Kapılar ardında
Bir düşünür, “haksızlık karşısında duyarlılık gösteren ve üzülebilen insandan korkma“ demiş. Hastalık boyutuna varan kaygı ve karamsarlık durumundan bahsetmiyorum elbette. Fakat yaşanan haksızlıkları kendine dert edinen ve çözüm arayan kişiyi iyi insan olarak görebiliriz. Her insanda iyiliğe açılan bir kapı vardır fakat bazı kimseler bu konuda diğerlerinin önüne geçerler. Bu kimselerin iyilik kapılarını açmakta zorluk çekmezsiniz, küçük bir olay dahi onların vicdanlarını harekete geçirmeye yeter:
Bir kişi bir başkasının sorunundan bahsedip, çözüm bulmaya çalışıyor tıkandığı noktada dua ile yardıma koşuyorsa bilin ki o insanda iyiliğe açılan bir kapısı vardır.
Bir kişi, eğer yoksul ve mahrum insanların sorunlarından bahsediyor ve bu sorunları kendine mesele ediyorsa bilin ki, o insanda iyiliğe açılan bir kapı vardır.
Eğer bir kişi, karanlık düşüncelerden, terör, ölüm kıyım ve katliamlardan bahsediyor ve bunun için dua edip göz yaşı döküyorsa o insanda iyiliğe açılan bir kapı vardır.
Bir kişi, ülkemize gelen ve burada kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışan mülteci, yoksul ve mağdur insanlara el uzatabiliyorsa ve bu kimselerin sorunlarını çevresine duyurup destek istiyorsa, bilin ki bu kişide iyiliğe açılan bir kapı vardır.
Bir kişi, gençlerin içine düştükleri vahim durumu kendine mesele ediniyor, neler yapabiliriz diye sorabiliyorsa bilin ki o kişide iyiliğe açılan bir kapı vardır.
İyilik peşinde koşan kişi, kötülüğün farkına varmış ve ortadan kaldırabilmek için çare aramaktadır. Oysa kötülüğe aşina olan kişi karanlığın kendisine ve çevresine ne kadar zarar verdiğinin farkında dahi değildir. O kimse “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” düşüncesiyle hareket eder ve çıkarlarına dokunacağı endişesi ile kötülüğü görmezden gelir.
İnsanlığın yaşatılması namına kim bir soru sorar kim harekete geçer, kim çare ararsa o kişinin iyi insan olduğunu
söyleyebiliriz. Ve bu insanların diğerlerinden önde olduğunu biliyoruz.
Fatma Tuncer