İletişim Bir Gereksinimdir
Maslow meşhur hiyerarşisinde insanın yeme, içme, kendini güvende hissetme, ait olma, değerli olduğunu hissetme ve yeteneklerini aktive etme gibi temel gereksinimlerinden bahseder.
Seküler kültürün hâkim olduğu yaşlı dünyamızda bahsi geçen gereksinimler gündemde tutulur ve insanlara yaşamlarını daha verimli geçirebilmeleri için öneriler sunulur.
İnsanın iletişim kurma ve yakınlık ihtiyacı ise pek dikkate alınmaz. Oysa tıpkı yemek içmek gibi öteki ile hemhal olmak, yakınlık kurmak da elzem gereksinimlerdendir.
Eğer öyle olmasaydı maddi dünyada istediği her şeyi elde eden kişiler yalnızlıktan, sahipsizlikten çaresizlikten şikâyet edip karanlık dehlizlere saplanmazlardı.
Yakınlık kurmak, iletişime geçmek insani ihtiyaçlarımızdandır, bu ihtiyacımıza cevap ararken ilk uğradığımız yer ise ailemiz, yani çatısına sığındığımız evdir. İletişimin hangi değerler üzerine bina edilebileceğini burada öğrenir ve sosyal alana buradan açılırız. Aile ortamı bizlere iletişim becerilerini kazandıran ilk mekteptir. Burada edindiğimiz bilgi ve deneyimlerimizle topluma açılır ve hayata uyum sağlamaya çalışırız.
David Merril Jung’un teorisini merkeze alarak geliştirdiği iletişim modelinde fertlerin kendilerini nasıl dışa vurduklarını ortaya koyar ve bu konuda insanları dört grupta değerlendirir:
İletişimde analitik yaklaşım sergileyenler:
Bu kişiler sakin ve temkinlidirler. Muhatabı tanımaya çalışır ilişkilerinde dikkatli ve kapsamlı bir yaklaşım sergilerler.
Tepkilerini kontrol edebilir, tasvip etmedikleri bir durum ortaya çıktığında çatışmaya zemin hazırlamaz, ortamdan uzaklaşırlar.
İnsani ilişkilerinde yönlendirici davrananlar: Bu kişiler hemen iletişime geçebilen ve taleplerini belirtmekten kaçınmayan kişilerdir. Olayları yöneten ve sonuca uygun hareket eden bu kişiler kendilerine odaklı yaşadıklarından karşı tarafı dikkate almayabilirler. Olayları istedikleri şekilde yönetmeyi ve yönlendirmeyi severler ve muhatabın duygularını pek dikkate almazlar.
İnsani ilişkilerde dışadönük kişiler: Dışadönük kişiler insani ilişkilerinde oldukça rahattırlar, düşüncelerini ortaya koymaktan kaçınmazlar, sık sık karar değiştirirler. Muhatabı etki altına almaya eğilimlidirler, tepkiseldirler. Tepkilerini kontrol edemediklerinde kırıcı olabilirler.
İnsani ilişkilerde sıcak ve samimi bir yaklaşım sergileyen kişiler: Bu kişiler muhatabı dinler ve anlamaya çalışırlar.
Empati duyguları gelişmiş olduğundan karşı tarafı incitmemeye özen gösterirler. Değişime karşı dirençlidirler, ilişkilerinde sorun yaşadıklarında ortamı sakinleştirmek için kararlarından vazgeçebilirler.
İletişimde sergilenen yaklaşım ve üslubun şekli insanların kişilik ve mizaç özelliklerine ve kültürel değerlerine göre farklılık gösterir. Müslüman bir kişinin bu konudaki tavrı ise hakkaniyet, şefkat, merhamet, adalet, anlayış, diğerkâmlık gibi değerlerle bütünlük arz eder. O, bu konuda Hz. Peygamberin izini takip eder ve bu yolu asla terk etmez.
Hz. Peygamber insani ilişkilerinde son derece nazikti, muhatabıyla konuşurken onu dinler, anlamaya çalışır, ihtiyacı varsa gidermek için çaba gösterir, ona hakkı anlatır ve değer verirdi. Muhatabı ile konuşurken onun kültürel dokusunu, akli seviyesini ve ilmi kapasitesini dikkate alır ve buna uygun bir üslup seçerdi. İletişim insani ilişkilerimizin olmazsa olmazlarındandır.
Bu konuda model alacağımız kişi ise Resulullah olmalıdır. O bir Peygamberdi ve ahlaki değerler noktasında insanlığın önderiydi.
Fatma Tuncer.