ÇARESİZLİĞİN ADI DOĞU TÜRİSTAN
Doğu Türkistan kaderine terk edilmiş yalnız ve çaresiz bir toplum… Okyanuslar ötesinde kıyıya vuran bir balinanın hikâyesini bütün dünyaya duyuran küresel medya, Doğu Türkistan’da yaşanan şiddet ve soykırıma karşı duyarsız kalıyor.
İslam kardeşliğinden dem vuran bizler ise küresel köyün sakinlerinden farklı değiliz. Olaylara onların baktığı pencereden bakıyoruz ilginç değil mi? Bir şarkıcının aşk kaçamaklarından, satın aldığı ayakkabının markasına kadar her şeyden haberdar olan bizler, ne acıdır ki kardeşlerimizin yaşadığı baskı, şiddet ve ağır işkencelerden ne yeterince haberdar olabiliyoruz ne de seslerimizi yükseltebiliyoruz. Doğu Türkistan’da yaşanan kimliksizleştirme ve soykırıma karşı sivil kuruluşlardan ya da siyasi kesimden şu ana kadar etkin bir ses yükselmiş değil.
Bölgede sadece Müslüman Türk kardeşlerimiz katledilmiyor onların savunduğu İslami değerler de katlediliyor. Çin, Müslümanların kültürel değerlerini yaşamalarına ve savunmalarına müsaade etmiyor. Doğu Türkistan’da Müslümanların evlerinde Kur’an okumaları, camiye gidip namaz kılmaları, İslami simgeleyen giysiler giymeleri yasak. Tek çocuk kuralını ihlal edenlerin çocukları gözlerinin önünde katlediliyor. Yoğun baskı ve dayatmalara maruz kalan halk, zindanlara atılıyor ve ağır işkencelere maruz kalıyorlar.
Yaşamlarını İslam’a adayan ve halkı bilinçlendirmeye çalışan âlimlerimizden, AbdulhamidDamolla, Adulahad Mahdum, Muhammed Salih Damolla ve Abdurreşid Hacim’in Çin zindanlarında maruz kaldıkları baskı ve işkenceler nedeniyle şehit oldular.
Geçtiğimiz günlerde Doğu Türkistan’ın tanınmış âlimlerinden AbdulkerimAbdulveli’de Çin zindanlarında maruz kaldığı baskılar sonucunda şehit düştü ve bu yolculuğa dâhil oldu. 1990 tarihinde Çin rejimi tarafından bölücülük suçlamasıyla tutuklanan AbdulkerimAbdulveli 28 yıldan beri hapishanedeydi.
Doğu Türkistan’da Müslümanların evleri yıkılıyor, torakları gasp ediliyor, okulları kapatılıyor direnç gösterenler tutuklanıp zindanlara atılıyor. Sekiz yaşından küçükler camiye giremiyor, camilere gidenler tespit ediliyor ve toplu katliamlar yapılıyor.
Toplama kamplarına zorlanan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz burada dinlerini inkâr etmeleri için zorlanıyorlar. Onların talimatlarına uymayanlara ağır işkenceler yapılıyor, tutukladıkları kişilerin bilinçaltına göndermeler yaparak intihara eğilimli hale getiriyorlar. Bölgede demografik yapı bozulmaya yüz tutmuş durumda. Bütün dünyanın önünde bir soykırım gerçekleşiyor fakat ne insan hakları kuruluşlarının ne de İslam toplumlarının liderlerinin seslerini işitebiliyoruz.
Doğu Türkistan’da yaşanan zulme siyasi ve sivil boyutta tepkilerimizi gösterebilir ve yaşanan vahim olayı dünya kamuoyuna duyurarak zulme dikkat çekebiliriz. Orada yaşanan zulme kulaklarımızı tıkayıp her şey yolunda gidiyormuş gibi davranamayız, davranmamalıyız…
Fatma Tuncer.