanda özgürleşmenin yollarını aramalıdırlar. Yoksa bu kırık bastonla yol almamız mümkün olmayacaktır.

Fatma Tuncer.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Ynt: İslam Dünyası Neden Geri Kaldı 2
« Yanıtla #1 : Eylül 28, 2021, 07:32:52 ÖÖ »
İslam Toplumları Neden Geri Kaldı  2

İslam toplumlarının geri kalmışlığının birincil nedeni kuşkusuz, devlet yönetimine liyakatsiz kişilerin getirilmesi ve bu kişilerin toplumun ihtiyaçlarına duyarsız kalıp, güç ve servet edinme telaşına kapılmalarıdır. Resulullahın idari sistemde anahtar olarak kullandığı adaleti katleden bu kişiler, büyük fecaatlere, geri dönülmez hatalara yol açtılar.

Bilindiği üzere Asr-ı Saadet döneminde Resulullah, peygamberlik görevinin yanında farklı inanç ve düşüncelere sahip fertleri adalet şemsiyesi altında toplamış ve sükûneti sağlamıştı. Resulullahın vefatından hemen sonra ise çatışmalar başlamış ve Hz. Ebu Bekir Müslümanların ittifakıyla halife seçilmişti.

Daha sora Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali halife olarak görev yapmış ancak Hz. Osman’ın hilafetinin son yıllarından itibaren ortaya çıkan fitne olayları ve iç savaşlar Müslümanları birbirlerine düşürmüş ve ne yazık ki kabileciliği tetikleyen Ümmeyoğulları’nın yönetimi ele geçirmesi ile hilafet saltanat ve gösterişe dönüşmüştü. Hz. Ali’yi Hz. Osman’ın ölümünden sorumlu tutan Muaviye, kabileciliği tetikleyerek taraftar toplamış ve Hz. Ali’nin meşru halife olmadığını ileri sürüp çatışmayı alevlendirmişti. Hz. Ali’nin haklılığı ümmetin ittifakı ile sabit olsa da taraftarların artması, sorunu içinden çıkılmaz hale getirmiş ve fitneyi tetikleyen zihniyet Hz. Ali hayattayken halife olamayacağının farkına varınca taraftarlarını fişeklemeye devam etmişti. O dönem yaşanan bu kaos ve çatışma giderek büyümüş ve ne acıdır ki, Resulullahın en büyük destekçisi, dava kardeşi Hz. Ali şehit edilmişti.

Gayr-i ahlâki tavırları ile toplumda ciddi anlamda rahatsızlık uyandıran Yezid’in veliaht tayin edilmesini sahabenin önde gelenleri elbette onaylamamıştı ancak Yezid hile ve dayatma yoluyla önce veliaht tayin edilmiş, Muaviye’nin ölümünden sonra da yönetici konumuna getirilmişti. Sahabenin haklı tepkilerine rağmen devletin kurumları bu zihniyetin kontrolü altına girmiş ve fitne gittikçe yayılmış, hak ihlalleri artmış, kardeşlik bilinci körelmiş ve toplumun can ve mal güvenliği kalmamıştı. Ne acıdır ki, çağın en büyük zalimine biat etmeyi reddeden Hz. Hüseyin yalnızlığa terk edilmiş ve yol arkadaşları ile birlikte şehit edilmişti.

İstişare ve seçime dayalı hilafetin saltanata dönüştürülmesi ve İslami değerlerin katledilerek, zevk, sefa, israf, içki ve ihtişamın yaşam tarzı haline getirilmesi Müslümanları maddi ve manevi anlamda yoksullaştırmıştı.

Nitekim devletin yönetimi, zalim bir diktatörün inisiyatifine terk edilmiş ve hak ihlalleri almış başını gitmişti. Emevi kanından olanlar ya da onların zulmünü destekleyenler servet sahibi olurken, yaşanan hukuksuzluğa karşı çıkanlar ağır şekilde cezalandırılmış ve bu kokuşmuş sistem dindenmiş gibi gösterilip sürdürülmeye çalışılmıştı.

Liyakatsiz yöneticilerin devletin imkânlarını kendilerine çevirerek, şatafatlı bir hayat sürmeleri ve ahlâki kokuşmuşluğun, yoksulluğun ve hak ihlallerinin sıradanlaşması İslam toplumlarının geri kalmışlığının en büyük nedenlerinden biridir. Nitekim zalim ve liyakatsiz işbirlikçiler Yezid ve yoldaşlarının ölümüyle son bulmadı, coğrafyamızda diktatörler hep dış destekle kendilerine yer edindiler ve halkın sorunlarına duyarsız kalıp efendilerine hizmet etmeyi tercih ettiler. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de yaşanan hak ihlallerine karşı çıkanlar baskılara maruz kaldılar ve cezalandırıldılar. Makam sarhoşluğuna kapılan işbirlikçi yöneticiler yaslandıkları koltuğu korumaya çalışırken düşman bizim hanemize kadar girdi ve sahip olduğumuz bütün imkânları talan etti.

Müslüman yöneticiler ve toplumun önde gelenleri ise hataları ile yüzleşip çözüm aramak yerine hamaset yapmaya devam ettiler. Bilmiyorum daha kendimizi ne kadar kandıracağız…

Fatma Tuncer.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]