Üst Kimliğimiz İslam’dır
Kimlik kişinin kim olduğunu, ne olduğunu tanımlayan özelliklerinin yekûnudur. Müslüman için, bir binanın katlarını andıran bu doğal düzeneğin zirve noktasında ise İslam kimliği vardır ve bütün kimliklerimiz buna tabidir. Yani Müslüman’ın davranış biçimini, kendisiyle ve ötekilerle ilişkilerinin şeklini, olaylar karşısındaki tavrını onun Müslüman kimliği belirler. Kimliğin oluşumunda kişinin sahip olduğu ailenin, toplumsal yapının, icra ettiği mesleğin ve eğitimin elbette etkisi vardır ancak Müslüman kimliği bütün öğelerin zirvesinde yer alır ve hepsini şekillendirir, hepsine yön verir.
Bugün insanlarımızın en büyük sorunu, içinden bir türlü çıkamadıkları kimlik karmaşasıdır. Kim olduğuna, ne olduğuna, eylemlerini sergilerken referansını nereden alacağına karar veremeyen Müslümanlar, inandıkları ile eylemleri arasında tutarlı bir yol bulamıyor ve saplandıkları kimlik bunalımından bir türlü çıkamıyorlar. Seküler kültürün normlarını meşru görecek açıklamalar yaparak ortama göre hareket ediyor ve istikrarlı bir yol bulamıyorlar.
Kapitalist sistemin öngördüğü yaşam tarzı küresel medya üzerinden reklâm edilerek Müslüman halkları etki altına alıyor ve doğduğunda kulağına ezan okunan Müslüman evlatları inandıkları gibi yaşayamaz hale gelince yaşadıkları gibi inanmaya başlıyorlar. Ne beyaz ne siyah, ne tam iyi ne tam kötü diyebiliyoruz… Ara bir yolda kendilerine hayat arayan Müslümanlar, doğal olarak manevi buhranların ve ahlâki kokuşmuşluğun içine düşüyorlar. Bir şeylerin yolunda gitmediğini hepimiz fark ediyoruz ama öylesine yorulmuş ve öylesine zayıf bırakılmışız ki, kendi yaşam alanımızı dahi temizleyecek güce sahip olamıyoruz.
Meşhur bir sözdür; inandığınız gibi yaşamıyorsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız, nitekim öyle de oldu, Müslüman kimliğini sağlıklı şekilde oluşturamayan ve dini rutin ibadetlere indirgeyen Müslümanlar kapitalist sistemin değirmeninden geçerek dönüştüler, başkalaştılar.
İslam, ilkeleri ile toplumlarının zihni yapısını ve alışkanlıklarını asırlar boyunca şekillendirmiş ve onlara bir kimlik kazandırmıştır ki, buna üst kimlik Müslüman kimliği diyoruz. Müslüman kimliği ferdin kişisel, ticari, iktisadi ve aile hayatında, beşeri ilişkilerinde ve olaylar karşısındaki tavrının şekillenmesinde belirleyici olmak zorundadır. Müslüman’ın hayatında mezhep, meşrep, etnik yapı ve diğer tali kimlikleri üst kimliği gölgelememelidir, buna fırsat verilmemelidir.
Fatma Tuncer