HZ. HÜSEYİN İZİNDEYİZ 1
Hz. Hüseyin halkın tevhidi eksenden uzaklaşıp, para, mevki ve zulme yöneldiği bir vakitte İslam’ın bekası için çıkmış ve çıktığı yolun sonunda şehit edilmişti. İnandıkları davayı üç kuruşa satan dalkavuklar Yezid’in yanında yer alıyor ve Hz. Hüseyin’den yeryüzünün en azılı zalimine biat etmesini istiyorlardı. Resulullahın torunu zalim bir yöneticiye biat etmektense cihadı ve şahadeti tercih etti ve dava arkadaşlarıyla birlikte gücünün son noktasına kadar direndi. Daha evvel ona mektuplar yazıp, biat edeceklerini bildiren Kufe sakinleri paranın büyüsüne kapılmış ve onu zalimlerin zulmüne terk etmişlerdi. Fakat Hz. Hüseyin kararlıydı tek başına da kalsa bu yolda takati bitinceye kadar yürüyecekti.
İslam coğrafyasını etki ve baskı altına alan zalim bir yöneticiye hakkı haykırmak üzere çıkmıştı Hz. Hüseyin. Yol arkadaşları ile birlikte giderken Allah’ın sevgisini bütün hücrelerinde hissetmekte ve imanın onların sahip oldukları variyetten çok daha güçlü olduğunun bilinciyle yürümekteydi. İnanıyorlardı ve inandıkları davanın bekası için çıkmışlardı yola. O gün karıncanın dediği gibi ölürsem de hak yolda ölürüm deyip şu ifadeleri sarf etmişti Hz. Hüseyin: “Ben ceddim Resulullahın ümmetini ıslah etmek, marufu emir münkerinehy etmek, ceddim Muhammed’in ve babam Ali’nin yolundan gitmek için çıkıyorum.” Bu ifadeler onun ve dava arkadaşlarının direncini yükseltmiş ve bütün korku, endişe ve vesveseleri silip götürmüştü. Hz. Hüseyin inanıyordu inandığı davanın bekası için bedel ödemeye hazırdı.
Hz. Hüseyin giderken, yolda hak dinin tebliğini yapan ve Hz. Hüseyin’i haklı davası hususunda destekleyen amcaoğlu Müslim’in şehit edildiğini öğrendi. Kendisine mektup yazan ve hak için mücadele edeceklerini belirten Kufeliler tahmin ettiği üzere vefasızlık göstermiş ve Yezid’e teslim olmuşlardı. Zira yol güzergâhında karşılaştığı Arap şairi Ferezdak da, “Kufe halkının kalbi seninle kılıçları ise Beni Ümeyye iledir” demiş ve halkın ihanetini haber vermişti.
Hak olan, doğru olan davanın savunuculuğunu yapmanın bedeli ağırdır. Küçük tehditler karşısında dahi bedel ödemekten kaçınıp zulmün bir parçası haline geldiğinizde ise ayaklarınız yavaş yavaş kaymaya başlar ve kendi sınırlarınızdan uzaklaşırsınız. Çağ değişir, yaşam şartları değişir ancak insana ait sorunlar hep aynıdır ve hep devam eder. Nitekim o gün bu sınırlar küçük menfaatler uğruna nasıl ihlal edilmişse, İslam’ın değerleri nasıl katledilmişse bugün de bu değerler çıkarlar uğruna terk edilmektedir. Hz. Hüseyin işte bu sınırları, bu değerleri korumak adına ağır bedeller ödemeyi göze alarak yola çıkan bir şahsiyetti.
Yezid, Hz. Hüseyin’in ailesi ve arkadaşları ile birlikte yola çıktığını öğrenince küplere bindi ve pusu kurmak için arkadaşları ile bir araya geldi. Hz. Hüseyin ise Ber’a denen yerde durup, burada bir hutbe irat etti ve Allah’ın dini için her şeyi göze alıp yola çıkanlara hitap etti ve isteyen geri dönebilir dedi. Hz. Hüseyin sonra Resulullahın şu hadisini hatırlattı: “Kim zalim bir hükümdara rastlar ona söz ve işleriyle muhalefet etmezse Allah o kişinin dünyada ve ahirette iki yakasını bir araya getirmesin.” Hz. Hüseyin’i dinleyen arkadaşları onu yalnız bırakmayacaklarını ifade ettiler ve hak ile batılın ayrıldığı bu noktada tavırlarını haktan yana koymaya karar verdiler.
Hz. Hüseyin, ailesi ve ona eşlik eden dava arkadaşları çölde açlığa ve susuzluğa ve ağır saldırılara maruz kaldılar. Onu biate zorladılar kabul etmeyince saldırmaya başladılar. Hz. Hüseyin’in bedenine kılıç darbeleri iniyordu. Yezid’in paralı askerleri acımasızca vuruyor ve Resulullahın torununu katledip zalim hükümdarlarının gözüne girmek istiyorlardı. Hz. Hüseyin’in bedeni ağır yaralar alsa da imanı daha da güçleniyor ve şöyle haykırıyordu:
“Kanımla yükselecekse ceddim Muhammed’in dini
Ey kılıçlar doğrayın beni alın bedenimi!”
Hz. Hüseyin Kerbelâ çöllerinde şehit edildi. Fakat onun kutlu mesajı çağlar ötesine kadar ulaşıp insanlara ışık tutmaya ve yön göstermeye deva ediyor.
FATM TUNCER.