İNSANLARI YAŞLANDIRAN ZAMANIN GEÇMESİ DEĞİL İDEALLERİNİN BİTMESİDİR
Yaşlanmak günümüz insanının en büyük korkusu haline geldi. Artık evimizin baş köşesinde oturan ve elinde tesbihi, dilinde duasıyla ailemize bereket getiren o yaşlıları göremiyoruz. Özellikle hanımlar fırsat buldukça estetisyenlere koşuyor ve yaşlılığın emarelerini kaybedip zamanın etkilerini eritmek istiyorlar. Peki neden? Çünkü kapitalist kültür etki altına aldığı fertleri, görüntüleri ve kazançları üzerinden değerlendiriyor ve onlara kompleks pompalıyor.
Kapitalist kültür fertleri aidiyet hissettikleri kültürel değerlerden ve akrabalık, dostluk, arkadaşlık bağlarından kopardı ve onları karın tokluğuna çalışan kölelere dönüştürdü. Evrende üst bir konuma sahip olan tevhidi sancağı taşımakla görevlendirilen insan sadece karnını doyurmanın derdine düşünce bütün idealler tükendi ve kişi kendini bitmek bilmeyen bir yarışın içinde buldu.
Kapitalizmin köleleri haline gelen fertler, sabahın erken saatlerinde evlerinden çıkıyor ve akşama kadar ağır koşullarda çalışıyorlar. İnsanlar cansız bir nesneye dönüştüler, namaz arası yok, arkadaşlarla hemhal olmak yok. Akşam vakti evlerine yorgun vaziyette gelen kişiler, eşleri ve çocukları ile vakit geçiremiyor, sırtlarındaki ağır yükün etkisi ile erkenden başlarını yastığa koyup dinlenmeye çekiliyorlar.
Vaktini evle iş arasında geçiren insanlarımız, zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyor. Ve bir gün emekli olup evlerinin bir köşesinde ölümü beklemeye başlıyorlar. Zira kapitalist sistemin bu kişilerle artık işi kalmamıştır, yaşlanan, ağır koşullarda çalışacak durumda olmayan kişiler bu sisteme göre atıl bir varlık gibidir.
Kapitalist kültür işine yaramayan insana değer vermez, onun bilgelik yönünü, onun yüreğindeki derinliği hiç önemsemez. O yüzden insanlar yaşlanmaktan ziyade işe yaramamaktan, değersiz görülmekten korkar ve kaçınırlar.
İnsan yaşı ilerlediğinde değil idealleri, geleceğe dair hedefleri bittiğinde yaşlanır. Hz. Peygamber’e risayet geldiğine 40 yaşındaydı, İmam Azam ilmi çalışmalarına orta yaşlarda ağırlık vermiştir, Mimar Sinan Süleymaniye Camii’ni bitirdiğinde 70 yaşında idi.
İslam kültüründe yaşlılık bir güç yitimi değil, aksine bilgelik ve ürün devşirme dönemi olarak görülmüş ve yaşlılara özel bir değer atfedilmiştir. Zamanın kazanca çevrilmesi önemlidir ancak bunun için kişinin yaşı değil, imkânları önemlidir. İnsan nefes alıp verdiği sürece hayata bir değer katabilir, işe yarayacak şeyler üretebilir, yaşının getirdiği bilgeliği işleyerek insanlığa faydalı olabilir. Zira insan yaşı ilerlediğinde değil, idealleri tükendiğinde ve kendini işe yaramaz hissetmeye başladığında yaşlanır.
Fatma Tuncer.