Kalpten Kalbe Giden Bir Yol Vardır
İslam’ın öngördüğü kardeşlik değeri kalpleri yakınlaştırıyor ve paylaşım duygusunu güçlendirerek ihtiyaçların doğal yollardan karşılanmasını sağlıyor. Evrende her şey birbiriyle ilişkili ve kesintisiz devam eden bir alışveriş hâkim. Nitekim yaratılmışlar ihtiyaçlıdırlar ve ihtiyaçlar paylaşımı gerekli kılar ki, insanın tabiatı yakınlığa, paylaşıma uygun şekilde yaratılmıştır.
Ben odaklı, bireysel hayat tarzı insanın doğasıyla uyumlu değildir dolayısıyla hayatlarını tek başına sürdürmeye çalışan fertler sosyal uyum sorunlarına ve ruhsal rahatsızlıklara açık hale geliyorlar. Ruh hekimleri paylaşımın ağırlıklı olduğu toplumlarda ruhsal rahatsızlıkların daha az görüldüğünü ifade ediyor ve ekmeğini, sevgisini bölüşen bireylerin kendilerini daha mutlu hissettiklerini, daha başarılı olduklarını belirtiyorlar. Hiç birimiz yalnız adanın güçlü ve etkin müdavimi değiliz, bir elin parmakları gibiyiz ve birbirimize ihtiyaç duymaktayız.
Akrabalık sistemi misafirhane olarak telakki edilen mekânda bireylerin bir dayanışma ağı kurabilmeleri için bahşedilmiş bir imkândır ki, ahiret yurdunda böyle bir şeye ihtiyaç olmayacaktır. Yüce dinimiz İslam kardeşliğini ihdas ederek bu ağı daha da genişletmiş ve müminlerin eliyle güçlendirmiştir. Akrabalık ilişkilerinden daha güçlü ve daha kapsayıcı bir niteliğe sahip olan İslam kardeşliği bireylerin kalplerini yakınlaştırıyor ve ihtiyaçların doğal yollardan karşılanmasını sağlıyor. Akrabalık bağlarını oluşturamayan ya da bu noktada sorun yaşayan kişiler mümin kardeşlerinin desteği ile hayata tutunuyor ve onların sevgileri ile güç elde ediyorlar.
Hayatınızı tutarlı bir denge üzerine kurmuşsanız, ümmet halkasındaki yerinizi alır ve hiçbir çıkar gözetmezsiniz kardeşlerinizin acılarına da neşelerine de ortak olursunuz. Ekmeğinizi ve sevginizi paylaşır ve sevgiden bir köprü kurarsınız.
İslam kardeşliği Müslüman halkları bir arada tutan bir dayanışma ağıdır. Fakat kapitalist sisteme entegre olan Müslümanlar ne yazık ki ihdas edilen kardeşlik halkasından uzaklaştılar ve ilişkilerini maddi çıkarlar üzerine kurmaya başladılar. Müslümanlar sekülerleştiler, paranın her şeyi çözebileceğine inandılar ve sevgi ile örülen o köprüyü yıktılar.
Ancak bu durum boşluk duygusu ve yalnızlaşma gibi ruhsal sorunların artmasına yol açtı. İnsanlar kardeşlik ilişkilerinin getirdiği kazanımlardan mahrum kaldılar ve dirençlerini kaybedip birbirlerini tehlike olarak görmeye başladılar. Kalpleri yakınlaştıran sevgi bağı ortadan kalkınca çocuğunu, eşini, komşusunu, arkadaşını katleden caniler, sokaklarda tehlike saçan karanlık yüzler hızla artmaya başladı ve kaygılı bir topluma dönüştük.
Kalabalıkları yararak yürüyorsunuz fakat göz göze geldiğiniz insanların yüreklerinde hangi hançerleri taşıdıklarını bilemiyorsunuz. Duyduklarınız, gördükleriniz korkularınızı tetikliyor ve kendinizi güvende hissedemiyorsunuz. Ve evinizde, sokakta, iş ortamınızda ve hayatın tüm alanlarında etrafınızı kuşatmış bir tehlike çemberi ile karşılaşıyorsunuz. Kendinizi güvende hissedebilmek için türlü türlü önlemler alıyorsunuz ama merhamet damarları tıkanmış caniler bütün sınırları aşarak tehlike saçmaya devam ediyorlar. Kalpleri yumuşatan ve yakınlık hissi veren kardeşlik duygusu ortadan kalkınca merhamet de ortadan kalkıyor ve her şeyden korkar hale geliyorsunuz.
İslam’ın öngördüğü kardeşlik değeri toplumun huzur ve sükûneti için olmazsa olmaz bir dinamiktir.
Fertleri birbirlerine bağlı, güçlü ve medeni bir toplum inşa edebilmek için bu dinamiğin geliştirilmesi şarttır.
Fatma Tuncer.