İletişim Bir İhtiyaçtır
İnsanın sevildiğini ve değerli olduğunu hissetmesi bir ihtiyaçtır. Kişinin bu ihtiyacı onu diğerleri ile ilişki kurmaya ve onların dünyasında bir yer edinmeye iter ve sosyal alan ortaya çıkar. İnsan yavrusu ilk iletişimini anne ile kurar ve uzmanlar anne ile geliştirilen ilişki biçiminin kişinin hayatında belirleyici olduğunu ifade ediyorlar. Zira insan yavrusu gelecekte diğerleri ile kuracağı ilişkinin temelini burada atıyor, anne eğer sevgi boyutlu bir ilişki kurmuşça birey dış dünyaya açıldığında insanlarla sağlıklı ilişkiler kurabiliyor, anne sevgisini esirgemişse kolay yakınlık kuramıyor, kendini geri çekiyor.
Çocukluk çağını modern öncesi dönemlerde yaşayan kişilerin insanla ve tüm canlılarla daha verimli ilişkiler kurduklarını ve hayatları için elzem olacak değerleri bu sayede içselleştirdiklerini görmekteyiz. Yazılarımda sık sık tekrar ettiğim bir gerçektir; insan sevgiyi, paylaşımı, sabrı, affetmeyi, vefayı, merhameti insanla ve diğer canlılarla kurduğu ilişkiler vasıtasıyla hem geliştirme fırsatı bulur hem de sevgi gibi temel bir gereksinimine ulaşmış olur. İnsani ilişkilerinde fedakârlığa önem veren orta yaş üstü kişiler ebeveynleri ile ilişkilerinde de pek çatışma yaşamazlar. Anne-babanın düşüncelerine katılmasalar, bir noktada onaylamasalar da yaşlarına ve kendilerine verilen emeğe hürmet gösterir seslerini çıkarmaz, onlarla çatışmaya girmezler.
Hatırlarsınız; geçmiş zamanlarda ana-baba hakkı çocukluktan itibaren aktarılır ve onların bizler üzerindeki emeğine vurgu yapılırdı.
Bizim için binbir zahmete katlanan, fedakârlık yapan ve emek veren anne-babamızın beklediği saygıyı onlara göstermeyi bir vefa borcu olarak görür ve buna kuvvetle inanırdık ve anne-babanın ardından konuşmaz, onların hataları ile meşgul olmaz, hoşumuza gitmeyen tavırlarını hoş karşılar ve kalplerini incitmemeye özen gösterirdik. Anne-babaya yapılan hürmetin ve hizmetin ebedi âlemde mükâfata dönüşeceğine kuvvetle inanır, sabrımızı zorlasalar dahi sesimizi yükseltmez alttan almayı tercih ederdik. Anne-baba yaşlandığında onlara evimizin başköşesinde yer verir ve hizmetlerine koşar, hayır dualarını almaya çalışırdık.
Günümüzde Z kuşağı olarak tanımlanan genç bireyler insanla ve diğer canlılarla mesafeli iletişim kuruyor ve insan ilişkilerinden elde edilecek kazanımlardan mahrum kalıyorlar. Bu çocuklar insanlarla yakın ilişkiler kurmak, dostluklar geliştirmek, fedakârlık yapmak yerine sanal dünyanın içine çekiliyor ve burada hayatları için elzem olan değerleri kazanma şansı bulamıyorlar. O nedenle ebeveynler onları eleştiri yağmuruna tutmak yerine gerçek hayatla tanıştırmalı ve sağlıklı iletişim kurma becerisi kazandırmalıdırlar.
Hayatta bazı şeylerin maddi karşılığı yoktur, çocuğuna istediği bütün oyuncakları alabilir ona zengin bir oyun alanı hazırlayabilirsiniz ancak bu çocuğun kendi türüyle kuracağı iletişimin, yakınlığın yerini hiçbir şekilde tutmayacaktır.
Çocuğunuza fedakârlığın, sevginin ve paylaşımın güzelliklerinden bahsedebilirsiniz ve o sizi titizlikle dinleyip, sözünüze itibar edebilir ancak diğerleri ile iletişim kurmadıkça bu değerleri hayata taşıyamaz, içselleştiremez ve buradan elde edilecek kazanımlardan mahrum kalır.
Fatma Tuncer.